sekiz

374 40 65
                                    

Çok zaman kaybetmeden geldim, selam!

Birazcık tatlı birazcık da farklı bir bölüm oldu. Yorumlarınızı bekliyorum.

Özlem, ağır bir duyguydu. İçten içe, hatta her şekilde insanı yiyip bitiren bir şeydi. Özellikle özlediğiniz kişi artık ulaşabileceğiniz bir yerde değilse daha da zordu.

Aslında bunu Alp, her hücresine kadar hissediyordu. Attığı her adımda, aldığı her nefeste Giray'ı özlüyordu. Özlemeye de devam edecekti, son nefesini verirken bile içindeki bu özlem hiç dinmeyecekti, biliyordu.

Betül, kumların üzerine oturmuş öylece denizi izleyen Alp'i görmesiyle koşar adımlarla yanına doğru ilerledi. "Selam!" dedi, tüm neşesiyle.

Betül'ün neşesine oranla hiç enerjisi olmayan Alp'in gözleri usulca yanına oturan kıza kaydı. Kocaman sırıtmış, kızıl saçlarını kulağının arkasına itmiş ve öylece Alp'e bakıyordu. Kafası ile selam vermekle yetindi.

"Susmak için mi çağırdın?" Betül'ün sesine rağmen Alp, doğan güneşe bakmaya devam etti. Genç kızın omuzları düşse de tekrar denemedi, en azından şimdilik.

Betül de Alp gibi ayakkabılarını çıkartarak soğuk kumların üzerine iyice yerleşti ve gözlerini doğan güneşe dikti.

Tuhaftı, iki gençte sevdikleri olmasına rağmen ilk kez bir yabancı ile izliyorlardı güneşin doğuşunu. İkisinin de yaraları vardı, ikisi de eksikti; kimin daha çok veya kimin daha derin olduğu önemli bir ayrıntı değildi. İkiside paramparçaydı, sadece birisi pes edişin eşiğindeyken diğeri hayata daha da sıkı tutunmayı bilen güçlü bir kadındı.

Alp, derin bir nefes alıp verdi. "Biliyor musun, Giray ile böyle bir anımız olması için her şeyimi verirdim."

Betül'ün bakışları ona kaysa da Alp hâlâ karşıya bakıyordu. Dalgın duruyordu fakat dediklerinin gayet de bilincindeydi.

"Olmayan şeyler için duyulan pişmanlık seni bitirir, iki arkadaş olarak izlemek de özel değil midir?" Betül'ün sorusu ile Alp'in bakışları ona kaydı.

"Özel midir?"

Betül gülümsedi. "Özeldir. Bu ikimizin anısı, eminim ki Giray ile nice güzel anınız vardır. Güneşin doğuşu ve batışı olması çokta önemli mi?"

Alp, yavaş yavaş başını sallarken karşısındaki kızın dedikleri içten içe aklına yatmıştı. "Haklısın, değil. Klişeleşmiş şeylerin dışında daha güzel anılarımız oldu."

"Evet," diyen genç kız, kocaman sırıttı. "Kesinlikle öyle."

Yanindaki genç kızın heyecanı ve enerjisine karşılık Alp bir kez daha tebessüm etti. Bakışları yeniden güneşe kayarken sessizlik tekrardan aralarına oturdu. İkiside hâlinden memnun bir şekilde öylece oturmaya devam ettiler.

Bir şey konuşarak paylaşmak yerine konuşmadan paylaşmak da önemliydi. İki genç, belki acılarını paylaşmıyorlardı ama zamanın en kıymetli anını beraber yaşıyorlardı. Bazen hayatı anlamlı ve özel kılan sözcükler değildir, anılardır. Tıpkı iki gencin yaşadığı gibi.

"Hayat çok tuhaf, gerçekten."

Betül'ün sesi, ortamdaki sessizliğe bir darbe indirsede herhangi bir tepki almadı. Yine de konuşmaya devam etti.

"Sevdiğim adamdan kaçmak için buralara geldim, derdim unutmak değildi aslında ama biraz uzak kalmak istiyordum. Yaralı hatta parçalara ayrılmış bir adama denk geldim, elinde olsa benim bu yaşadığım durumu bile kabul edeceksin."

özgür' olmak istiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin