Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın. ❣️✍️
İyi okumalar... ♥️♥️♥️
☘️
Lunaparkın girişine doğru el ele yürüyorduk fakat ben bir an heyecan yapıp Batu'nun elini bırakıp koşmaya başladım.
Çarpışan arabaların bulunduğu taraftan gelen gülme sesleriyle birlikte gözlerim o yöne kaydı. Şimdi kim tutabilirdi ki beni? Koşarak çarpışan arabalara doğru ilerledim.
Emir dışında herkes anın tadını çıkartıyordu. Emir ise dışarıdan onları izlemeyi tercih etmişti.
"Ben de bineceğim." dedim heyecanla. Görevli olduğunu düşündüğüm adam kırmızı arabalardan birine binmeme yardımcı oldu. O sırada gözlerim lunaparkta kısa bir tur atmıştı. Gerçekten bizim dışımızda kimse yoktu. Fakat yine lunaparkın etrafına dağılmış takım elbiseli adamları saymazsam...
Doruk sürekli Mine'nin arabasına çarpmaya çalışıyordu. Mine ise kahkaha atmaktan arabasını süremiyordu bile. Seni kaçıran insan hatta insanlarla eğlenmene bak Azra! Müthiş... Madem kurtulamıyordum. Hatta ölüm bile beni kurtaramıyordu... Anın tadını çıkartmalıydım.
Doruk beni yeni fark etmiş gibi bana döndü ve öylece baktı. Mine de bana doğru dönünce gülümsemekle yetindim.
"Hoşgeldin Azra!" diye bağırdı Alya. Ona dönüp yine gülümsedim.
Doruk arabasıyla bana doğru gelmeye başladı. Ve benim arabama çarptı. Ben de onun arabasına çarparak karşılık verdiğimde kahkahalara boğulmuştuk. Mine bir yandan Doruk bir yandan arabama çarptığında ise kahkahalarım kesilmişti. İkisinden de intikamımı ilerleyen sürede aldım. Ortama kısa sürede alışmıştım sanırım. Fazla kısa sürede.
Duru ve Kıvanç bizden bağımsız eğleniyor gibilerdi... Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım fakat bitkin bir şekilde çarpışan arabaları bıraktığımızda hâlâ kahkaha atıyorduk. Hepimiz...
Duru elini omzuma attı. Bu hareketiyle şaşırmış olsam da bozuntuya vermedim.
"Eğleniyor musun?" diye sordu Duru.
"Çok." diye karşılık verdim gülümseyerek.
Zincirli sandalyeye doğru ilerlerken aklıma Batu geldi. Neredeydi?
"Batu ve Emir nerede?" diye sordum Mine'nin koluna girerek.
"Bilmem. Birazdan bize katılırlar herhalde." dedi Mine. Başımı onu onaylarcasına salladım.
Herkes teker teker salıncaklara yerleşti. Ben de arkama doğru son bir bakış atıp salıncağıma yerleştim. Çarpışan arabaya binmeme yardım eden görevli yine gelmiş ve yeni oyuncağımızı çalıştırmıştı. Ondan yardım istemek aklıma geliyordu fakat muhtemelen edemezdi. Batu böyle bir risk almazdı. Onun adamı falan olmalıydı. Eğlencene bak sen Azra. Ne diyeyim!
Oyuncak çalıştı. Salıncaklarla birlikte dönmeye başladık. Rüzgârı bu şekilde tenimde hissetmek o kadar güzeldi ki... Soğuk içime işliyordu. Fakat yine de hoşuma gidiyordu.
"Huhuvv!" diye bağırıyordu Doruk. Eğlenceyi dibine kadar yaşadığı belliydi. Onu bu şekilde görünce yüzümdeki gülümseme arttı.
"Tepinme artık düşeceksin!" diye uyardı Doruk'u Duru gülerek. Fakat Doruk olduğu yerde tepinmeye devam etti. Cidden düşecekti!
Salıncakların beklediğimden daha erken durmasıyla birlikte kapattığım gözlerimi açtım. Ve kaldırmış olduğum kollarımı indirdim.
"Bensiz mi eğleniyorsunuz? Aşk olsun." dedi Batu sahte bir sitemle. Ne ara gelmişti? O da salıncaklardan birine yerleşti. Tam arkamdaki salıncağa...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Ruhları
General Fiction"Gece Ruhları!" dedim buruk bir gülümsemeyle. "Yarım kalan hayatlar." dedi arkamdan bir ses. Bu sesi tanıyordum. O gelmişti... "Yarım kalan hayatlar..." dedim onu tekrar ederek. Arkamı dönemiyordum. "Bazı hikayeler yarım kalmamalı Azra Karaoğlu!" di...