¿?
660. Gün
Annmarie'nin kalbi ağzında atıyordu. Simon'ın arkadaşlarını, Annmarie ve Annmarie'nin arkadaşlarını tanıştırma amacıyla organize edilen akşam yemeği için lüks ve deniz manzaralı restoranda toplanalı saatler olmuştu ama midesini bulandırmaya başlamış tuhaf endişe hali bir türlü geçmemişti, diken üstünde hissediyordu.
John ve Simon'ın çalıştığı büronun sekreteri Amanda flört ediyor, Sherlock ona alttan altan laf sokmaya çalışan burnu havada züppeleri dumur ediyor ve şov yapıyordu. Diğerleri kendi aralarında havadan sudan konuşup sohbet ediyor, Annmarie de onunla konuşmaya çalışanlarla kısa iletişimler kurup sahte gülüşünü yüzünde tutmaya gayret gösteriyordu. Böyle olduğu için kendine kendine küfrediyordu lakin elinde değildi.
Simon, ona arkadaşları tanıştıracak kadar değer veriyordu ve Annmarie konuşup kaynaşmak yerine put gibi dikiliyordu! Kendine daha çok kızdı, ne yapıyordu?! İlk defa bu kadar insanla bir arada bulunmak onu kitlemiş, germiş olabilirdi ama en azından Simon için sosyalleşmeyi deneyebilirdi. Bir tık daha kendini zorlasa belki her biri başka konseptli defilelerden fırlamış gibi görünen şu hanımların konuşmasına katılabilirdi.
Annmarie'yi, konuşmayı yeni öğrenmiş bir velet gibi yarım yamalak cümleler kurmaktan restoranın sahibi kurtardı. İtalyan bir şef olan Franco, Simon ile aynı üniversitede okumuştu ancak sonradan parasını nasıl kazanacağı konusunda verdiği kararlar değişmişti ve bir restoran açmıştı:
"Signora! Tabağınıza dokunmamışsınız bile!" Annmarie yutkundu. Franco'nun onu kurtardığı falan yoktu, aksine -bundan haberi olmasa da- mezarını kazıyordu.
"Pek aç değilim-"
"Kalbimi kırıyorsunuz signora!" Farklı şartlarda Annmarie onun İtalyan aksanını tatlı bulabilirdi. "En azından tadına bakın lütfen!" Simon ona doğru eğildi, masanın altındaki elini okşadı. Genç adamın parmakları, Annmarie'nin buz kesen teninde kıvılcımlar oluşma hissiyatı verecek denli sıcak ve yumuşaktı.
"Bu Franco'nun spesiyali, onu senin için elleriyle yaptı. Küçük bir parça al hiç değilse." Annmarie ile Simon beraber hiç dışarıda yemek yemedikleri için genç kadının ona yapım aşamasını bizzat izlemediği hiçbir yemeği yiyemediğini söyleme fırsatı olmamıştı. Onun köşeye sıkıştığını gören John, imdadına yetişti.
"Annmarie dışarıda yemekten-" Ancak genç kadın bir endometriozis olayı daha istemiyordu, lokmalara ayrılmış yumuşak ete çatalını batırdı ve ikinci kere düşünmeden ağzına attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsidyen | Holmes
أدب الهواةSarı yağmurluklu, ağzı bozuk genç bir kadın dairesinde belirdiğinde John Watson'ın düşündüğü tek şey kız arkadaşı ile yaşayamadığı romantik anlardı; o genç kadının peşine takılmış belalardan da kendi ve en iyi arkadaşının hayatını nasıl etkileyeceği...