altı

3K 261 131
                                    

görüyorum okuyorsunuz ama oy verip yorum yapmadan kaçıyorsunuz, yapmayınız efendim valla yapmayız yaa aaaaa ayıptır günahtır

bu bölüm daha uzun olacaktı ama bölmeye karar verdim. diğer yarıyı da hemencecik tamamlayıp yükleyeceğim. bu bölümde cinsellik içeren sahneler bulunmakta

p.s çıkaramadım şunları şu mağaradan ya aaa

OY VERİN YORUM YAPIN AAAA

İYİ OKUMALAR

Alfa, Jimin'in sürekli bu mağaraya gelmek ve hatta zaman zaman burada kalmak zorunda olduğunu ilk duyduğunda omega için biraz üzülmüştü. Kulan mıntıkası Tagon'a göre biraz daha zirveye yakın kaldığından alfa halihazırda zorlu geçen kışların burada daha da ağır olabileceğinin farkındaydı. Omeganın onca yolu yürürken üşümesinin yanı sıra bir de burada, Mutak kayalıklarındaki mağarada geçirdiği saatlerde de narin bedeninin soğuktan tir tir titrediğini düşünmüştü. Ama şimdi görüyordu ki tıpkı saçları gibi bembeyaz pamuklara sarıp saklama isteğinin gün geçtikçe arttığı omeganın mağaradaki koşulları o kadar da kötü değildi. Üstüne üstlük alfanın da orada keyfinin oldukça yerinde olduğunu söylemek yanlış olmazdı. İçerisi düşündüğünün aksine sıcacıktı, üşür diye Jimin'in üzerine çektiği kürkü atmıştı bile omega omuzlarından bunalarak. Alfanın koynunun sıcaklığı yetiyordu o anda omegaya.

Omega, çıplak bedenini alfanın bedenine dolayıp uykuya dalalı saatler geçmiş, mağaranın dışındaki güneş tepeyi çoktan aşmıştı. Alfa da, omegasının mırıltılı uykusuna, kokusuna katık ettiği huzurlu auraya uykusuz gecesinin ardından pek dayanamamış, ondan biraz sonra hissettiği rahatlık ve huzurla gözlerini uykuya kapatmış, birkaç dakika önce de ancak gözlerini açmıştı. Uyandığında kolu hala omeganın etrafına dolalı, omeganın beyaz başı kendi göğsünün üzerinde, solukları tenindeydi. Uykusunda mırıldandıkça dudakları titreşiyor, usulca okşuyordu alfayı, şikayeti yoktu bundan. Alfayı her gördüğünde şaşırtan küçük eli, alfanın düz karnına kuş gibi konmuştu. Tutup da o kısa parmakları dudaklarına götürmesi şaşırtıcı olmamıştı bu yüzden kimse için. Küçük ayakları ise alfanın bir bileğini adeta kelepçeleyip hapsetmişti yatağa. Elbette buna da bir itirazı yoktu alfanın, zira omeganın alfayı afyon gibi kendisine bağımlı hale getirmesi an meselesi olmak üzereydi.

Uyuyan omega, alfanın yüreğini sıcacık kılmıştı, alışkın olmadığı bir şeydi bu. İlk kez yanında bir omega uyumuyordu ya da ilk kez bir omeganın uyurken bilinçsizce etrafına yaydığı kokuyla gevşeyip mayışmıyordu. Fakat beyaz omeganın daha ilk günden alfa üzerinde öyle bir etkisi vardı ki şaşıp kalıyordu buna, belki de cinsindendi. Beyaz omegaların diğer omegalara nazaran her şeyi daha güçlü, duygularını uçlarda yaşadığı bilinen bir gerçekti. Kızgınlıklarında tesadüfen yakınlarında olan alfaları kokularıyla tetikledikleri duyulmamış şey değildi örneğin, bu yüzden duyduklarına göre bir avuç kalan beyaz omegalar daha izole yerlere giderlerdi kızgınlık dönemlerinde. Jimin'in ise payına bir mağara düşüyordu ve onun gibi bir mağaraya giden var mıydı bilmiyordu beyaz omegalar hakkında sınırlı bilgiye sahip olduğunu bilmeyen alfa. Mıntıkaların yakınlarında ama etrafında pek kimse bulunmayan yerleri seçip kendilerine yuva yaparlardı bu yüzden omegalar. Normal koşullar altında mıntıka merkezindeki omegalar için inşa edilen kulübelerde sıklıkla bir ya da birkaç omega ile yaşarlardı diğer omegalar gibi. Fakat Yoongi'nin küçükken babasından duyduğuna göre bir keresinde mıntıkalardan birindeki bir beyaz omeganın evinin önünde alfalar birbirlerini boğazlamak üzereydiler.

Beyaz omegaların diğer omegalara göre daha dengesiz olduğunu da duymuştu Yoongi. Bu yüzden genelde eşleşmediklerini, fakat bir alfayı eş olarak seçtiklerinde de nasıl vahşileşebildiklerini de duymuştu. Yine büyüklerinden duyduğuna göre olur da çiçeklenirse bir beyaz omega -ki alfa kendi gözleriyle çiçeklenmiş kurt bile görmemişti daha otuz senelik hayatı boyunca- alfasının hissettiklerini hissetmekle kalmaz daha çok onunla beraber yaşamaya başlarlar, araya mesafe koymadan yeterince süre geçirirlerse rivayete göre birbirlerinin zihnini duymaya bile başlayabilirlerdi. Bu, kara alfaya pek inandırıcı gelmiyordu açıkçası, yeterince uzun zaman geçiren eşlerin birbirlerinin aklını okumaya başlaması için omeganın beyaz olmasına gerek yoktu. Bu çiçeklenme mevzunun nasıl işlediğini pek bilmiyordu alfa ama zaten beyaz omegaların çiçeklenmesi ile ilgili kimsenin de pek bir şey bildiği söylenemezdi Yeonhap'ta. Tarih boyunca hep sayıları az olmuş, eşleştikleri bile nadir görülmüştü beyaz olanların. Kaldı ki günümüze gelindiğinde kurtların çiçeklenmesi bile şehir efsanesi olmaya başlamıştı, sık sık bunun eskilerin uydurduğu romantik bir hikaye olduğunu düşündüğü de olurdu. Yine de çiçeklenmiş kurtlarla karşılaşanlar ya da yalnızca karşılaştığını söyleyenler de yok değildi. Üstelik bu masalı hoş bulan eşlerin bazen mühürlendikten sonra tenlerinde seçtikleri noktalara çiçek dövdürttüğü de görülmemiş şey değildi.

yin&yang | yoonmin ☯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin