Bilin bakalım kim kendini kaybedip 9000 kelimelik bir bölüm yazarken beynini yaktı?
Çok gecikmesin diye bu kez 9. bölümü yayınlar yayınlamaz bu bölümü yazmaya başladım ama yine de gecikti. Yeni bölümü yazmadan önce Obsidyen'e biraz mola verebilirim vermeyebilirim de çünkü her türlü gecikiyor. Ama daha karar vermedim.
İyi okumalar, umarım beğenirsiniz 💚 Sizin için bıraktığım iki şarkıyı dinleyin çünkü bir şeyler ima ediyorlar ;) Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın!
¿?¿?
Küçük oğlanın kalbi küt küt atıyordu. Üzerine doğru gelen adamın çizgi filmlerdeki kötü karakterleri andıran gülüşünden rahatsız oluyordu, ondan korkuyordu, onun kendisine dokunmasını istemiyordu...
***
Beraber dolabın içinde gizlendiği çocuğa baktı oğlan, ona bakmak sıcacık bir güven hissi veriyordu:
"Bana dokumalarını istemiyorum, canımı yakıyorlar." Ona aynadaki yansımasından fazla benzeyen çocuk, onun ellerini tuttu.
"Bizi seviyorlar kardeşim, bu bir sevgi gösterme şekli." Oğlan ona inanmak istiyordu ama dolabın dışında hareket eden gölgeler onu yalnızca daha çok korkutuyordu...
***
Silah sesi... Kanlı parmaklar... Çarpışma... Yangın... Egzoz kokusu... Duman... Daha çok duman... Siren sesleri... Işıklar...
***
Gözlerini kör eden bir beyazlık ve ağzında kusmuk tadı ile bir yatakta uyandığında hiçbir şey hatırlamıyordu. Zihni boş, beyaz bir defter sayfasından ibaretti.Etrafına bakındı, yüzündeki maskeyi çıkarttı, bağırmak istedi ama sesi çıkmıyordu. İçinde neden orada olduğunu anlamlandıramadığı endişenin varlığı ile boğuluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsidyen | Holmes
FanfictionSarı yağmurluklu, ağzı bozuk genç bir kadın dairesinde belirdiğinde John Watson'ın düşündüğü tek şey kız arkadaşı ile yaşayamadığı romantik anlardı; o genç kadının peşine takılmış belalardan da kendi ve en iyi arkadaşının hayatını nasıl etkileyeceği...