Kaç saat geçmişti. Hala bulamamıştık. Hiç biryerde yoktular. Theo'yu kurtarmamız için son 3 saatimiz kalmıştı. Çıldırıcaktım.
Odaya çıkıp yatağa oturdum. Telefonumu çıkarttım ve birşeylere baktım. Daha doğrusu Theo'nun fotoğraflarına. Onu çok özlemiştim. Kalbimin sıkıştığını hissettim.
Neydi bu içimdeki duygu. Ben ona çok bağlanmıştım. Ona aşık olmuştum. Bu içindeki duygu yakıp bitiricekti beni.
Gözlerim doldu. Onu kaybetmeden önce söyleyebilseydim bunları. Kaybetmeyecektim asla. Ayağı kalktım ve Theo'nun bana verdiği bilekliğe baktım.
Elime bir bileklik vermişti. "Bune şimdi" dedim gülerek.
"Belki ayrı kalmak zorunda kalırsak buna bakıp beni hatırla.""Ben sana ne vereceğim peki?"
"Ben seni unutmam merak etme" diyip gülmüştü. Deliydi bu çocuk. Bilekliği koluma taktım. Bir aslan simgesi vardı. Çok güzel duruyordu."Teşekür ederim Theo bey"
"Rica ederim Gıcık bey".
Omzuma bir tane vurdum. "Sensin gıcık"..Düşüncelerimin içinde kayboldum.
Theo'dan
Acaba başlarına bir iş gelmişmiydi?
Meraktan çatlıyacaktım. Liam umarım başını belaya sokmamışsındır..O gıcığın tam tekiydi. Ama onsuz olmuyordu. Aci ile gülümsedim. Bu çocuk bana kendine bağlamıştı. Farklı bir duyguydu. Onu herşeyden çok düşünüyor, önemsiyordum.
Ben baya baya ona aşık olmuştum. Kendi kendime güldüm. Sonra aklıma bir anımız geldi.
Scott'ların evindeydik yine. Herkes kendi kafasında takılıyordu.
Scott, Allison ile fotoğraf çekiniyordu. Malia Kira ile birşeyler seyrediyordu. Nolan ve Brett kavga ediyordu. Gözlerim yanımda oturan Liam'a takıldı.
"Canın mı sıkıldı senin?"
"Yoo, peki senin"
"Nasıl sıkılayımki. Çok güzel sohbet ediyoruz"Gülmüştü. Aslında hiç sohbet etmiyorduk. Herkes sevgilisi ileydi.
"Herkes sevdiğinin yanında işte" dedi Liam.
"Sen değilmisin?" dedim. Bana baktı. Kızardığını gördüm. Bu çocuk çok değişikti, bana karşı."Ben kahve getireyim."
"Yardım edeyim" diyip ikimizde ayağı kalktık. Kalabalığın arasında mutfağa geçtik.Kahve paketlerini çıkartıp makineye koydu. O sırada tezgaha yaslandı ve iç çekti.
"Birşey sorucam" dedim bayadır sormak istediğim bir soruydu.
"Dinliyorum""Bir ara, şu olaylardan kafa dinlemek için. Ee biryerlere mi gitsek."
"Gerçekten mi" diye sordu.
"Evet. Ama eğer müsait olmassan sorun yok" saçlarımı kaşıdım. Bana bakıp gülümsedi."Hep utandığında saçını kaşıyorsun"
"Nerden biliyorsun". Yanıma geldi.
"Artık seni biliyorum, herşeyini""Herşeyimi bilmiyorsun".
"Öğret o zaman" dedi gözlerime bakarak."O zaman sende kabul et" dedim sırıtarak.
"Kabul etmediğimi kim söyledi" dedi bu sefer. Etmişti. Gülümsedim.
"O zaman bana söylersin" dedim. Kafa salladı. O sırada gözlerine baktım. Ayrılamadım. Ama bakışmamızı foş sesi bozmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Adore You - Thiam
General Fiction"Sana bayılmıyorum" "Ama ben bayılıyorum, sana bayılıyorum"... Thiam hikayesi ilk hikayem umarım seversiniz