"Uyanıyor..."
"Noldu bana." Nerede olduğumu anlamaya çalışırken Ufuk elini saçlarımda gezdirmeye başladı.
"Bayıldın, ama şuan iyisin. Doktorlar bir kaç test yaptılar. Sen nasıl hissediyorsun?"
"Başımın ağrıması dışında iyiyim ve hey! Üstüm yaş değil"
"Kurutma makinesi diye bişey var canım bizde çareler tükenmez."
"Hastanede kurutma makinesi mi varmış?"
"Tam olarak kurutma makinesi sayılmasada, yaa öff! sen benle dalga mı geçiyorsun?"
"Daha ne kadar dayanırsın diye merak ediyordum."
"Sen bir iyileş o zaman görüşeceğiz senle."
Başımdaki hemşire kolumdaki serumu çıkarırken Ufuk'a gülümsemeye çalıştım fakat başım fena halde ağrıyordu. Gözlerimi Ufuk'tan alıp Deniz'e bakarken neden burada olduğunu düşündüm.
Benim sesime bile katlanamazken niye başımda bekliyordu ki?.. Acaba hastaneye gelmişken ölüm'ü görmeyi mi planlıyordu? Ahh! Deniz yaa amacına ulaşamadın malesef. Başka zamana artık ne yapalım.
"Seni burada bulmayı beklemiyordum. Hangi güç seni burada tutmaya zorluyor merak ettim doğrusu."
"Ölürsen falan diye anı kaçırmak istemedim. Ama malesef istediğim sonuçları alamadım." Ahha tam tahmin ettiğim gibi. Ama şuan onunla uğraşmak istemediğimden göz devirmekle yetindim.
"Ufuk, Güven nerede ve Ada'dan bir haber var mı?" Ufuk hayır dercesine başını salladı. "Güven Ada'yı bulmak için diğer adamların yanına gitti."
"Saat kaç."
"Bir'e geliyor."
"Bir mi? Hiç arayan oldu mu peki."
"Ben ortada telefon göremiyorum aptal kız nasıl arayacaklar acaba?" Deniz'in yarım ağız gülmelerinden nefret ediyordum resmen benimle alay ediyordu ve en önemli sorunsa teyzemler bana ulaşamayınca boş yere telaşlanacak olmalarıydı.
"Tamam tamam benden arayabilirsin."
"Senden hiçbir şey istemiyorum doğuştan ego"
"Ney ego?"
"Boşversene"
"Bak sen bizim aptal kıza bir de ukalalık yapıyor. Al şunu anneni mi babanı mı kimi arayacaksan ara."
"İs-te-mi-yo-rum anladın mı?"
"Sana ara dedim. Annenin seni merak etmesini istemezsin herhalde."
"Benim annem yok ve ayrıca babamda." Deniz ve Ufuk bana şaşırmış bir şekilde bakıyordu Deniz benden kaçırdığı gözlerini kapıya çevirdi ve kapıya doğru yöneldi.
"Ben... test sonuçlarını almaya gideyim." Deniz gidince Ufuk'la yanlız kalmıştık. Camdan dışarı bakıyordu ve yansımasından yüzünü görebiliyordum."
"Seni götürdüğüm ev teyzenlerin evi miydi?"
"Evet"
"Sana nasıl davranıyorlar."
"Normal bir anne babanın yapması gerekenleri onlar yapıyorlar. Beni kendi çocuklarından ayrı tutmuyorlar."
"Anladım."
Ne kadar geçti bilmiyorum. Deniz hala gelmemişti ve ben sıkılmaya başlamıştım. Kolumdaki serum izleride kendini belli etmeye çalışırcasına şişmişti.
"Ben Deniz'in yanına gidiyorum. Ayağa kalkmaya çalışma."
"Pfff! Tamam sende gidipte gelmemezlik yapma sıkıntıdan patlayacağım şimdi."
Teyzemler beni arayıp ulaşamayınca çok telaşlanacaklardı. Off aptal Deniz off! Kesin soracaklar telefonuna ne oldu diye. O zaman ne diyecektim ben teyzemlere? Bu soruyu sonraya bırakarak etrafımda su varmı diye bakındım. Biraz ilerdeki masanın üstünde ki şişeyi almak için ayağa kalktım. Şişenin yanındaki bardağı alıp ağzına kadar doldurdum hatta sakarlıktan yerlere döktüm desem daha iyi olur.
Az önce Ufuk'un durduğu yerde durup suyun yarısını içtim. Pencereyi açıp temiz ve soğuk havanın bedenime çarpmasına izin verdim.
Kendimi biraz sarkıttıp hastane bahçesine baktım. Etrafta bir kaç kişi vardı. Özel hastaneye gelmiştik galiba. Çünkü arabalar çok lükstü ve hastane bahçeside oldukça büyük ve güzeldi.
Bunlar ne yapmaya çalışıyorlar acaba, yoksa beni hastanede bırakıp kaçtılar mı? Aramaya Gitmelimiyim miyim, yok ya gelirler şimdi. Ne zamandır bekliyorum gelselerdi gelirlerdi. Sıkıntıdan saçmalarken onları bulmaya karar kıldım.
Camı kapattım ve üstüme ceketimi alıp onları aramaya başladım. Biraz dolaştıktan sonra beni kontrol etmek için odaya gelen hemşireyi gördüm.
"Merhaba. Beni kontrol etmek için geldiğinizde yanımda iki kişi vardı hatırladınız mı?"
"Sen bayıldığında getirenlerimi diyorsun?"
"Evet onlar."
"Onlar ikinci katta Doktor Ahmet Yıldırım'ın odasındalar. Ama sen fazla ayakta durmasan iyi olur."
"Teşekkürler şuan iyiyim."
İkinci kata ulaştığımda hemşirenin söylediği odayı aramaya başladım. Kapıların yanındaki ünvanlara tiksinerek bakarken sonunda aradığım odayı bulmuştum. Kapının aralığından Deniz'in gerilmiş yüzünü görebiliyordum. Ufuk, Deniz'in karşısına oturduğundan onun yüzünü göremiyordum. Doktorun sesini birazda olsa duyabiliyordum. Koridorda benden başka kimse yoktu. Bende bu durumu değerlendirerek sese iyice konsantre olmuştum.
"Deniz bey üzgünüm ama tedaviye bir an önce başlamamız gerek." Benim hakkımda mı konuşuyorlardı, iyide ne bir bayıldık diye ne tedavisiydi ki bu?
"Tam olarak kaçıncı derecede." Deniz'in ses tonunun değiştiğini anlayabiliyordum, üzgün gibiydi. Ama yok artık benim için üzüleceğini asla beklemem. Hem ne derecesiymiş bu?
"Beynin filmini detaylı olarak çektikten sonra net cevap verebiliriz. Fakat tümör ileri derecelerde olabilir."
"Tümör mü?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığım Senmişsin
Ficção AdolescenteBen yağmur güçlüsoy karanlığın bile alt edemediği kız... Bırak beni seninle gelemem, karanlıktan kopamam ben. Gelebilirsin, bunu yapabilirsin, sen güçlüsün sen karanlığın bile alt edemediği kızsın. Karanlık...alışıktım ona ,benim hiç aydınlığım...