PAYLAŞIM~3

11 2 0
                                    

-Lidenya Zorlu-

Açıkçası sen karşımda olunca pek sakin kalamıyorum. Ayrıca başını kaydırsan dudaklarımı hissedeceksin, git öteye az yaa aaaa! Daraldım şurada. Buzu alnımda 5 dakika tuttuktan sonra yanımdan kalktı. 

"Sen buzu tutmaya devam et, ben içeriye gidip bir şeyler almış mı diye bakacağım. Tamam mı?"

"Buza dayanamıyorum." 

Buzu tutmaya devam edemezdim çünkü aşırı soğuktu. Ellerimi hissetmiyordum.

"Benimle gelmek ister misin?"

"Olur."

Ellerimden tutup bedenimi kendine yasladı. Buzu alıp birlikte etrafı incelemeye başladık. Yerde cam kırıkları vardı. Rüzgar'ın yüzünü buruşturduğunu görebiliyordum. Bileğini kesmiş!! 

"Canın çok yandı mı?"

Neden, bilmiyorum ama sanki benim canım acımıştı. Ömrümden ömür gitmiş gibiydi. 

"Biraz."

"İlk yardım çantası var mı?"

"Evet, portmantonun 2. çekmecesinde."

Onu orada bırakıp, portmantoya yöneldim. Bir türlü bulamıyordum. 

"Lidenya, açtığın çekmecenin bir altı."

Bir anlığına ona bakıp tekrar çekmeceleri karıştırdım ve sonunda bulmuştum. Rüzgar'ın yanına oturdum, ilk yardım çantasının içerisinden batticon ve pamuk çıkarıp Rüzgar'ın bileğine sürdüm. Rüzgar'ın ağzından ufak bir inilti çıkmıştı, sürerken üflemeye başladım.

"Bir şey itiraf edebilir miyim?"

"Dinliyorum?"

"Çok güzel kokuyorsun, Lidenya."

"Ahh"

Rüzgar'ın bileğine pamuğu bastırmıştım. Ne yapabilirim? Bir insana iltifat edince ne yapacağını şaşırıyorsun.

"Özür dilerim."

"Böyle yapacağını bilseydim baştan söylemezdim."

"Pis herif."

"Ayıp oluyor ama"

"Artık oturduğun yerden kalkacak mısın? Evde bir sorun yok, sadece bir tane bardak kırılmış. Eğer biraz daha burada kalırsak annemler gelecektir."

"Kalkmama yardım eder misin?"

Bir eli sakat olduğu için diğer bileğinden tutup onu yavaşça çektim.

"Bir şey daha isteyebilir miyim?"

"Söyle baş belası?"

"Ben giyinene kadar burayı toplayabilir misin?"

"Tamam ama eline dikkat et. Bir şeye ihtiyacın olursa beni çağırabilirsin." 

"Tamam."

Masanın yanına eğilip tüm kırıkları bir poşete doldurdum ve Rüzgar'ı beklemeye başladım. Tam o anda elektrik geldii! Şüküler olsun. Rüzgar, giyimiyle mükemmellik yaratmıştı. Üzerinde lacivert bir t-shirt ve nohut rengi pantolonu vardı. Allah'ım bu çocuk ne giyse yakışıyordu maşallah tü tü tü nazar deymesin!

 Allah'ım bu çocuk ne giyse yakışıyordu maşallah tü tü tü nazar deymesin!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hadi ben hazırım. Aşağıya inelim artık."

Başımı onaylarcasına salladım. Kapıyı kilitledi ve ben önden o da arkamdan yürüyorduk. Tam kapının önüne gelmiştik ki iki çığlık duyuldu. 

"Rüzgaaar!"

"Lidenyaaa!"

"Efendim anne?"

"Efendim anne?"

"Oğlum eline ne oldu?"

Rüzgar, sen kurtar dercesine bana bakıyordu.

"Mmm, şey ben su içmek için bardak alıyordum, ses duyunca da bardağı düşürdüm. Rüzgar, onları toplarken bileğini kesti. Özür dilerim.

"Sorun değil kızım, başka bir yerinizde bir şey yok değil mi?" 

"Yok teyze."

Rüzgar'ın annesi ve benim annem koltuğa geçince içimden bir ohh çektim. Resmen sorguya çekmişti kadın. 

"Betüüül, bak ne anlatacağım sana. Şu bizim Feride'nin kızı var ya kocaya kaçmış."

"Aaaağğğ"

Kulağım patladı be anne ne bağırıyorsun? Anneannemler ve 5 küçük cadı ortalıkta yoktu sanırım gitmişlerdi. Bu dedikodulara dayanamayacağım için yanımda oturan rüzgara bir şeyler fısıldadım. 

"Ben daha fazla dayanamayacağım. Odama gelmek ister misin?"

"Tamam, geliyorum."

"Anne, biz odama geçiyoruz."

"Tamam, kızım."

"Lidenya, odana geçmeden önce bana 1 bardak su getirebilir misin?"

"Tabii."

Mutfağa gidip bardağa suyu doldurduktan sonra yanıma gelen Rüzgar'a suyunu verdim.

"Teşekkür ederim güzelim."

O bana güzelim mi dedi? Güzelim? Bana? Rüzgar? Dedi? Bakayım yağmur falan mı yağıyor acaba annem çamaşır sermişti onları toplasın bari.

"Lidenyaaaa"

"Efendim Rüzgar?"

"İyi misin sen? yarım saatten beri sana sesleniyorum."

"Ha, yok dalmışım."

Her gün bana güzelim demiyorlar aptal herif bırak da azıcık şaşırayım yani. Rüzgar'la odama geçtikten sonra Rüzgar, yatağımın yanındaki armut pufa oturdu ve eline telefonunu aldı. 

"Şey, ben de yanına oturabilir miyim?"

Merak var yani ne yapabilirim? Ama ne demişler "Fazla merak..." amaan anladınız işte. 

"Olur."

Rüzgar'ın yanına bir puf daha koyup oturdum. Telefonunu açıp Instagrama girdi. Ben mi? Ben de onu izliyorum canıım. Bu paylaşımı daha önce nerede gördüm ben? Haa, şu aşklı meşkli olan. Ne?! O paylaşım Rüzgar'ın mıymış? Hesap adı rüzgar_demirel34 cidden onunmuş. Böyle odun bir heriften nasıl o paylaşım çıktı anlamıyorum. 

Tamam şimdi hakkını yemeyelim adam odun değil. DAHA ADAMI TANIMIYORUM Kİ BEN?!
En azından soyadını da öğrendim. Buna şükür!

Rüzgar Demirel

Yani bence, soyadı.

YILDIZLAR KADAR GÜZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin