< 6 >

4.6K 521 317
                                    

It's all good now <3

🎶

~

Dersler bitmişti . Şükürler olsun ki müdür Minho'ya bir ceza vermemişti. Ilk günümüz olduğu için .

"Lee Minho" arkama dönmemle Minho'nun suratına kağıttan top yemesi bir olmuştu.  Bu Minho'nun derste uğraştığı çocuktu.

"Lan ! Canına mı susadın?" Minho koşar adımlarla çocuğun yanına gitmişti. Chan ve Seungmin de onun ardından gidince yalnız kalmamak için ben de onlarla gitmiştim.

Çocuk Minho'ya bir adım yaklaşarak "Evet ne yapacaksın? " dedi.

Minho da aynı şekilde bir adım yaklaştığında önümüzdeki masada oturan iki kişi de ayağa kalkmıştı.

Şu an kovboy filmlerindeki kavga başlamadan hemen önceki sahnedeymişiz gibi hissediyordum. Hani iki tarafın birbirine meydan okurcasına bakıp artistlik tasladığı kısım.

"Koltuğu da alırım"

"Koltuk mu? " Seungmin  fısıldayarak durumu açıkladı.

"Hani Minho'nun yatağını aldığı çocuk var ya o bu işte. Minho iki yatağı da alınca Jisung da koltukta yattı . Onu diyor"

Bu Minho'nun derdi neydi? Evet tahtalarından bir düzinesi eksikti ama bu da yapılmazdı yani.

Hala aynı şekilde dururken Jisung'un tarafından biri "Ben uğraşamam sizle . N'aparsanız yapın" diyerek sandalyesine geri oturmuştu.

Diğeri de "Aynısından" deyip eski yerine geçmişti. Seungmin de masaya oturunca Chan ve ben öylece kalmıştık.

"Ah Chan. Gelsenize siz de" diğerine göre daha sert bir tavrı olan çocuk bizi çağırdığında gidip yanlarına oturmuştuk. Galiba Chan'ı tanıyordu.

Arkamıza baktığımda Minho ve Jisung'un hala ayakta dikildiğini fark etmiştim. Bu şekilde ne kadar salak göründüklerinin farkında değillerdi sanırım.

"Ah ben Jeongin bu arada . Seungmin ve Minho'nun oda arkadaşıyım"

"Ben de Changbin. Chanla oda  arkadaşıyız.  Jeonginlerle de arkadaşız. Minholarla da siz arkadaşsınız sanırım" onu kafanla onaylamıştım. Biraz beynin yanmıştı doğrusu.

Jeongin , Changbin ve Jisung arkadaşlardı . Jeongin , Jisung , Seungmin ve Minho aynı odada kalıyorlardı. Chanla da Changbin. Evet , sanırım doğru anlamıştım.

"Ben Lee Felix" diyerek gülümsedim. Zaten şu Jeongin denen çocuk habire sırıtıyordu ben de gülümsemek zorundaymışım gibi hissediyordum.

Baskı altındayım arkadaşlar kurtarın beni.

Bir iki üç dört

Sana demedim canım .

"Eee Felix sen kimle kalıyorsun?"

"Ben mi?" diye saçma bir soru sormuştum. Yok ebem .

"Ah , gerçekten sana sormayı unuttum kimle kaldığını  gayet iyi görünüyordun. Anlaştınız sanırım" Gerçekten hiçbirinin -özellikle de Chan'ın-  bunu sormamış olması garipti.

"Şey bilmiyorum. Yani oda arkadaşım gelmedi de . Ya da ben uyurken geldi sabah da erkenden gitti"

"Anladım" şu oda arkadaşım olacak kişiyi aşırı merak etmeye başlamıştım. Belki de şu an odadaydı.

Git

Gitmek istesem de bu saçma olurdu. Ne diyecektim? Oda arkadaşım şu an odada olabilir . Ben de paronoyak manyağın teki olduğum için kontrol edeceğim bay?

Tabii ki gitmeyecektim .

Git

"Ah ben telefonumu kaybettim galiba . Bir odaya bakıp geleyim" diyerek diğerlerinin yanından ayrılmıştım.

Çok saçma bir bahaneydi.Umursamadan içimdeki merak yüzünden adımlarımı daha da hızlandırarak yurda gittim. Merakım her zaman başıma iş açardı. Bu sefer de öyle olmamasını umdum.
Sonunda odanın önüne geldiğimde kapıyı açarak içeri daldım.

Hayır bir dakika kapı açılmıyordu .

Bir kaç kez daha kapıyı zorladığımda hala açılmadığı için 'kapıyı kırsam mı ?' diye düşünmeye başlamıştım. Tamam o kadar deli değildim.

O zaman neden şu an kapıya doğru  koşuyordum? Içimdeki meraklı Felix bana her şeyi yaptırabiliyordu. Kapıyı kıramayacağımı çok iyi biliyordum. Ama denemekten zarar gelmezdi.

Kapı ben daha deymeden açılınca yeri boylamıştım. Ve dirseğimi yere sürtmüştüm. Canımın acısıyla inledim.

'Salaksın'

"Kalkmayı düşünüyor musun?"

Ha?

"Ha?"

Bir dakika ben yere düşmemiştim. Ben birinin üstüne düşmüştüm.

BİRİNİN ÜSTÜNE?!

"Nefes alamıyorum yalnız"

"Nasıl konuşuyorsun o zaman?"  asıl sorunumuz bu değildi. Resmen şu an birine tamamen temas ediyordum.

Kkalbimin düzensiz atışlarıyla gerilerek hastalığıma seslendim.

Hey ! Kirli miyim?

Sana diyorum. Bir şey söyleyesene. Kirlisin desene.

Ben ne dersem diyeyim o susuyordu. Konuşması gerektiği halde susuyordu.

Yalvarırım bir şey söyle

Zihnim boştu . Bomboş.

Gözümden bir yaş süzülürken gözlerimi kapattım. Yine o kabusumun arasında beni kurtaran kişinin kokusu burnuma dolmuştu. Ve şu an üstünde yattığım kişinin kokusuyla aynı kokuydu. Beynim idrak ettiği şeylere aşırı tepki verirken bunu dışarı yansıtmamaya çalışıyordum. 

"Yine mi ağlıyorsun? "

Gözlerimi açtım ve hala üstünde yattığım bedenin sahibine baktım. Çok güzeldi.

Belki de bir kızın bile sahip olamayacağı kadar güzeldi.

'Buldum.' dedim içimden 'Seni buldum'

🎶

Sanırım en sevdiğim bolum bu ve ilk bölümdü .

Sevdiyseniz , sevmediyseniz belirtmeyi unutmayın . Yorumlarinizi bekliyor olacağım muwahh😽😽

You are different | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin