Zorunlu Ayin|| Leo ve Calista'yı Diriltme

76 13 196
                                    

Perşembe akşamı saat 9'da ormanın karanlık bir bölgesinde tüm öğrenciler birbirlerine yaklaşmış korku ile bekliyorlardı. Her gün birini dirilten ayinlere dahil olmuyorlardı sonuçta.

Layla öğrencilerin yanı başında bekliyor bir yandan da telefonundan biriyle mesajlaşıyordu.

"Profesör Potter, ne zaman başlayacağız?" Diye sordu Melenia.

"Cesetler ve ritüel malzemeleri gelince," dedi Layla başını telefonundan kaldırmadan.

"Bu daha önce denendi mi?" Diye sordu Alisa.

"En sonuncuda şekilleri 1 ton koyu boya ile çizmişiz. Ceset ruhunu kusmuştu," diye cevapladı Layla iğrendiğini belli eden bir yüz ifadesi ile.

Onlar konuşurken Laura bir araba ile geldi. Yanında bir hizmetli de vardı. Laura arabadan inip kardeşinin yanına geçti ve onun telefonuna göz dikip kaşlarını çattı. Onlar fısıltı ile konuşmaya başladılar.

Bu sırada hizmetli üstünde beyaz örtü olan cesetleri arabadan indirip yan yana koymuştu. Öğrenciler birbirlerine daha da yaklaştılar. Hizmetli siyah bir çanta da getirip bıraktı ve araba ile gitti.

Laura beyaz örtüleri kaldırınca çığlık atanlar oldu. Cesetlerden kanlar akıyordu. Kanların sebebi katilin açtığı yaralar mıydı yoksa Laura'nın biyoloji dersinde ve sonrasında onları otopsi bahanesi altında deşmesi miydi, merak konusuydu.

Laura siyah çantadan bir kap çıkardı. Kabın içinde beyaz renkli yoğun bir sıvı vardı. Laura o sıvı ile kanlı cesetlerin yüzlerine garip şekiller çizmeye başladı.

Layla da bu sırada çantanın içinden başka bir kap çıkardı. O kabın içindede beyaz birşey vardı ama toz halindeydi. Layla toz ile cesetlerin etrafına bir daire çizmeye başladı. Bir ara onlara merakla bakan öğrencilere dönüp elindeki tozdan bir avuç onların üstüne attı, "Kemik tozu, tadına bakmak isteyen var mı?" Diye alayvari bir soru sordu.

Öğrencilerden bazıları çığlık attı. Bazıları ise hızla iğrenerek üstlerine gelen tozu silkelediler.

"Kimin kemiğinin tozu?" Diye sordu Emrick. Kimse bu soruya cevap vermedi. Bayan Laura ve Bayan Layla ya duymadılar ya da duymazdan geldiler.

Laura cesetlerin yüzlerine şekiller çizerken konuşmaya başladı; "Çizdiğim şeyler Aspenekçe. Çok eski bir dildir. Kökleri milattan öncesine dayanır. Çokta ilginç bir efsanesi var. Eminim Layla size derslerinin birinde bu dilin efsanesinden bahseder, değil mi Layla?"

"Hı hı kesin bahsederim," diye dalgınlıkla cevap verdi Layla.

Laura korkmamaları için onlara olma olasılığı olan olaylardan bahsetti, "Ayin sonucunda hiçbir şey olmama ihtimali var. Cesetlerin uyanıp ruhlarını kusma ihtimali var. Geçen sefer öyle olmuştu. Cesetlerin kanının kaynayıp patlamaları ihtimali var. Hatırlıyor musun Layla, Charles'i diriltirken öyle olmuştu?"

"Hatırlamaz mıyım? En sevdiğim bluzum kan olmuştu. O kan lekesi ne yaparsam yapayım çıkmamıştı. Hatta kasabadan 82 dolara aldığım deterjan ile bile çıkmamıştı. Unutmam o kadar kolay değil..."

"Eee, evet," dedi Laura kardeşinin böyle bir ayrıntıya takılmasına şaşırmayarak ve gerçekleşebilecek olasılıkları anlatmaya devam etti, "Daha iyi ihtimaller de var tabii, ceset kendinden 50 yaş daha yaşlı ya da yeni doğmuş bir bebek olarak da uyanabilir. Ya da ruh eski bedenini istemeyip çevrede bulunan bedenlerden birine de girebilir. Genel olarak en güçsüzün bedenine giriyor."

Alexandrea gözlerini kocaman açarken sordu, "Peki buradaki en güçsüz kim?"

Layla tozu dökmeye devam ederken güldü, "Ablam ya da ben olmadığı kesin."

Alexandrea devam etti, "Peki ruh başkasının bedenine girerse ne olur?"

"Söyle kimler," diye başladı Laura çizmeyi bırakırken "Bir bedende iki ruh barınamayacağı için ruhlar kavga etmeye başlar. Birbirlerini yok etmeye çalışırlar. Bu çok sancılı bir süreçtir. Çünkü iki ruh da bedeni yönetmeye çalışıyordur. Bir kendiniz olursunuz bir ruhunu aldığınız kişi-"

"Peki bu kavga ne kadar sürer?" Diye sordu Aidan.

"Aidan Lafımı kesme! Yani bizim karşılaştığımız en kısası 1 dakikaydı. Ama Marta 2 yıldır hala uğraşıyor. Hatırlıyor musun Layla? Profesör Martin şekli yanlış çizdiği için olmuştu. Zavallı kız hala iki ruhlu. Neyse. Sonra ruhlardan biri kazanıyor ve diğer ruhu kusuyor beden. Eğer karşı tarafın ruhu kazanmışsa vah halinize. Çünkü siz ölürsünüz ve diğer ruh sizin bedeninizde yaşamına devam eder. Ama sizin ruhunuz kazanırsa büyük bir tranva ile de olsa hayatınıza devam edersiniz. Ama korkmayın eğer kan güçlü olursa ayin de istediğimiz sonucu verir." Ve Laura işine devam etti.

"Kan güçlü olursa derken?" Diye sordu Leora.

"Sizi buraya başımızda dikilin diye çağırmadık herhalde," diye atarlandı Layla.

Laura da Layla da işlerini bitirdiler. İkisi de çantadan birkaç mum çıkartıp yaktılar ve dairenin etrafına yerleştirdiler. Sonrasında Layla boş bir kase çıkardı, Laura da eline bir bıçak aldı.

"Gel Aidan," dedi Layla. Aidan bir adım öne çıktı. Laura onun elini aldı ve bir kesik yaptı. Layla da kesikten akan kanı kaseye doldurdu. Bunu tek tek tüm öğrencilere yaptılar. Hepsinin kanı da aynı kasede olunca Layla kaseyi Calista ve Leo'nun olduğu çemberin içine koydu.

Daha sonra Laura ile beraber çemberin önüne geçtiler. Ele ele tutuşup gözlerini kapattılar. Aynı anda garip şeyler söylemeye başladılar.

Deorum nostrorum det nobis mortuus tergum

Aynı cümleyi defalarca kez tekrarladılar. Rüzgar çok daha sert esmeye başladı. Kasedeki kan sanki yerçekimi yokmuşçasına havalandı, Leo ve Calista'nın bedenlerinin üstüne saçıldı.

Layla ve Laura cümleyi daha da bağırarak tekrar etmeye başladılar. İkisinin de kapalı gözlerinden kanlar akmaya başlamıştı. 

Bir anda herşey durdu. Layla ve Laura cümleyi tekrar etmeyi bıraktılar. Rüzgar durdu. Mumlar söndü. Leo ve Calista irkilerek acı içinde uyandılar.

İkili şaşkınca karşılarına bakarken öğrenciler de en az onlar kadar şaşkındılar. Ayin başarılı olmuştu!

21 LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin