08.08.21
19:45Keyifli okumalar, medyaya göz atmayı unutmayın!
Grubun diğer üyelerine de arkadan sessizce yaklaşan ve en kötü kâbuslarına bir süreliğine can veren kızıl büyücü etrafta sinsice dolanıyordu.
Diğerleriyle pek de kişisel bir derdi yoktu. Özel olarak istediği tek kişi Tony Stark'tı. Daha küçücük bir kız çocuğuyken, ikiz kardeşiyle birlikte günlerce "Stark Endüstrileri"ne ait füzeye bakarak öleceği zamanı beklemişti.
Ölmeyi beklemek hiçbir insan psikolojisi için konusu bile edilecek türden bir şey değilken bir çocuk için çok daha fazlasıydı. Evi yıkılmış, ailesi can vermişti. Tony o füzeyi yapmasaydı, o gün en sevdiği sitcom dizisini ailesiyle beraber izlemeye devam edeceklerdi. Babasıyla annesi birbirlerine aşkla bakarken, Pietro 'Yine mi sitcom Wanda?' diye baygınlıkla söylenip bir süre sonra o da ilgisini diziye yoğunlaştıracak, kendisi ise çoktan ekrana kilitlenmiş olacaktı. Tabii bu senaryoya çok daha uzaktı yaşananlar...
Avengers ekibi Bruce Banner hariç tam takım hâlde, yerleşkenin dışında toplanmış tetikte bekliyorlardı. Hulk formundan çıkan Bruce, yorgun düşmüş ve olaylardan habersiz şekilde jette baygınca yatıyordu. Etraftaki Hydra askerlerini temizlemişlerdi ama yetenekli ikizler onları huzursuz ediyordu. Hele ki tümüne gösterilen, en büyük korkularının bir kâbusa dönüşmüş hâllerinden sonra hepsinin dikkati dağılmıştı.
Okun etkisinden kurtulan Pietro, Wanda'yı bulmuştu. İkisinin planına göre çocuk, diğerlerini yara vermeden etkisiz hâle getirecek, kız ise Tony'le bizzat ilgilenecekti.
Planın, Pietro'ya düşen kısmına gerek kalmadan diğerleri Wanda tarafından etkisiz hâle getirilmişti. Kız, hepsinin hareket kabiliyetini neredeyse sıfıra indirmiş ve onları geçici felç etmişti. Thor'u bile.
"Seni lanet olası Dumbledore, her ne yaptıysan düzelt çabuk!" Natasha sinirli bir şekilde bağırıyordu.
"Ölümünün, ellerimden olmasını istemiyorsan serbest bırak beni ölümlü!" Thor da sabrı taşmaya yüz tutmuşcasına tehditkâr bir tonla söyleniyordu.
"Derdin neyse bunu konuşarak da hâlledebiliriz. Küçük olduğun belli. Bunu gerçekten istediğini düşünmüyorum. Bizi öldürebilirdin ama öldürmedin." clint ise, Steve'in söylediği şeylere ithafen "Aklına sokmasana işte." diye homurdanıyordu.
Wanda bir süre onlara döndü ve "Konuşacak bir şey yok. Sizinle bir derdimiz de yok. Tek derdimiz," Ateş saçan gözlerini tekrar Tony'ye çevirdi ve devam etti. "o."
"İnan bana gururum okşandı ama şu an onu bile hissedemeyecek kadar felçliyim." Tony her zamanki gibi gerginliğini espriyle bastırmaya çalışıyordu fakat kızın yüzündeki ifadeden bir şey eksilmediğini, dahası sinirinin arttığını anlayınca bir süre susmaya karar verdi.
Kızın planı ilk başta Tony'i öldürmekten ziyade içindeki yangını bastıracak bir şeyler yaşatmaktı ona. Canını yakmak, pişman etmekti, katil olmak değil. Şu an ise kendini dizginleyemiyordu. Korktuğu şeyi yapmak üzereydi ve bunu engelleyecek kimse yoktu. Pietro vardı ama onun kendisine engel olmasını engelleyeceğini biliyordu.
Kızıl enerjisini adamın üstüne saldıktan sonra olacakları bilmiyordu ama düşünmeye kapalı bir şekilde intikam isteği tarafından yönetiliyordu şu an. Biraz düşünse adamın anında öleceğini ve kendisinin de pişman olacağı sonucuna varabilirdi. Güçlerini kontrol etmeyi kısmen öğrenmişti ama güçlerinin ona yüklediği sorumluluk ve duyguları kontrol etmekten epey uzaktı. Dahası güçlerini kontrol ettiğinden çok, güçleri tarafından kontrol ediliyordu.
Ellerini adama doğrulttu ve kızıl, yoğun enerji adama doğru yol aldı. Tony olacakları anlayıp gözlerini kapamış ve ölmeden önce hatırlamak isteyeceği son şeyi, Pepper'ı düşlemeye çalışıyordu.
Enerjinin adamla buluşmasına santimler kala, yönü değişti ve yerleşkenin dışını saran beton yapıya doğru büyük bir yıkımla çarptı. Wanda, şaşkınlıkla kafasını, gücünü etkileyen şeyi aramak adına etrafa döndermişti ki onu gördü.
Mila, yüzündeki dehşet ifadesiyle ona bakıyordu. "Sen ne yaptığını sanıyorsun?" Bağırdığı için sesi tiz çıkmıştı.
"Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun? Çekil buradan ve bana karışma. Hiçbir şey bildiğin yok." Tekdüze çıkan sesinden sonra Pietro da Wanda'ya dönmüştü. "Onu öldürecek miydin?" Kız soruyu duymamış gibi davrandı. Çocuk sert bir sesle tekrarladı. "Wanda bana cevap ver, onu öldürecek miydin!" Kız gözlerini kaçırdı ve duraksadıktan sonra "İstediğim bu değildi."
"Olmamalı da zaten. Tanrı aşkına bunu böyle konuşmadık. Öldürmek de ne demek oluyor, katil miyiz biz?" Wanda tekrar kaşlarını çattı ve içindeki intikam ateşini harlayan cümlenin sahibi ikizine döndü. "Ama o bir katil ve..." Bakışları donuklaştı. "Yaptıklarını ödemeli." Pietro tam itiraz edecekti ki, kız onun da hareket yetisini elinden aldı.
Varlığı aklına yeni gelen Mila'nın olduğu yere dönmüştü ancak Mila yerinde değildi.
"Bunu yapmana izin veremem." Mila, kurduğu cümlenin hemen ardından nasıl yaptığını anlayamadığı mavi bir enerji kütlesini Wanda'ya yöneltti. Hazırlıksız yakalanan kız savrularak yerde yuvalandı ve bir ağaca sertçe çarptı.
Mila, onu incittiği düşüncesiyle korkuyla kızın yanına koştu ancak tam da o anda kızıl güçler Mila'ya doğru savruldu. Deneyimsiz kız, hazırlıksız yakalandığı için engel olamamış ve çalıların arasına doğru savrulmuştu.
Çalıların derisini çizdiğini ve kanattığını hissedebiliyordu, tıpkı ne kadar yorgun ve hâlsiz olduğunu hissedebildiği gibi ama pes etmemeliydi. Ayağa kalkmalı ve Tony'yi ve Wanda'nın kendisini, Wanda'nın öfkesinden korumalıydı.
Sarsılarak ayağa kalktı ve gördüğü şeyle suratı düzleşti. Engel olamayacağı kadar uzaktaydılar ve Tony'yi bu saatten sonra tanrı hariç kimse kurtaramazdı. Russo kardeşler bile.
Hayır, böyle bitmemeliydi. Onun ölümünü bir kere seyretmişti zaten, ikincisini seyretmeye ne dayanabilir ne de izin verebilirdi.
Kendine çok uzak, soğuk bir sesle "İzin vermem." dediğini duydu.
Ellerini ilkel bir dürtüyle iki yana açtı, atabileceği en yüksek çığlığı attı ve sahip olduğu enerji, duvarları yıkılan bir barajın içindeki tonlarca su gibi dışarıya yayıldı.
Gerisi karanlıktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
QUERENCİA
ActionHerkesin kitabıyla dalga geçtikten sonra yazdığım kurgunun eşgali Mila Dean, o kısa insan hayatının içine sığdıracağı bir diğer hayatın temellerini uzun zamandır atmaya çalışıyordu. Biliyordu, yıllardır onu bekliyorlardı, tıpkı kendisinin de onları...