Selamlarrr, nasılsınız? Nasıl gidiyor hayat?
Söyleyin bakalım bu bölümü hangi tarihte, hangi saatte okuyorsunuz?
Umarım keyifle okursunuz efendim, bu bölüm +120 oy olduğunda yeni bölüm gelir.
İyi okumalar...
"Teşekkür ederim."Yoongi, uzun parmaklarını Reun'un ona uzattığı çeşitli baharat kokularının üzerinde tüttüğü bardağın etrafına sararken biraz da mahcupça mırıldanmıştı omegaya. Gözlerini bürüyen duman perdesi nihayet dağılmış, istemsizce yaptıkları, belki de kurdunun ona yaptırdıkları demek daha doğru olurdu, zihnine bir bir dolup hem omegaya hem de alfası Namjoon'a karşı yaptıklarından dolayı kendisini biraz suçlu hissediyordu. Kirpiklerinin altından omegaya attığı bakışlar da sesinin taşıdığı mahcubiyeti bünyesinde barındırıyordu.
"Daha iyi hissediyor musun?" diye sordu Reun, kollarını göğsünde birleştirmiş, başını da omzuna doğru yana eğmişti. Bakışları kara alfanın kendisi gibi kara kürküne sarınmış uykusundaki omeganın üzerinde gezinmiş, yeniden Yoongi'yi bulmuştu. Yoongi için bunlar henüz çok tazeydi fakat kendisi de bir beyaz kurtla mühürlenmiş olan Reun bunlara çok alışkındı. Aynı yollardan kendisi de geçmişti.
Kara alfa, başka bir alfanın kokusunun sindiği kürkleri çoktan çöpe attığından Jimin'in sarınabileceği yalnızca kara kürk kalmıştı. Mağaranın içerisi sıcak olduğundan fazla da bir şeye ihtiyacı yoktu aslında omeganın, alfası ona verdiğinden beridir üzerinden çıkarmadığı kürk onun sıcak kalması için yeterli oluyordu. Yine de omegasını pamuklara sarıp saklamak isteyen alfa için bu pek de öyle görünmüyordu.
Kürkün içinde iyice büzüşmüştü beyaz omega, Yoongi'nin sarıp koynunda herkeslerden -özellikle de diğer bütün alfalardan- saklamak isteyeceği kadar ufaktı. Gencecikti henüz, yirmi üç yaşındaydı ve dar omuzlarına yüklenmiş koca bir yük vardı aslında. Yoongi bunun üzerine daha önce düşünmemişti fakat Jimin'in ilk gençliğinden beridir üzerinde taşıdığı bu yük belki de onun için çok, çok fazlaydı. Bayıldığı o tüm şımarıklıkları da, sevimli bulduğu huysuzlukları da böyle bakıldığında epey anlam kazanıyordu gözünde. Jimin'in normal bir omega, normal bir genç olmasına müsaade edilmemiş olmalıydı o zamana kadar. Hala daha içinde taşıdığı isyan, ona bunu dikte edenlere karşı barındırdığı öfke de bundan sebep olmalıydı.
Omegasını herkesten saklamak için bir kez daha yoğun bir istek duydu kara alfa göğsünde, kurdu da onu alıp kaçması için yeniden baskı kurmuştu üzerinde. Kimseler fark etmeden bir gece Jimin'i alıp burayı terk edebilirdi, omeganın da buna şikayeti olmayacağını düşünüyordu. İlkin gidebildikleri kadar uzağa giderler, bulabildikleri en korunaklı yerde geceyi geçirirlerdi. Ertesi gün ise Jimin'le ikisini bulamayacakları en uzak mıntıkalardan birinde doğru yola çıkarlardı. Belki okyanus kıyısındaki Lutwa mıntıkası beyaz omeganın hoşuna gidebilirdi. Orada iklim daha ılımandı ve mıntıka Yeonhap'ın en büyük mıntıkalarından biri olduğundan o kadar da dikkat çekmezlerdi. Omega isterse onun saçlarını elder otuyla boyarlar, beyaz bir omega olduğunu da gizlerlerdi. Ya da omega isterse ormanın derinliklerinde kendilerine özel bir kulübe de inşa edebilirdi alfa ona, kimsecikler bulamazdı onları orada. Böylece ne bir başka alfayı dert etmek zorunda kaldırdı kara alfa ne de Jimin'e sıkıntı veren diğer her şey ile uğraşmalarına gerek kalırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yin&yang | yoonmin ☯
FanfictionKokusuyla kolaylıkla alfaları kızgınlığa sokabilen güzeller güzeli omega Jimin mıntıkalarına yaralı getirilen ve kokusunu sevdiği alfayı ziyaret etmek istiyordu. Fakat mıntıkadaki herkes onu hali hazırda durumu hassas olan alfa Yoongi'den uzak tutma...