yedi

10.6K 1.4K 1.5K
                                    

:)

Medya: Ecem (Emrenin arkadaşı)

*Melodi*

Üstümde ki beyaz sweate rahatsızca bakıp derin bir nefes verdim. Bütün siyah sweatlerim aralarında anlaşma yapmışlar gibi kirliydi. Tabi bunun nedeni benim kıyafetlerimi yıkanması için Esine vermemem de olabilirdi. Her neyse.

Altıma geçirdiğim gri eşofmanın da belinde ki lastiği sıkıca bağlayıp son bir kez üstümü düzelttim ve kulaklığımı takıp odadan çıktım. Playlistimden rastgele bir şarkıya basıp kendime bir güzellik yapmayı da ihmal etmemiştim.

Galiba yine en sona ben kalmıştım çünkü aşağıdan baya ses geliyordu. Onların sabahın köründe uyanmaları benim sorunum değildi.

Ayrıca zaten artık erkenden kalkmam gerekiyordu. Çünkü çalışmam ve kendi paramı kendim kazanmalıydım. O Murat gereksizinden para isteyecek kadar düşmemiştim henüz.

Düşüncelerime sıkkınlıkla göz devirip merdivenleri yavaşça inmeye başladım.

Üstümde garip bir yorgunluk vardı. Fiziksel bir yorgunluk değildi ama. Sanki kötü bir şeyler olacak gibiydi.

Dün akşam yemek yedikten sonra odalara dağılmıştık. Yine uyuyamamıştım ama bu defa acıdan veya sıkıntıdan değildi, gücümü kontrol etmenin mutluluğuyla uyuyamamıştım.

Sabaha kadar Emre üç defa odama gelip beni kontrol etmişti ama uyumadığımı belli etmemiştim ve ikisinde de üstümü örtüp gitmişti. Galiba yine kendime zarar vermemden korkuyordu.

Tatlıydı. En azından galiba en çok onunla anlaşabiliyordum. Ve bana kendimi sebepsiz yere mutlu hissettiriyordu.

En önemlisi beni güldürebiliyordu. İyi hissettiriyordu. Yalnız değilmişim gibi...

En alt kata ulaşınca düşüncelerimi başımdan savıp direkt mutfağa girdim. Ardından dolaba dün Esinin gözüne baka baka yerleştirdiğim kolalardan birisini aldım ve yudumlayarak salona girdim.

Murat masada oturmuş elinde ki kağıtları inceliyordu, Esinle Mira da birlikte bilgisayardan bir şeylere bakıyorlardı. Diğerleri ise koltuklarda yayılmıştı. Ediz ve Yaman birbirleriyle konuşuyordu, Barış ve Emre ise telefonla ilgileniyordu. Kaanı da 2 gündür görmüyordum ve yine yoktu. 

Onları boş verip kendimi Yamanın yanında ki boşluğa attım. 

"Günaydın." diyen Yamana kafamı salladım. "Sana da." dedim kısık bir sesle. Sonra da kolamdan büyük bir yudum aldım.

Galiba beni sakinleştiren tek şeydi kola. Ve asla kolasız bir yaşam sürebileceğimi düşünmüyorum. Resmen benim için sudan daha önemli bir hayati değer taşıyordu.

"Melodi de geldiğine göre konuşabiliriz artık." deyip birden bire ayağa kalkan Muratla yüzümü buruşturdum.

Kılıksız gereksiz şey.

"Ne konuşacaksın kendi kendine?" dedi Yaman da sağ bacağını, sol bacağının üstüne erkeksi bir şekilde atarken.

Murat sakin kalmak ister gibi derin bir nefes verdi ve Miranın diğer tarafına oturdu. Kolunu da onun arkasına doğru uzatınca sessiz bir küfür mırıldandım.

Göz devirip kafamı ondan çektim. Bu defa gözüm, Mira ve Murata dolu gözlerle bakan Barışa takılınca sinirle kaşlarımı çattım.

Resmen onların kendisini kırmalarına izin verecek kadar hayatına kabul etmişti bu iki biyolojik unsuru. Olan kendisine olacaktı çünkü bu ikilinin adam olacağı yoktu.

DiğerleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin