yirmi

1.3K 156 206
                                    

Selamlar, nasılsınız? Nasıl gidiyor?

Umarım herkes iyidir ve keyfi de yerindedir.

Okurken oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız. Özellikle yorumlarınızın biz yazarları en çok motive eden şey olduğunu unutmayınız. Biraz motivasyona ihtiyacım olduğunu inkar etmeyeceğim valla.

Keyifli okumalar efenim.

☯️


Henüz daha kaçışlarının ilk gününde olmalarına rağmen Jimin, bahsedilen av kulübesinin ortasında durmuş etrafını incelerken bu işten gerçekten nefret ettiğinden emindi.

Buz mavisi gözleri tek odalı kulübenin içinde geziniyor, gördüğü her şeyden de daha çok nefret ediyordu. Her yer toz içindeydi, Namjoon'un birkaç omuz darbesinin ardından açılan kapı ile burnuna dolan havasızlık onu bunaltmıştı. Kulübenin ön tarafına bakan pencerede asılı olan perde ile duvar arasındaki örümcek ağlarından ve içeride hiçbir alfanın kokusunun olmamasından uzun süredir buraya kimsenin gelmediğini tahmin etmek hiç zor değildi. Giriş kapısının haricinde yalnızca bir kapı vardı ve Jimin banyoya veyahutta banyo olarak kullanılabilecek alana açılan o kapının ardını görmek istemiyordu.

Bunun dışında küçük kulübenin bir köşesinde üst üste konulup üstüne de bir örtü çekilmiş birkaç şilte, pencerenin hemen önünde ahşap bir masa, masa ile aynı malzemeden yapılmış gibi duran iki sandalye, hemen arkalarındaysa Jimin'i memnun eden tek şey, ısınmak ve bir şeyler pişirebilmek için ateş yakabilecekleri bir ocak vardı. Masanın üzerinde avlanırken kullandıklarını düşündüğü birkaç kapkaçak, birkaç tane de bıçak vardı ki Jimin bunlara hiç ehemmiyet vermemişti. Bunlar dışında da içeride kayda değer bir şey yoktu beyaz omega için.

Jimin, üzerindeki kara kürkün içine kendisini biraz daha gizlemek ister gibi yüzünü aşağıya eğip ayak uçlarına indirmişti bakışlarını. Fakat her ne kadar saklanmaya çalışıyor olursa olsun dudaklarını büzdüğünü alfasının kara gözlerinden, yaşadığı hayal kırıklığının da kokusundan gizleyememişti. Zaten Jimin ne bekliyordu ki? Kendi evi gibi sıcacık, temiz bir yer mi? Kimse doğru düzgün yaşamıyordu bile burada, kendi kendine hata ediyordu.

"Beklediğin gibi çıkmadı mı?" diye mırıldandı alfası kulağına, ardından da elindeki eşyaları götürüp masanın üzerine bırakmıştı. Jimin, onunla göz göze gelebilmek için kendi etrafında bir dönmek zorunda kalmıştı.

"Burada bizi bulamayacaklarına emin misiniz?" diye sordu alfasının sorusunu yanıtsız bırakmayı tercih ederek. Her ne kadar yol boyunca betalarla ilgili bir ize rastlamamış olsalar da yakalanmaktan veyahutta bu beğenmediği kulübeden de olmaktan korkuyordu.

"Burada uzun süre kalmayacağız Jimin-ah." Yoongi, dikkatini önündeki bıçakların işe yarayıp yaramayacağına verdiğinden Jimin'e dönüp bakmadan yanıtlamıştı onu. "Seni olabildiğince onlardan uzaklara götüreceğim. Doğru düzgün bir plan yapana kadar birkaç günlüğüne buradayız yalnızca."

Jimin, birkaç küçük adımla alfasının yanına ilerleyip ellerini onun koluna doladı, yanağını onun omzuna yasladı. Yoongi de başını onunkine yaslarken boştaki kolunu omegasının etrafına sarmıştı. "Bundan hiç hoşlanmadın, değil mi?"

Beyaz omega, büktüğü dudaklarıyla başını iki yana sallayarak onayladı alfasını. Kara alfa onu sıkıca kollarının arasına çekip saçlarının üzerine bastırdı dudaklarını. "Biraz dayan, tamam mı?" Jimin bir kez daha salladı başını, biraz fazlaca kalın olan alt dudağını sarkıttı aşağıya. Buz mavisi gözlerini iri damlalar bürümeye başlamıştı bir anda, sımsıkı yumup alfasının göğsüne sakladı yüzünü.

yin&yang | yoonmin ☯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin