Aramadı. Konuşmadı. Beni görmezden geldi.Sanki bir anda üzerine atlayıp onu öpen benmişim gibi davrandı.
Konuşmaya çalıştığımda beni geçiştirdi ve ya duymazdan geldi.
Ben de umudu kestim. Çünkü başka şansım vardı desem pek doğru olmaz.
O geceden üç gün sonra, öğlen kampüste bir ağaca yaslanmış, yanımdaki iki kişiyi dinlemeden gözlerimi bahçenin diğer ucundaki Chris'e dikmişken yanımda Benjamin belirdi.
"İçimden bir ses bu pişmanlığın normal arkadaşlık pişmanlığı olmadığını söylüyor Anna. Ve inan benim içimdeki o ses genelde haklı çıkar."
"Ne demeye çalışıyorsun Benjamin?" Dedim gözümü Chris'den ayırmadan.
"Konuşmanızı duydum. Sen de anlattın gerçi. İsmimi ağzından düşürmedi." Gözlerimi sonunda ona çevirdiğimde fazla yakınımda olduğunu fark ettim. "Ve ben sana, benim yanıma gel dedikten sonra seni öptü."
Parçaları birleştirmek istemiyordum ama beni zorluyordu.
"Seni kıskandığı için öptü." Diye açıkladı. Bir elini sırtımın yanından geçirip ağaca yaslandı ve bana iyice eğildi. "Ve en iyi arkadaş tarzı bir kıskanma değil bu." Yüzünü iyice bana yaklaştırdı, neredeyse burunlarımız değecekti. "Şu anki gibi mesela."
Başım benden habersiz ona döndü, gözlerimiz onca günün sonunda nihayet tekrar kesişti. O kadar gün benim tarafıma bile bakmadıktan sonra, Benjamin dahil olduğu anda beni yine görmeye başlamıştı. Benjamin'e hak vermek istemiyordum ama mantığım çoktan ona hak vermişti. Belki de öyle olmasını istiyordum, onun beni arkadaştan öte sevmesini istediğim için beynim işleri kendi istediği gibi çarpıtıyordu.
Bu mesafeden bile çatık kaşlarını görebiliyordum.
Şöyle bir düşününce Benjamin'e hak vermeden edemedim. Gerçekten de Benjamin'den sonra beni öpmüştü, koridordaki konuşmamızda Benjamin diye diye bir hal olmuştu. Onu kıskanıyordu, bu kesindi. Ama rakip olarak mı yoksa abi hisleriyle mi onu bilmiyordum.
"Ne öneriyorsun?"
"Nasıl yani?"
"İlla ki bir planın vardır." Yüzümü yine nispet yapa yapa Benjamin'e döndüm. Burunlarımız neredeyse birbirine değiyordu. "Planın olmadan nefes bile almazsın sen. Ah, oyunda yanına gelmemi Chris'i kışkırtmak için mi yoksa sadece eğlence için mi yaptın?"
Sırıttı. Saçını geriye attı. "İkisinden de biraz." Kulağıma eğildi. "Sinirden kızarmasını izlemek çok zevkliydi."
İç çektim ve biraz geri çekilip yine onunla göz göze geldim. "Ee, planın ne?"
"Yeni ekürim ol, beraber takılalım." Chris'e doğru öylesine bir bakış attı ama gördüklerinden tatmin olmuş olmalı ki bana döndüğünde ağzı kulaklarındaydı. "Bu haftaki oyunda yanıma otur ve bir centilmen nasıl öpüşür ona gösterelim." Uzanıp saçımı kulağımın arkasına attı.
"Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum," dedim oyun kısmına ithafen.
"Niye? Chris seni izin almadan öpünce sorun olmuyor ama ben teklifi yapınca mı sorun oluyor?"
"Daha birkaç gün önce onu öpüyordum. Eğer seni öpersem bu beni okulun yeni orospusuna dönüştürür."
Bakışları sertleşti. "Sana kimse orospu diyemez."
"Biliyorum. Diyemezler. Ama ben öyle hissederim ve bu onların söylemesinden daha kötü."
Bakışları yumuşadı. "Endişelenmeyi bırak ve planımı uygulayalım. Bunun sonunda Chris sana evlenme teklif etmezse arabam senin."
Bir anda güldüm. "Bu senin için bile fazla iddaalı. Chris'in en iyi şartlarda bile herhangi birine evlenme teklif etmesi yıllar sürer."
"Evlenme teklifinden kastım mecazen tabii ki." İç çekti. "Yani Chris seni sevdiğini kabul edecek ve dizleri üzerinde senden af dileyecek. Eğer yapmazsa son aldığım Mustang senin. Kırmızı olan."
Hayır demem gerektiğini biliyordum ama Chris'in beni sevme düşüncesi beynimi bulandırdı. "Tamam." Dedim. "Sen ne alacaksın?"
"Başarısız olursak yani sen de kaybedersen benimle çıkacaksın."
"Şike yapacaksın."
"Her şeyim üzerine yemin ederim yapmayacağım." Ciddi gözüküyordu. "Önceliğimiz Chris'in kudurup her şeyi açığa çıkartması. Başarısız olursak benimle çıkman da yedek plan gibi."
"Bundan kazancını anlamadım."
Dudağının kenarı kıvrıldı. "Chris'i kudurtmayı seviyorum."
Göz devirdim ve güldüm. "Pekala, anlaştık. Başarısız olursan Mustang'in benim. Ben de seninle çıkacağım. Yani Chris ile çıkmamam ikimiz için de zarar."
"Öyle de denebilir." Yine suratını bana yaklaştırdı ve dönüp kulağıma yaklaştı. "Ama lütfen, Chris'in kuduruşuna bir bakar mısın?"
Döndüm ve ona baktım. Göz göze geldiğimizde döndü ve binaya girdi. Buradan bile adımlarının yeri salladığını hissettim.
Benjamin geri çekildi ve kolunu bana uzattı. "Hadi gidelim eküri."
Onu inceledim. Benjamin ile anlaşma yapacak duruma nasıl düşmüştüm bilmiyorum. Kötü biri değildi, hatta kendisini severdim ama bunları pek tahmin etmemiştim. Onunla birlik olacağımı. Her şeye karşı kafamda Chris vardı. Her gelecek planımdaki her sorunla Chris ile beraber mücadele ederdim.
Ama işler değişmişti.
Bir daha beni öpmemek için bir shot daha içmeyecekti.
Her şey değişmişti.
Chris değiştirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shot | chris evans
Fanfictionwhy can't i find no one like you? #1 steverogers - 21.08.21