Herkese merhaba!
Öncelikle hepinize hikayeme bir şans verdiğiniz için teşekkür ederim...
İyi ki varsınız ♥️
Hikayemi oylar mısınız? Hâlâ oylamadığınız bölümler varsa onları da oylarsanız çok sevinirim.
Keyifli okumalar...✨ Bol yorumlar :D
✳️
Dimdik gözlerime bakan ela gözler... Onun gözleri. Gizemli adam!
Belki de Batu Demirbaş demeliydim?!
Ağzımı kapatmış olduğu elini elimle sıkıca kavradım ve elini çekmesi için uğraşmaya başladım. Öfkeli olan bakışları şimdi daha öfkeliydi. Fakat bu öfkenin ve tavrının sebebini anlayamıyordum.
Daha fazla böyle kalamayacağımı anladığımda elini ısırdım. Kendini ani bir hareketle çekti. Fırsat bu fırsat dizimi karnına geçirmiştim. Aniden verdiğim tepkiyi benimle birlikte o da anlayamamış ve karnını içine çekerek bir adım geriye doğru gitmişti. Sırtımı duvardan ayırdım. Ona doğru yaklaşıp yardım etmek istedim fakat o an boynumda bir soğukluk hissetmemle yere yığılmam bir olmuştu. Sonrası ise karanlıktı...
✳️
Kırmızı tül perdeden içeri sızan güneş ışığı gözlerimi kamaştırıyordu. Başım ise zonkluyordu. Elimi başıma götürerek yavaş hareketlerle ovaladım. Ve gözlerimi araladım. Neredeydim? Burası benim odam değildi. Burası benim evim değildi. Hızlı hareketlerle ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Kapı kilitliydi. Kaçırılmış mıydım?
"Kimse yok mu? Heyy! Kim kaçırdı beni?! Kimse yok mu?" gergin ve korkmuş bir durumda olsam bile sesimden cesaret akıyordu. Nereden geldiğini bilmediğim bir cesaret. Dün geceye dair hatırladığım tek şey gizemli adamdı. Onu bulmuştum. Ne güzel! Fakat aynı zaman da kaçırılmıştım. Bu daha güzel!
Adım seslerini duymamla birlikte bulunduğum yatak odasında sert bir cisim aramaya başladım. Gözüm pencerenin önündeki saksıya takıldı. Evet, gelen kişinin kafasında saksı kırabilirdim. Gazamız mübarek olsun Azracım.
Hızlı adımlarla saksıyı alıp kapının arkasına geçtim. Kilit açılma sesleri duyduğumda saksıyı havaya kaldırdım. İşte o an olmaması gereken bir şey oldu. Saksının içindeki toprak üstüme dökülmüştü! Gözlerim kapalı bir şekilde hâlimi sorguluyordum. Kapı açıldı. Elimdeki saksıyı önümü göremememe rağmen rastgele fırlattım. Doğrudan yere düştüğünü duyduğumda kendi kendime sessiz bir küfür mırıldandım.
"Çok klişe oldu bu, dolabın yanındaki beyzbol sopasını alırsın sanıyordum." dedi tanımadığım bir ses yüksek sesli bir kahkaha atarak.
Gözlerimdeki toprağı sildim. Karşımdaki şahıs bana hem alaycı hem çok eğlendiğini belli eden bakışlarla bakıyordu. Sinir olmuştum. "Sen kimsin be?" dedim. Bağırmak istemiştim ama sesim neden bilemiyorum kısık bir tınıda çıkmıştı.
"Doruk ben." dedi sırıtmaya devam ederek. Yani?
"Yani?" dedim içimdeki sesi tekrar ederek.
"Doruk işte. Kimine göre şahane ötesi bir adam. Kimine göre bela. Sana ne lazımdı güzelim?" dedi sesindeki alaylı tonlamayı arttırarak.
Gözlerimi devirdim. "Beni evime götürebilecek basit bir adam olması yeterli." dedim ben de sesime alaycı bir tonlama katarak.
"I-ıh çok şey istiyorsun sen. Ben öyle bir adam değilim." dedi yüzünü buruşturarak. Ne yaşıyorduk biz? Ben de şok içinde izliyorum Azra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Ruhları
General Fiction"Gece Ruhları!" dedim buruk bir gülümsemeyle. "Yarım kalan hayatlar." dedi arkamdan bir ses. Bu sesi tanıyordum. O gelmişti... "Yarım kalan hayatlar..." dedim onu tekrar ederek. Arkamı dönemiyordum. "Bazı hikayeler yarım kalmamalı Azra Karaoğlu!" di...