kırk dokuzuncu bölüm

23.5K 2K 1.3K
                                    

"Yeni evine hoş geldin, bebeğim."

Daha önce hayatımda mucizelere ve tesadüflere yer vermezdim. Çünkü bana göre her şeyin bir nedeni veya açıklaması olmalıydı. Eğer mantıksız olduğunu düşündüğüm bir şey varsa onunla ilgilenmezdim.

Ama şu an hayatımın gerçekten en güzel mucizesi ile karşı karşıyaydım. Hiç ummadığım bir şekilde, sadece canım sıkıldı diye açtığım o hesaba çektiğim bir video ile Taehyung'un hayatının tam orta yerine oturmuştum.

Diğer herkes gibi ondan korksam da attığı mesajlarla onu tanımaya başlayınca içimde hiçbir şüphe kalmamıştı. İyi biri olduğuna emindim. Sadece sevilmemiş ve mutluluğu önüne koyulan şeylerle öğrenmişti. Kendi isteklerinden çok ailesinin ona verdikleriyle yetinmişti o. Henüz küçük bir çocukken böyle olması onu bencil yapmıştı.

Hatalarını çabucak anlayan ama düzeltmek için çabalamayan, belli etmese de sevdiklerine çok düşkün olan biriydi Taehyung.

İnsanlar beni kıskanıyordu çünkü o bana hep özel hissettiriyor ve kimseye davranmadığı gibi davranıyordu. Ben de aynı şekilde kimseye vermediğim sevgimi ona veriyordum.

Şimdi o karşımda Fransa'daki yeni evimizin içinden bana el sallarken kapıda durmuş onun yüzündeki mutluluğu izliyordum.

Biz başarmıştık.

Olan her şeye rağmen beraber hepsinin üstesinden gelip kendimizi mutlu olacağımız bir yerde bulmuştuk. Çabalayıp bıkmadan usanmadan, hiç isyan etmeden sabretmiştik. Ufak çöküşlerimiz olsa bile şimdi burdaydık.

Ait olduğumuz yerde.

Kollarımı iki yana açarak karşımdaki bedene sarıldım. Yine her zamanki gibi her şeyin en iyisini düşünmüştü. Mükemmel bir manzarası olan, tam bize yetecek hoş ve konforlu bir daire seçmişti yaşamamız için. Hem de bana bundan hiç bahsetmemişti.

"Taehyung..." diye mırıldanırken geri çekilip yüzüne baktım. Sorarcasına kaşlarını kaldırdı ve beni kendi etrafında çevirirken gülümsedi. Düşmemek için omuzlarını tutup kıkırdadım.

"Teşekkür ederim. Sana çok şey borçluyum."

"Jungkook," dedi beni taklit ederek. Eğilip alnını alnıma yasladı. "Sen olmasaydın ben şu an çoktan ölmüş olacaktım. Beni hayata bağlayan tek şey sensin. Asıl ben sana teşekkür ederim."

"Duygusallık yapmazsak sevinirim. Köşeye kusacağım."

Buraya uyum sağlamamız için bize yardımcı olacak olan, Taehyung'un arkadaşı Jackson öğürür gibi sesler çıkarttı. Gülerek ona döndük. Taehyung diğer kolunu o tarafa doğru uzatırken "Gel, sana da sarılalım." dedi. Onunla alay ettiğini biliyordum. Nerden tanıştıkları hakkında bir fikrim yoktu ama bizi havaalanından o almış, buraya getirmişti ve gelirken bize her yeri tanıtmıştı.

Onun sayesinde en güzel yemeklerin, en harika manzaranın ve en konforlu alanların nerde olduğunu biliyorduk artık.

Yüzünü buruşturup odalardan birine girdi Jackson. Belli etmiyordu ama Taehyung'un yüzündeki gülümseyi görmek benim gibi onu da mutlu etmişti.

"Sana evi gezdireyim."

Ne olduğunu anlamadan kendimi onun kucağında bulduğumda korkuyla omuzlarına tutundum. "Ne yapıyorsun?"

"Yorulma."

"Taehyung."

"Hm?" diyerek kafasını bana çevirdiğinde dudaklarını öptüm. Afallasa da çabucak bana karşılık verdi ve dudaklarımın üzerine doğru gülümsedi. Bu nefes kesici hareketiyle gözlerimi araladım.

tiktoker ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin