altıncı bölüm

48.3K 4.4K 4.7K
                                    

Jungkook

Elimde tuttuğum peçeteyi bana arkası dönük bir şekilde duran bedene uzattığımda yüzünü incelediği aynadan bana baktı. Yutkunup geri adım atmamak için kendimi tuttum. Çünkü kaşları çatıktı ve dişlerini de sıkıyordu. Jimin'in ben buraya gelmeden önce söylediği cümle de aklımda dönüp duruyordu zaten.

'O sinirliyken yanında bulunursan dayak yeme olasılığın çok yüksek' demişti. Kendimi yaptığımız anlaşmaya inandırıp bana el kaldırmayacağını düşünerek buraya gelmiştim. Son cesaret kırıntıları da vücudumu terk ederken omuzlarım da peçete tutan elim de düştü.

Kaşından akan kan damlası yanağına yol almış, hâlâ kanamaya devam eden burnu ise üzerindeki beyaz tişörtü kirletmişti.

İçeri girdiğimden beri böyle duruyordu. Belki bana dönerse onunla konuşabilirdim ama şuan yapabileceğimi sanmıyordum. Ondan inkar edemeyeceğim şekilde korkuyordum çünkü. Hiç iyi bir başlangıç da yapmamıştık.

Bakışlarım sıktığı yumruklarını indi. Eklemlerinde kızarıklık vardı. Saçları ve üzeri, yorucu bir boğuşmadan çıktığını belli eder gibi dağınıktı.

Ciğerlerime doldurduğum nefes sonrası fazla düşünmeden konuştum.

"Kaç kişilerdi?"

Birkaç saniye tıpkı benim gibi konuşmama şaşırmış olacak ki ifadesiz kaldı. Ardından hafifçe aralanan dudakları arasından alaylı bir gülüş duydum. Yutkunup az önce yapmamak için sürdüğüm şeyi yaparak geriledim ve oturma kısmına geçtim.

Olduğu yerde dikilmeye devam etti. Aynadan yüzüne bakıyordu. Geçen her saniyede bakışlarında ki acıma hissinin varlığına şahit oluyordum.

Hadi ama, koskoca Kim Taehyung dayak yedi diye kendine acıyacak değildi ya?

Sessiz geçen birkaç dakikada bakışlarımı ondan çektim. Muhtemelen varlığım bile onu rahatsız ediyordu şu an. Hem birazdan maç bitecekti. Gitsem iyi olurdu.

Ayağa kalkmak üzreyken birkaç adımda yanıma geldi ve benimle beraber oturdu. Hâlâ elimde duran ama sıktığım için ezilmiş olan peçetenin varlığını hissettim. Burnunu silmesi için verecektim. Muhtemelen rahat nefes alamıyordu.

Yüzüne bakmaya korkup yere diktiğim bakışlarımla öylece durdum. Konuşmak istemediği kesindi. Belli etmesemde deli gibi merak ediyordum ne olduğunu. Nasıl olup birinin ona vurmasına izin verdiğini.

"Babamdı."

Kafamı hızla ona çevirdiğimde göz göze geldik. Hiçbir mimiği oynamadan yüzüme bakıyordu. Doğru duymuştum değil mi? Onu bu hale babası mı getirmişti?

Başka soru sormadan ona biraz daha yaklaşıp elimdeki peçeteyi burnuna doğru uzattım. Elimden almak yerine kafasını eğdi ve silmem için işimi kolaylaştırdı.

Elimi çabuk tutup burnundaki kanları temizledim. Ardından cebimden bir peçete daha alıp kaşına bastırdım. Dik dik yüzüme bakması beni geriyordu. Göz teması kuramıyordum bile.

Kaşını silmeye odaklanmışken soyunma odasının kapısı seslice açıldı ve tüm takım bağırarak içeri girdi. Kendimi Taehyung'dan uzaklaştırıp bir anda kalabalıklaşan yerden kaçmak için harekete geçtim.

Ayağa kalkamadan Taehyung bileğimi yakaladı ve olduğum yerde kalmamı sağladı.

Önümüzde duran kişiyle kafamı kaldırdım. Hoseok yanında iki çocukla beraber doğrudan Taehyung'a bakıyordu.

"Nerdeydin?" diye sorduğunda takıma tezahürat yapan çocuklar sessizleşti ve herkes dikkatini bu tarafa verdi.

Grupta yazışırken beni uyarıp ağlayan çocuk değilmiş gibi gözünü bile kırpmadan Taehyung'a bakıyordu. Onu tanımasam nefret ettiğini düşünecektim.

tiktoker ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin