*Satır arası yorumları eksik etmeyelim lütfen:)
°°°
"Ne?"
"Ne?"
"Sen ne dedin az önce?"
"Ben bir şey demedim ben uykuluyum hatta uyuyorum bak uyudum."
Yatağa yatıp hemen gözlerimi sıkı sıkı kapattım. Arslan'ın hala yanımda oturduğunu hissediyordum ama utancımdan gözlerimi açamadım. Adama resmen evlenme teklifi ettim. Nasıl yaptığımı ya da neden yaptığımı bilmiyorum. Ona karşı içimde tarif edemediğim hisler olsa da ondan emin değildim, o bana karşı ne hissediyordu?
Arslan'ın kıpırdanma sesleri geldi. En son onu gözleri kocaman açılmış ağzı açık bırakmıştım. O hali bile çok tatlıydı.
Yatakta bir baskı hissettim ister istemez gözlerimi açınca tam karşımda Arslan'ı buldum. Üzerime eğilmiş yüzüme bakıyordu. Utançla gözlerimi kaçırdım mavi gözlerim tekrar karalarına tutundu. Çok... Çok güzel bakıyordu sonsuzluğa bakar gibi.
"Yüsra, seninle evlenirim." Bu kez ağzı açık kalan taraf bendim. Arslan yavaşça eğilerek alnımdan öptü daha sonra kulağıma eğilip,
"Her ne kadar evlenme teklifini edenin sen değil benim olmam gerekse de iyi ki yaptın çünkü... Çünkü ben bunu yapamazdım." Dedi.
"Neden?" Mırıltı gibi çıkan sesle sordum. Ben yapıyorsam o neden yapamasın ki?
"Çünkü korktum. Beni yanlış anlamandan."
"Neden yanlış anlayayım ki?" Kaşlarım daha da çatıldı. Korktum dediğine göre onun da böyle bir düşüncesi vardı.
"Çünkü o adamlardan kurtulmanın tek yolu bu. Eğer evlenirsen mecburen peşini bırakırlar senden umudu keserler ama bekar kalmaya devam edersen semi almadan bırakmazlar. Evet sen Cahit'i Burak'ın tuttuğunu biliyorsun ama bunu baban bilmiyor. Hala o parayı alma derdinde çünkü Burak'ın çıktığı zaman isteyeceğini düşünüyor." Söylediklerinde haklıydı nereye kaçarsam kaçayım peşimde olurlardı ve annemi bir daha göremezdim ama bu yolla hem onlardan kurtulurdum hem de özgürce annemi arkadaşlarımı görürdüm. Bir an aklıma gelen şeyle yerimden sıçradım ve o sıçramayla Arslan'la kafalarımız çarpıştı. Gülmek istedim ama gülemedim. Arslan'da ciddi olduğumu fark ederek sesini çıkarmadı.
"Peki o... O çıkabilir mi?"
"Elbette ki hayır buna müsaade etmem. Her ne kadar adalet eskisi gibi tecelli etmese de ben olduğum sürece çıkamaz. Adam kaçırma, kadına şiddet, şirketteki usulsüzlükler, kara para aklama ve daha nice suçlar. Her şeyi şu an poliste ve en iyi avukatlarım bu davayla ilgileniyor. Sittin sene çıkamaz o delikten. Ki çıksa da artık beş parasız."
" Nasıl yani Arslan kafam çok karıştı sen neden bana hiç bir şey anlatmıyorsun. Günlerdir içim içimi yiyiyor ya çıkarsa ya sana bir şey yaparsa diye."
"Çünkü artık bunlara dahil olmanı istemiyorum. Rahat bir nefes al istiyorum. Ayrıca kendini değil de beni düşünmen şu kalbimi yerinden oynattı Yüsra hanım. Artık iki katı hızlı atıyor. Gerçeği uzun zamandır seni ne zaman görsem böyle atıyor" Söyledikleriyle kıkırdadım her şekilde espiri yapabiliyordu. Sanırım en çok bu neşeli halinden etkilendim.
"Bırak şimdi şımarıklığı. Dışarı çıksa da beş parasız dedin nasıl yani?" Gözlerini devirerek konuştu.
"Anlaşıldı seninle konuşurken konu değiştirilmiyor" gözlerimi kıstım ve omzuna bir tane vurdum.
"Ahh acıdı."
"Oh olsun pislik. Hadi devam et anlat."
"Oradan kurtulmak için yani hakkındaki iddiaları boş bırakmak için her şeyini satılığa çıkardı. Onları satıp daha sonra çıktığında geri alacaktı. Ben önce ona ait her şeyi polislere verip ardından bütün her şeyini üzerime aldım. Bundan sonra o bütün adamları bütün evleri işi her şeyi bana ait. Evleri paraları "Ahbap" diye bir kuruma bağışladım. Çünkü gerçekten işe yarayacağını düşündüğüm tek kurum orasıydı. Ötekilerde ihtiyaç sahiplerine ulaşamıyordu bildiğin üzere her neyse Burak artık bir hiç."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~MAĞMUM~
General Fiction"Ben seni senden bile koruyacağım Yüsra. Sana zarar vermek isteyen kişi baban dahi olsa karşısında tüm gücümle duracağım. Kabuslarını rüyalara dönüştüreceğim" dedi. Gözyaşları içerisinde ona sarıldım. "Seni her daim seveceğim" dedim...