42. Bölüm Küçük Anne ❤

1.9K 129 79
                                    

Her insan bir yağmur tanesi gibidir,
Kimi çamura düşer, kimi gül yaprağına düşer.

Hz. Mevlana

Selamun aleyküm ❤
Keyifli okumalar 🍒

Sabah telefonun zil sesiyle öyle bir şaşkınlığa uğramıştı ki gözümün nuru .
Çünkü telefonun zil sesi, bebeğimizin kalp atışlarının sesiydi. Artık biri aradığında minik paşanın kalp atışları duyuluyordu.

- " Ben sana demiyor muyum ağlamak yasak diye ! Oysa sen inadına ağlıyorsun, bari mutlu olunca ağlamsan be güzelim " ...

Bu sesle güzelimin gözleri, irice açıldı bir yağmur yüklü bulut gibi dolmayı bekliyorlarmışcasına, doldular ve göz yaşları, ardı ardına gözlerinden yanaklarına doğru bir bir süzülüyorlardı.

- "Ne yapim elimde değil bende böyleyim, sen hep böyle güzel şeyler yapınca bende duygulanıyorum işte".

- "O zaman ağlayacaksan, güzel şeyler yapmayayım mı acaba ? Diye düşünmüyor değilim hani " .

- " Ya sakın ! Ben senin en çok da bu hallerine aşık oldum, beni benden çok düşünmeni, inceliğini, beni sevmeni sevdim be adam, sen bunları benden kesersen ben " ...

-" Sakın !!! Cümleni tamamlama, ben bunları kesmiyeceğim sende bir daha ağlamayacaksın anlaştık mı ? "

- Anlaştık .

Bu seferde sabah sabah arayan kimdi diye kafayı ona taktı, onunla biraz uğraşmaktan zarar gelmezdi.

- " Kim aradı ? Böyle sabah sabah".

- " Esra "!

- " O da kim" ?

- "Hımm Bizim Esra ya "!

-" Sizin Esra, sizin Esranız mı varmış da ben bilmiyorum ? ALLAH, ALLAH " ...

-" Bizim sekreter, dün hastaneye gidince toplantı iptal oldu o yüzden, o da ikinci toplantıyı ayarlamaya çalışıyor ".

- " Sizin sekreter Esra, Esra sekreter.
Sabah sabah toplantımı ayarlıyacakmış "...
Demesiyle bende kayış kopmuştu artık tutamıyordum kendimi bu kadın beni kıskanıyor muydu ?
Ben güldükçe dahada sinirleniyordu, bana yataktaki tüm yastıkları fırlatmaya başlayınca, Hümanın kuş tüyü yastıktan, tüyler birden başımdan aşağı oradan yerlere, nefes alıcak yer kalmamıştı ...
İkimizde tüyden görünmüyorduk, tüy yumağı olmuştuk adeta .
Bu kız gerçekten çocuktu, beni de tüm oyunlarına alet etmeye başlamıştı. Onunda benimde üzerimiz kuş tüyleriyle kaplanmıştı. Onu bu odanın içerisinde bırakırmıydım. Kucağıma almamla çırpınmaya başlamıştı bile ...

-" Dur çırpınma, düşeceğiz " diyorum kime diyordum ki

-" Mirza namazlıkları da alda salonda namaz kılalım".

- "Dur güzelim düşeceksin şimdi sadece bir tanesini alabiliyorum. Yoksa ikimizde düşeceğiz , üçümüz desem daha doğru olacak! Buradan hemen çıkmalıyız" . Diyerek salona geldiğimizde kızlara yakalanmıştık ...

Kızlar önce şaşkınlıkla, Bir bana birde Hümaya bakakaldılar...
Sonra kendilerini tutamayarak gülmeye başladılar.

-" Birsen ne oldu size, dur söyleyeyim savaş mı çıktı " ? Demesiyle,
Hümayı kucağımdan hafifçe yere bıraktım Elif ise arkasını dönmüş hala gülmeye devam ediyordu, kendini bir türlü durduramıyordu.
Gülmek bulaşıcı olsa gerekti, hepimiz başladık gülmeye hatta bu duruma Ayfer abla bile gülüyordu.
Yanlız odamızın halini görünce gülmesi kursağında kalmıştı. Zavallı kadıncığazın ...

HÜMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin