Bir shot içti.Bir tane daha.
Bir tane daha.
Sıra her ona geldiğinde daha sinirli gözüküyordu. Vücudu gerginleşmiş, omuzları kasılmış, suratı asılmıştı. Kimse ona bir şey demiyordu ama gülerek fısıldaşıyorlardı.
Sıra tekrar ona gelirken endişelenmeden edemiyordum. Keşke benim yerimde başka biri olsaydı. O zaman daha rahat ederdi. Bir sonraki sefere onun yanına oturmayacaktım. Her seferinde böyle oluyordu.
Yap ya da İç oynuyorduk. Kartta yazılan yanındaki kişiyi, herkesin solundaki olarak belirlemiştik. İki kişi yapılması gereken görevleri de bu kişiler beraber yapıyordu. Sıra saat yönünde gidiyordu.
Büyük yuvarlak bir masanın etrafına minderlere serilmiştik. O yüzden hem rahat hem de rahatsızdık. Kimine göre elbette. Bu bir gelenekti, her hafta toplanır, yakın arkadaşlarımız ve onların yakın arkadaşlarıyla ufak çaplı bir parti yapardık.
Chris'in solunda oturan kişi bendim. Kartta yazanlar belliydi; genel olarak yanındakini öp, ahlaksız bir şey yap ya da Tekila iç gibi şeylerdi. Chris her seferinde içmişti.
O içtikçe olduğum yerde küçülüyordum. Gerginlikten konuşamıyordum. Bu yüzden ben de shot içip duruyordum.
"Birilerinin bugün keyfi yerinde değil galiba." Dedi Benjamin karşı taraftan gülerek. Yanındakileri de dürtüyordu. "Gecelerin aranan yıldızı bugün çok depresif."
Chris'in cevabını bekledim ama sustu.
"Belki de yer değiştirmelisin Anna." Diye devam etti Benjamin. "Mesela benim yanıma gelebilirsin."
Chris mümkünmüş gibi daha da gerildi.
"Kapa çeneni Benjamin." Dedim ona sitem ederek.
Kollarını kaldırdı. "Sadece öneriydi. Ama istediğin zaman yerin hazır." Göz kırptı.
Aslında oyunu ben ayarlamıştım. Daha doğrusu, bu hafta Chris'in yanına beni oturtmaları için Benjamin ve kankalarıyla anlaşmıştım. Chris'e karşı hislerim vardı. Ne kadar yakın arkadaşım olsa da bunu engelleyemiyordum. Bu bana bazen kendimi kötü hissettiriyordu ama onun dışında, onu göreceğim zaman saniyeleri sayıyordum.
Need To Know çalıyordu. Kim açmıştı bilmiyordum ama bu şarkıyı her dinlediğimde aklıma gelmemesi gereken şeyler geliyordu. Tanıdık kısımda yine kaslarım gerildi.
Sıra Chris'e geldi.
Kartı çekti. Kaşlarını çattı ve dikkatle okudu. Ben de rahatça okudum.
Yanındakiyle ateşli biçimde öpüş ya da iki shot iç.
O anı düşünmemeye çalışarak sonunda konuştum. "Chris sorun değil. Daha fazla içmene gerek yok, başkasını öpsen sorun etmem. Hatta biriyle yer değiştirsem iyi olacak-"
Beni dudaklarıyla susturdu.
Belimden sertçe yakaladı ve üzerime öyle bi' eğildi ki, diğer elini yere yasladı destek almak için. Bacaklarım iki yanındaydı, ellerim göğüslerindeydi, gözlerim sonuna kadar açılmıştı.
Şaşkınlıktan kalakalmışken tepki vermem için yerdeki elini enseme götürdü ve oradaki kısa saçları tuttu, böylece yere devrildik. Kendisini bana bastırınca karşılık verdim.
Gözlerim kapandı ve ellerim göğüsünden ensesine gitti, sonra saçlarına daldırdım. Göğüsünden bir hırıltı koptu.
Geri çekildi ve beni inceledi. Dudaklarını yaladı. Gözlerindeki alevi görmemek imkansızdı. Ağzım sudan çıkmış balık gibi açılıp kapandı. Onu kendime çekmeye çalıştım ama durdu. Kaşları çatıldı.
Gözlerindeki alev söndü.
Bu seferki, shotlardan daha çok acıttı.
Doğruldu ve beni yavaşça oturttu. Herkes bize bakarken üstümü başımı, saçımı düzeltti ve beni son kez inceleyip ayağa kalktı. Arkasından kaşlarım çatık, ağzım açık kalakaldım.
Benjamin'in ikizi Andrew yanıma gelip beni ayağa kaldırdı. Herhalde kendi kendime kalkmaya çalışmış ama başaramamıştım. Ona teşekkür etmek için bile durmadım, Chris'in ardından gittim.
Koridora çıktığımda yolu yarılamış hatta kapıya varmıştı.
"Chris!" Durmadı. "Chris neler oluyor?"
Durmak yerine o anki hızını kullanarak direkt bana döndü ve dibime kadar girdi. Hızlı hızlı nefes alıyordu. İyi gözükmüyordu.
"Bu olmamalıydı." Diye sayıkladığını fark ettim. Sonunda burnumun dibinde söyledi. "Bu olmamalıydı Anna."
"Yer değiştireyim demiştim-"
"Hayır!" Diye kesti sözümü. Ortada göremediğim bir şeye sinirli gibiydi. Sanki çok büyük bir sorunun ciddiyetinin tek farkına varan oydu. "Nereye gidecektin? Ya oyundan çıkacaktın ve Benjamin dibinde bitecekti ya da Benjamin seni direkt kandırıp yanına oturtacaktı. İki durumda Benjamin ile olacaktın."
Benjamin'i kıskanmış olamazdı.
"Benjamin benim arkadaşım Chris."
"Ben de senin arkadaşınım ama-" durdu. Cümlesini içimden tamamladım. Ama az önce üzerindeydim.
Sessizlik uzadı. "Beni orada bırakmamalıydın." Diye fısıldadım.
"Özür dilerim." Yüzünü sıvazladı ve benden birkaç adım uzaklaştı. "Lütfen bunu yarın konuşalım. Ben... iyi hissetmiyorum."
Onca shottan sonra normal geldi bu. "Sorun değil." Diye mırıldandım ama samimi değildim. Sorundu. Büyük bir sorundu.
Dönüp gitmeden önce bana tekrar baktı. Gözlerinde o alevleri gördüğüme yüzde yüz emindim.
Ah be erkekler, bir şeyi de bok etmeyin yani....
Öncelikle merhaba, uzun zamandır sadece tek bir kurgu (kendisine aylardır bölüm atmadığım için artık atmaya utanıyorum) ve one shot kitabımla aktiftim ama dedim ki dur ben bir Chris kurgusu fırlatayım.
Kitabın tüm sorumlusu Need To Know'dur... soksldkd
Benjamin: Ben Barnes. Andrew da Andrew Garfield. Dipnot olarak dursun burada.
Umarım beğenirsiniz 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shot | chris evans
Fanfictionwhy can't i find no one like you? #1 steverogers - 21.08.21