dört

11.3K 1.4K 4.7K
                                    

:)

Medya: Ediz

|bölüm sonunda çekiliş hakkında bilgi var <3|

ve uzun bir bölüm oldu, hadi gidin okuyun:*

*Emreden*

Elimde tuttuğum topu odanın rastgele bir yerine fırlatıp kendimi yatakta oturur pozisyona geçtim.

Uyku modundan tamamen çıkarken sırıtarak odada bir kez daha göz gezdirdim.

Ulan zengindi bu piçler. Eve bak anasını satayım.

Bana büyük bir oda vermişlerdi. Duvarlarda kaykaylar asılı, her yerde sevdiğim grupların posterleri vardı. Ayrıca bir köşe de oyuncu bilgisayarları ve monitörde vardı. Benim tarzıma göre ayarlanmıştı.

Ama bu durumun pekte umrumda olduğu söylenemezdi. Zaten bu odada ki çoğu şeyi satacağım için beğenmeme de gerek yoktu. 

Sonuçta bana vermişlerdi ve ben gözümün önünde durmalarındansa, para olarak cebimde durmalarını tercih ederdim.

Gözüm odanın balkona açılan kapısına takılınca derin bir nefes aldım. Eve geldiğimizde saat sabah beşe geliyordu. Şimdi ise 6 falan olmuştur.

Kolumda ki dövme yanıyordu neredeyse eve girdiğimizden beri. Rengi de siyaha dönmüştü resmen.

Bunları boşverip yataktan kalktım ve sessiz olmaya özen göstermeyerek odadan çıktım.

Sonuçta evi ufaktan bir keşfetmeliydim. En azından salonu, mutfağı falan. Sonuçta beni zorla bu eve tıktıklarına göre buna hakkım vardı.

Yoksa bile umrumda değildi.

Bana verilen oda 2. kattaydı. Ve bu katta Melodi ve Edizin de odası vardı. Yaman ve Barışın odası ise üst kattaydı.

Merdivenleri inerken yanan dövmem ister istemez diğerlerini düşünmemi sağlamıştı.

Galiba birisinin canı yanıyordu. Ama hangisinin?

Barış anladığım kadarıyla zırıldağın tekiydi. Bunun için onu suçlayamazdım  ya da bu özelliğine bir şey diyemezdim. Çünkü yaşadığı hayat pekte güzel değildi. Yani ben öyle anlamıştım en azından.

Ediz aramızda en çok konuşan kişiydi. Bu kadar çok konuşmasına rağmen boş konuşmaması şaşırtıcıydı aslında. Zeki birisi olduğu belliydi.

Yaman adının hakkını veriyordu harbiden. Yamandı anasını satayım. Bir kaç kelimeden öteye gitmemişti. Gözünden ise gözlüğünü hiç çıkarmıyordu. Farklı bir evrende yaşıyormuş imajı çiziyordu hayvan herif.

Melodi ise en tuhaflarıydı. Kendine laf atılmadığı zaman konuşmuyor ama herkesi en ince ayrıntısına kadar da inceliyordu. Kulaklıklarını da hiç çıkarmıyordu.

Nedense içimde ona karşı bir sempati vardı.

Bunun sebebi kulaklığını ondan izinsiz alıp, peşimden koşturmam da olabilirdi. Mahçup hissediyordum galiba.

Aslında sanırım hissetmiyorum ama neyse.

Sonunda en alt kata ulaştığımda etrafta göz gezdirdim. Giriş katta en az üst katlar kadar geniş ve zevkle döşenmişti.

Her köşede bir ayrıntı ve ben pahalıyım diye bağıran eşyalar vardı.

Gözlerimi devirip merdivenlerin direkt karşısında büyük bir kapının yanına gittim. Büyük ihtimalle salona açılıyordu.

DiğerleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin