*satır arası yorumları eksik etmeyelim lütfen:)
°°°
Gözlerimi baş ağrısı ile araladım.Koltuğun üzerinde uyuyakalmıştım.Televizyon kendi kendine kapanmış fakat müzik sesi gelmeye devam ediyordu kulak kabartarak müzik sesinin geldiği yeri anlamaya çalıştım.
Bahçeden geldiğini fark ederek aheste adımlarla yürümeye başladım.Bahçe kapısını açıp çıplak ayaklarımı umursamadan çimlere bastım.
Bir anda yükselen "SÜRPRİZZ" sesi ile yerimden sıçradım.Annem ablam arkadaşlarım ve Bora hepsi karşımdaydı annemin elinde en sevdiğim pasta olan çikolatalı pasta vardı.O an aklıma gelen tarihle doğum günüm olduğunu hatırlamıştım fakat şaşırdığım şey şuydu ki benim normalde uykum çok hafifti seslere nasıl uyanmamıştım ki? Daha da önemlisi Bora buraya nasıl gelmişti?
"Hadi Yüsra gel annem üfle mumunu."
Annemin sesi ile her şeyi boşverip ânı yaşamaya karar verdim.Annemin karşısına geçip mumu üfleyecektim ki kulağıma Alara ve Asya'nın sesi doldu aynı anda "dilek dilemeyi unutma sakın!" diye bağırdılar.
Hemen gözlerimi kapatıp içimden "lütfen bu an hiç bitmesin hep böyle mutlu olalım."diye geçirip mumlara doğru eğildim.
Daha mumları üfleyemeden babamın sesini duydum alkol kokusu daha o bahçeye adım atar atmaz etrafa yayılmıştı. bana yaklaşıp "doğum günün kutlu olsun güzel kızım"dedi.hayal mi gördüm yoksa babam bana güzel kızım mı demişti? Ben gerçekten babamın güzel kızı mıydım?Gözlerim mutlulukla doldu babama doğru ilerledim ona sarılmak için ellerimi havaya kaldırdım ki o benden önce davranıp sertçe bir tokadı yüzüme indirdi. Ardından saçlarımı ellerine dolayıp yerde sürükleye sürükleye beni eve soktu. Acıyla bağırıp yardım istedim ama kimse yardım etmedi.
Annem,ablam,arkadaşlarım,Bora hepsi sadece izliyordu. Yardım istercesine gözlerim Bora'ya kaydı fakat o çivilenmiş gibi yerinden kıpırdamıyordu kaderime teslim olup ağlamaya başladım.
Tekrar yüzüme sertçe bir tokat inerken bir anda tüm evi kapının sesi doldurdu yerimden sıçrayıp uyandım. Meğer kabusmuş hepsi. Yerimde doğrulup ellerimle yüzümü kapatıp ağlamaya devam ettim.
Baba;Kızan, karışan, sinirlendiren. Koruyan, sarılan, özlenen; mânası yokluğunda daha iyi anlaşılan kişi değil miydi? Evlatlarını kabuslardan uyandıran baba neden benim kabusumun ta kendisiydi?
🥺🥀
Kapı ısrarla çalmaya devam edince ağlaya ağlaya kalktım tek istediğim gelen kişinin babam olmamasıydı.
Kapıyı açıp annemi gördüm ve onu görür görmez boynuna atladım ona sarılıp ağlamaya devam ettim.
Annem ne olduğunu anlamak için beni sakinleştirmeye uğraştı. Bacaklarım beni artık ayakta tutamayınca yere düştüm annem yanıma oturup,"Yüsra ne oldu annem? Ne olur sakinleş korkutuyorsun beni ne oldu ha yavrum baban mı geldi o mu bir şey yaptı? söyle güzel kızım benim." dedi. O da benimle beraber ağlamaya başlamıştı.
"Y-yok anne kabus gördüm evde de kimse olmayınca çok korktum sadece sen ağlama iyiyim ben." dedim sakinleşmeye çalışarak.
Ayağa kalkıp annemi de kaldırdım.
"Anne beni dizlerinde uyutur musun çocukken yaptığın gibi?" Dedim küçük bir çocuk gibi.
"Uyutmaz mıyım güzel kızım haydi gel." Dedi
Beraber odama geçtik ve dizlerine yattım.
"Anne?
"Efendim yavrum?
"Bana şu hep söylediğin türküyü söyler misin? Diye sordum.Annem gözyaşlarının arasında güzel bir tebessüm edip
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~MAĞMUM~
General Fiction"Ben seni senden bile koruyacağım Yüsra. Sana zarar vermek isteyen kişi baban dahi olsa karşısında tüm gücümle duracağım. Kabuslarını rüyalara dönüştüreceğim" dedi. Gözyaşları içerisinde ona sarıldım. "Seni her daim seveceğim" dedim...