yin&yang | yoonmin ☯

dokuz

Selamlar, nasılsınız? 

Bu bölümü okuduğunuz tarih ve saati alabilir miyim?  

+100 oy olduğunda diğer bölümü yayınlayacağım. Öptüm herkesi, iyi okumalar. 

Kulan mıntıkasında yaşayan herkes beyaz omega Park Jimin'in şımarıklıklarına aşinaydı. Daha yavruyken okulda sürekli mızmızlanır, oyunlarda ebe olmayı sevmez bozar, ödevlerini yapmaz her seferinde de türlü bahaneler bulurdu. İlk kızgınlığına gireceği vakit akranı bir alfa ile olmasını tavsiye eden tüm omegalara rağmen gidip kendisinden birkaç yaş büyük bir alfayı ayartmıştı. Daha sonra mıntıkada belli bir yaşa gelen herkes gibi işlerin ucundan tutmak yerine günlerini avarelik ile geçirmeye başlamıştı. Zaman zaman yemekhanede Reun ile beraber çalışır, o zamanlarda da mızmızlanmayı ihmal etmezdi. Büyüklere karşı da pek saygılı davrandığı söylenemezdi, ona öğüt verdiklerinde onları dinlemez, hatta zaman zaman alay da ederdi. Olur olmadık yerlerde olur olmadık şeyler yapması da bunun cabasıydı, güzel yüzü, hoş sohbeti ve sevimli gülümsemesi ile bir şekilde herkesin kalbine giriyordu ama onları aynı şekilde çığrından da çıkarıyordu.

Omeganın olur olmadık yerlerde olur olmadık şeyler yapmasına herkes alıştığından artık yadırgamamaya başlamışlardı. Bu yüzden daha önce birkaç kez daha yaptığı gibi bir alfanın kucağına oturup onu elleriyle beslemesini sağlamasına kimse şaşırmamıştı, ama sonrasında sırf görünüşe göre onlarla yaşamaya başlayan alfanın diğer herkes gibi mıntıkadaki işlerin ucundan tutmaya başlamasını istemeyip olay çıkartması içeride soğuk rüzgarların esmesine sebep olmuştu. Sonrasında olanlar ise daha büyük bir şok etkisi yaratmıştı.

O günkü yemek vaktinde Yoongi'nin kucağında oturmuş yemeğini yiyen Jimin haricinde her şey olağan seyrinde ilerliyordu. Alfaların omegalarını elleriyle beslediği görülmedik şey değildi fakat bunu bazen işler çığrından çıkabileceği için yemekhanenin ortasında yapmazlardı. Eh, Jimin'in işlerin nasıl olduğuyla ilgilenmeyen tarafı da bu yüzden bunları umursamamıştı hiçbir zaman.

Karşılarında Taehyung ile o aralar takıldığı esmer alfa Luth -ki onlar da samimiyet konusunda Jimin'leri pek aratmıyorlardı ama en azından onlar mesafeye dikkat ediyor gibi duruyorlardı- yan yana oturmuş yemeklerini yiyorlardı. Yani, biri eğilip masanın altından bakmadığı sürece Luth'un bir elinin Taehyung'un kasıklarında olduğunu, onu usul usul okşadığını göremezdi sonuçta. Isırmaktan kan toplayan dudaklarını ve yarıya düşmüş göz kapaklarını yüzünü kaldırıp diğerlerine bakmadığı sürece kimse bir şeylerden şüphelenmezdi de. Kim Reun ise henüz dokunmadığı yemeği ile masanın başında oturuyor, kendisininki ile beraber aldığı Namjoon'un yemeğine kendi yemeğinden çıkardığı mantarları koyuyordu.

"Tagon'da," diyordu Jimin o anda, alfanın dudaklarına götürdüğü bardağı izliyordu. "en sevdiğin şey neydi?" Alfa, sıcak şarabından büyük bir yudum aldıktan sonra bardağı masaya bırakmış, Jimin de o yutkunurken boynunda aşağı yukarı hareket eden yumruyu ağzı sulanarak izlemişti.

"Sana avcı olduğumu söylemiştim," diye başlamıştı sözlerine, omega da gözlerini onun dudaklarına çevirip bir an için bile dikkatini ayırmayarak onu dinlemeye koyulmuştu. Başını sallayarak alfayı onayladı. "Av dönüşlerinde büyük bir ziyafet düzenlenir mıntıkada, kim var kim yoksa beraber yer, içer, eğleniriz. Yemek bittikten sonraysa mıntıkadaki çocuklar küçük bir piyes düzenlerler."

"Piyes mi?" diye sordu Jimin şaşkınlıkla. Alfa, o anda boşta olan eliyle uzanıp omegasının aralanan dudaklarını okşamış ve ona bir baş hareketiyle onay vermişti. "Piyes. Her biri önde gelen avcılardan birini seçer, onun gibi davranarak av sahneleri kurup canlandırırlar. Avların nasıl gerçekleştiğine dair pek bir fikirleri olmadığı için okulda öğrendikleri efsanelerle birleştirerek epey destansı ve eğlenceli şeyler yapıyorlar. Onları izlemek sanırım en sevdiğim şeylerden biri olabilir."