But jealousy, jealousy.
Her gün olduğu gibi saat tam 9:48'de yüksek bir motor sesi duyuldu. Oraya bakmadan çok önce ne göreceğini biliyordu.Gıcır gıcır kırmızı, son model bir Mustang. Direksiyonunda Anna Highlife, yan koltuğunda Benjamin Barnes. Her zamanki gibi.
Chris, arabanın yanaşmasını, sürücü kapısının açılmasını ve içinden; saçları gün ışığında altın rengi parlayan, her zamanki gibi şık kadının inişini izledi. Göz ucuyla Benjamin'in de indiğini gördüğünde dikkatini yine yanındakilere çevirdi.
Bakmadan biliyordu, sinir bozucu biçimde birbirleriyle uyumluydular. Her hareketleri önceden titizlikle planlanmış gibi aynıydı.
O sikik geceden beri böyleydi. Gerçi, Anna'yı o geceden sonra birkaç gün görmemişti ama sonunda geldiklerinde hissettiklerini o kadar iyi hatırlıyordu ki, şimdi bile o öfke ve kıskançlık damarlarında çağladı.
Kıskançlık.
O ilk sabah, önce Benjamin'i gebertmeyi düşünmüş, sonra vazgeçip arabaya göz dikmişti. Tüm gün boyunca kafasında şiddet görüntüleri dolanmış, kanındaki öfke ve kıskançlık bir an bile durmamıştı.
Damarları yanıyor gibi hissetti.
Kendini yine onlara bakmaktan alamadı.
Adımlarını aynı anda atıyorlardı. Aynı renk giyinmişlerdi. İkisinde de gözlükleri vardı yani nereye baktıkları belli değildi.
Tek farkları, Anna'nın kumral saçları sabah güneşinde altın rengi parlarken, Benjamin simsiyahtı.
Bazı dedikodular vardı. Benjamin Mustang'i Anna'ya hediye etmişti. Diğerlerinin dediklerine göre bu beklendik bir şeydi. Benjamin'in yıllardır gözlerini Anna'dan alamadığını ve çaresizce aşık olduğunu iddia ediyorlardı — çoğu bunu Benjamin'in ikizi Andrew'dan duyduklarını söylüyorlardı. Chris şöyle bir düşününce hak vermeden edemedi. O sikik herifin gözleri o lanetli oyun gecesinden çok öncesinden beri Anna'nın üzerindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shot | chris evans
Fanficwhy can't i find no one like you? #1 steverogers - 21.08.21