otuz yedinci bölüm

29.9K 2.8K 1.3K
                                    

Bu hayatta gerçekten çok fazla şeye sahip değildim. Ailem yerine koyduğum abim ve köpeğim beni ölümle terk etmiş, ailem olması gereken insanlar yüzüme bile bakmamıştı. Buna rağmen pes etmeden kendime yeni bir aile kurmayı denemiştim takipçilerimle. Hepsi aynı olmadığından çok büyük bir aile sayılmazdık ama güzel bir his veriyordu. Arkadaşlarım vardı bir de. Ne olursa olsun beni bırakmıyor, yanlış yaptığımda bile yanımda olarak bana öğretiyorlardı doğrusunu. Hayatım tam olarak bundan ibaretti.

Ah, bir de Taehyung vardı.

Sahi o hayatıma gireli ne kadar olmuştu? Böyle kısa bir sürede gelip tam merkezime yerleşmesi haksızlık sayılırdı.

Önceden yemek yemek gibi bir eylemi bile kendi başıma yapmak isterken şimdi sürekli kendimi onun yanına atmak için bahaneler uyduruyordum. Günün herhangi bir saati, bir şekilde onunla iletişim kuramazsam sanki kötü bir gün geçirecek gibi hissediyordum. Aynılarını onun da yaşamasını istiyordum hatta. Fazla bencil birisi olmuştum sanırım. Çünkü onun fazlalıkla sorumluluğu vardı. Bir de beni kabul ederse başı hep belaya girecekti.

Bedeni dik, gözleri doğrudan karşıya bakar bir halde yanımda duruyordu siyah takım elbisesiyle.

Dün gece bomboş evlerinde sadece ikimiz kalmıştık. Hiç uyumayıp saçlarını okşayarak onu rahatlatmıştım. Buna ihtiyacı vardı çünkü.

Şimdi babasının cenazesindeyken oldukça iyi görünüyordu. Kenarda köşede ağlayan insanlar yerine tam babasının karşısında durmuş gözlerinde iğrenir gibi bir ifadeyle bakıyordu.

"Gidelim." dediğinde afallayarak ona baktım. Uzattığı elini tutup onunla beraber çıkışa yöneldiğimiz sırada "Taehyung." diye seslendi annesi. "Yarın şirkete gel."

Taehyung'un dudaklarından histerik bir gülüş döküldü. Korkuyla yutkundum. Nasıl hissettiğini, nasıl tepkiler vereceğini kestiremiyordum.

"Hâlâ tek derdin paran, değil mi? Biraz gözünü açıp baksana etrafa. Kimse o adam öldüğü için üzülmek istemiyor. O adam insanlara cehennemi yaşattı. Tıpkı bana yaptığı gibi."

"Babanın cenazesinde sana böyle konuşma hakkını kim veriyor?"

"Bana kimsenin hak vermesine ihtiyacım yok. Ağzım ve dilim varsa konuşurum, izin alarak değil."

İlerlemeye başladığında elimi hâlâ tuttuğu için onun yanında yürüdüm. Mezarlığın dışındaki siyah arabasına ulaştığımızda diğer elini kalbinin üzerine koyarak gözlerini kapattığında "Sorun ne?" diye mırıldandım korkuyla. Ellerimi yanaklarına koyup "Taehyung." dediğimde kapattığı gözlerini açtı ve bana baktı.

Aniden sıklaşan nefeslerini düzene sokmaya çalışırken soruma cevap verdi. "Panik atak."

Ne yapacağımı bilemeyip ona sıkıca sarıldım. "Lütfen iyi ol. Ben..." Dudaklarını yanağıma bastırması cümlemi yarıda kesti. Gerçekten onu böyle görmeye dayanamıyordum artık. Mutlu olmayı en çok hak eden oydu bu dünyada. Ama elimden bir şey gelmemesi beni daha çok mahvediyordu.

"Arabayı senin sürmen gerek. Gidip bir şeyler yiyelim, tamam mı?"

Bu sefer çene kemiğimi öptüğünde kafamı sallayarak onayladım. Ağzımı açıp bir şey diyecek gücüm yoktu. Onun istediği, iyi hissedeceğini düşündüğü ne varsa yapabilirdik.

Geri çekilmeden önce elimi pantolonunun cebine atıp arabanın anahtarını almam yüzünde bir gülümseme oluşturdu. Parmak uçlarıma yükseldim bu güzel görüntüye karşı koyamayarak. Hâlâ belimde duran eliyle beni kendine çekip kısa bir anlığına dudaklarımızı birleştirdi. Basit bir öpücükten sonra geri çekildik.

Yolculuk boyunca ikimiz de sessizdik. Ara sıra ve durduğumuz her kırmızı ışıkta bakışlarımı onda tutuyordum. Kafasını cama yaslamış, gözleri kapalı bir şekilde duruyordu. Kravatını çıkartıp bileğine sarmıştı ve nefes alabilmek adına gömleğinin birkaç düğmesini de açmıştı.

Panik atağı Jimin'den biliyordum. O genellikle dışarıdayken yaşamıyordu ama kendini kötü hisseder hissetmez odasına kilitliyor ve bir süre kendisiyle vakit geçirerek aşmaya çalışıyordu. Herkes farklı belirtilerle, farklı olaylarla panik atak geçirdiği için şu anda yanımdaki Taehyung'un nasıl olduğunu bilemiyordum.

Arabaya biner binmez bana eve gitmemiz gerektiğini söyledikten sonra başka hiçbir şey dememişti. Uzun süredir yoldaydık trafikten dolayı. Ama şimdi çok az yolumuz kalmıştı.

Boğazımı temizleyip parmağımı direksiyona vurarak yeşil ışığın yanmasını bekledim.

"Burdan gitmek istiyorum." diye mırıldandı sessizce. Gaza basıp ilerlerken "Hmm?" dedim anlamadığımı belirtircesine. Yine birkaç dakika sessiz kaldı. Muhtemelen cümlelerini toparlamaya çalışıyordu.

"Benimle gelir misin? Yeni bir hayata başlamak istiyorum ama... Geride bırakamayacağım tek kişi sensin Jeon."

"Taehyung..."

Bu çok ani bir karardı.

Evet diyerek onunla gidemezdim. Belki geride bırakabileceğim çok fazla bir şeyim yoktu ama böyle bir işe kalkışmak büyük sorumluluktu. Yanımda o varken endişe duymasam da saniyeler içinde bir karara varamazdım.

"Okul bittiğinde." dedi benim düşündüğüm saniyelerde. Arabayı evlerinin önünde durdurdum. Ona bakmaktan çekiniyordum.

Abimin ve Gureum'un mezarı burdaydı, bana reklam işi sağlayan firmalar ve arkadaşlarımız da burdaydı. İyi veya kötü anılarımız da bu şehre aitti...

"Düşünmeme izin ver."

Kafamı çevirdiğimde onun zaten bana bakıyor olduğunu fark edip yutkundum. Gözlerini yavaşça kapatıp açarak beni onayladı. O da biliyordu ani kararlar veremeyeceğimi.

"Önce karnını doyuralım." dedim uzanıp yanağını sıkarken. Gülümsedi.

Beraber arabadan indiğimizde cebinden çıkarttığı anahtarla evin kapısını açtı. Neredeyse tüm çalışanlar şu an cenazede olduğu için ev boştu.

Taehyung doğrudan merdivenlere ilerlerken "Duş alacağım." dedi. "Üzerini değiştirebilirsin. Ev senindir."

"Tamaaaam."

Arkasından gidip o odasındaki banyoya girerken ben de dolabını açtım ve içinden bir şeyler alıp üzerimdeki kıyafetleri çıkarttım. Ardından eşofman ve tişörtü giydim.

"Yiyecek bir şeyler sipariş edersen çok iyi olur."

"Hallederiz." derken kendimi yatağa bıraktım. Elimdeki telefonumu açtığımda gruba gelmiş birkaç mesajı es geçerek istemsizce haberleri merak ettim. Yine de arama kısmına o ismi yazmak içimden gelmedi.

Ölmüştü işte adam, niye merak ediyordum ki?

Ben: taehyungun babasını öldüreyim, ağlayayım zırlayayım

İç sesim: sevissinler azdim

Çok mukemmel bir Chocolate Pudding fanarti buldum ama buraya atarsam ihlal yer diye ig storye atacağım her kitaba özel şeyler var taeggukfect'e geliniz pls

tiktoker ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin