03.08.21
03:19Mila, gözlerini odanın bir morgu anımsatan soğukluğuna açmıştı. Neler olduğu hakkında bir fikri yoktu ve bu hapishane hücresini andıran loş oda onu derin bir korku fırtınasının içine sürüklüyordu. Gördüğü parmaklıkların da buna hiç yardımı dokunmuyordu. En son yatağına yatmış, sakinleştirici bir melodi eşliğinde gerçeklik değiştirmeye çalışıyordu. Bir kaç ay önce birisi ona böyle bir şeyden bahsetse muhtemelen kıçıyla gülerdi ama son zamanlarda popülerleşmesi aklını biraz çelmişti. Başardığını söyleyen bir sürü insan vardı. Açıkçası çoğuna inanmıyordu ama bazılarının tepkileri o kadar gerçekçiydi ki denemekten zarar gelmez diye düşünmeye başlamıştı. Daha sonra en yakın arkadaşı Alessia'nın çıldırmış bir şekilde, başardığını ve bunun gerçek olduğunu anlatması kızın fikrini oldukça değiştirmişti. Biraz araştırmanın ardından, son bir ayının her gününü bunu deneyerek geçirmişti ama bu seferki harici hiçbirinde başarılı olamamıştı. Hazırladığı kıytırık komut kağıdına sadece bu evrene gelip, Avengers ile tanışabilmeyi yazmıştı. İki cümle. Detay belirtmek istememişti, her şeyin kendi kaderini oluşturması daha hoşuna gider ve doğru hissettirirdi.
Yan hücreden gelen sesle parmaklıklara doğru yürüdü. Korkuyordu. Hissettiği heyecan, tatlı bir duygudan ziyade tüylerini ürpertecek türdendi. Belki de kaderini evrene ya da tanrıya değil de kendisine bırakmalıydı... "Kimse var mı?" dedi orta volümlü, titrek bir sesle. Ses gelmeyince yineledi. "Kimse var mı? Lütfen cevap verin, korkuyorum." Kendisini bu cümleyi kurduktan sonra biraz aciz hissediyordu. Yan kısımdan bir ses geldi. Genç bir erkek sesi. "Hey! Korkma." yumuşak ve güven verici bir sese benziyordu. "Neredeyim ben? Siz kimsiniz? Neler oluyor burada?" on beş saniyelik bir sessizliğin ardından çocuk konuştu. "Sen... Gönüllü değil misin?" Mila'nın korkusu gittikçe artıyordu. "Ne gönüllüsü? Ne haltlar dönüyor burada? Düzgün bir cevap versene!" Kız ince sesi eşliğinde yumuşak bir tonla sormaya özen gösterdiği bu gergin sorunun ardından elini parmaklıklara koyup yan tarafa bakmayı amaçlıyordu ki birden gürültüyle geriye doğru atıldı. "Siktir! Lanet olsun, o da neydi?" Çocuk cevabını bildiği bir tonla "Parmaklıklara mı dokundun?" diye sordu. "Ne diye dokunmamam gerekiyordu ki!" kız sinirle soludu. "Hey, o çirkin parmaklıklara elektriği ben vermedim, bana bağırma." Çocuğun sesi sinirliden çok sitemliydi. "Tanrı aşkına neler olduğunu anlatacak mısın artık? Belli ki bir şey bilmiyorum ve muhtemelen kaçırıldım." kız yorgun bir ses tonuyla söylemişti bunları. Çocuk çok geçmeden cevapladı. "Şu an bir Hydra yerleşkesi laboratuvarındasın. Şimdiye kadar hep gönüllüleri alıyorlardı." Duraksadı. "Sanırım hepsi başarısız oldu ve artık gönüllü olmayanları da zorla alıkoyuyorlar." Çocuk yeni bir şeyler diyecekti ki bir kız sesi yükseldi, az daha öteden. "Yeter Pietro!" "Hadi ama Wanda, belli ki olan bitenden haberi yok ve kaçırıldı. Ona yardımcı olmaya çalışıyorum. Bizim gibi gönüllü değilse..." çocuk bir saniye kadar durup devam etti "Korkunç bir şey bu." Wanda sert tutmaya çalıştığı sesiyle "Bizi ilgilendirmiyor. Şu an odaklanman gereken tek şey güçlerin." derin bir sessizlik oldu. Mila konuşulanların ağırlığıyla hareket dahi edemiyordu. Pietro, Wanda, Hydra... Böyle bir durumun içinde olmak beklediği son şey bile değildi. Öyleyse, filmlere göre onun üstünde de mi deney yapacaklardı? Ama Mila bir mutant değildi ki. Diğer deneklerin hazin sonunu yaşayacaktı öyleyse... Korkuyla bir sağa bir sola gidiyordu. Bu lanet durumdan çıkmalıydı. Yanında Pietro ve Wanda olmasının heyecanını yutan bir korku içerisindeydi. Çok geçmeden içeriye üç adam girdi. Üçü de silahlı ve zırhlıydı. Mila korkuyla geriye doğru adımladı. Adamların ardından gelen beyaz önlüklü kadın, elinde tuttuğu deftere bir şeyler yazıyordu. O sırada kafasını defterden kaldırdı ve Mila'ya baktı. "Hazırlayın onu." adamlar ritmik bir şekilde kafalarını aşağı indirip kaldırdılar. Mila, kendinden bahsedildiğini anladığında yaklaşan adamlara dehşetle baktı. "Yaklaşmayın! Uzak durun benden!" Bağırışına aldırış eden kimse varmış gibi durmuyordu. Adamlardan biri, parmaklıklardaki akımı devre dışı bıraktı. İkisi Mila'ya doğru gelip kollarından tutarken Mila, sesinin yettiği kadar çığlık atıp çırpınıyordu. O gümbürtü arasında Pietro'nun sesini ve Wanda'nın hüzünlü bakışlarını yakalayabilmişti. Bilinci kapanmadan önceki tek görüntü ve ses de buydu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
QUERENCİA
ActionHerkesin kitabıyla dalga geçtikten sonra yazdığım kurgunun eşgali Mila Dean, o kısa insan hayatının içine sığdıracağı bir diğer hayatın temellerini uzun zamandır atmaya çalışıyordu. Biliyordu, yıllardır onu bekliyorlardı, tıpkı kendisinin de onları...