Yardım

124 9 0
                                    

Uzun zamandan sonra merhaba. Evet uzun zamandır bölüm çıkarmıyorum, bunun için çok özür dilerim sizden. Bundan sonra her hafta bölüm çıkarmaya çalışacağım. Umarım bu bölümü de beğenirsiniz. Tekrar özür dilerim. Iyi okumalar :)

Sally nin ağzından

Yol boyunca uzanan ormanın içine girmiştim. Bileğim nedeniyle sendeleyerek yürüyordum. O adamlardan kurtulmuş olmam beni ne kadar rahatlatsa da bulabilme ihtimalleri bir o kadar da içimi karartıyordu. Tom sa aklımdan hiç çıkmıyordu. Napıyordu? Kiminleydi? Ya da hala yaşıyor muydu? Bunları düşündükçe deliriyordum. Tomu görememek bana acı veriyordu. Ona o kadar alışmış olmalıydım ki bir saniye bile görmesem özlemeye başlıyordum. Dahası sanırım Tom'a aşıktım.

Biz tanıştığımızda ben arkadaşlıktan öte gitmeyeceğini düşünüyordum. Fakat her geçen gün ona daha da bağlandığımı hissettikçe bende olan arkadaşlık duygusu adeta kaybolup gidiyordu. Ama Tom'un bana karşı bişey hissetmediğini düşünüyordum. Hala da düşünüyorum. Ona bunu söyleyecek miyim onu bile bilmiyorum ama onu bulunca ona sarılıp asla bırakmayacağım diyebilirim.

Uzun bi süre ağaçların arasından gelen caydırıcı güneş ışığıyla terleyip bir ağaca çöktüm. Susamış ve bir o kadar da acıkmış bir vaziyette gökyüzüne bakıyordum. Etrafta öten kuş seslerinden başka rahatsız edici zombi seslerine dair iz yoktu. Bu uzun zamandır duymak isteyeceğim huzurlu sesti. Sanırım uykum gelmeye başlamıştı. Fakat uyursam her an bu huzuru bozabilecek bir zombinin geleceğinden emindim. İşte bu dünyadan nefret ediyordum. İki saniye rahat duramıyordun.

Yavaşça yerimden doğruldum. Pantolonumu silkeledim. Etrafa bakındım. Hala sessizdi. Sanırım yola koyulmalıydım. Sadece 1-2 adım atmıştım ki arkamdan gelen tanıdık ses durmama sebep oldu.

" Sally? "

Bu ses kimin sesiydi? Çok tanıdık geliyordu. Arkama döndüm.

" Cody? "

Koşup Cody'nin kollarına sarıldım.

" Tanrım yaşıyorsun! "

O da bana sımsıkı sarıldı. Nesef nefese kalmıştı. Birden kollarımdan düştü.

" Cody?! "

Bir kolumu başının altına koydum. Diğer elimde ateşine bakıyordum. Gözleri bir açılıp bir kapanıyordu.

" Cody?! Cody?! İyi misin?! "

Yutkundu. Ve birşeyler söylemeye başladı.

" Vu- Vuruldum. "

" Ne?! Nerenden?! "

Hemen vücuduna baktım. Birşey yoktu. Sırtını döndürdüm.

" Aman Tanrım. "

Sırtından vurulmuştu ve çok kan kaybetmiş görünüyordu. Onu kim vurmuştu? Ya da buraya kadar nasıl gelmişti?

" Aman Tanrım. Cody?! "

Kendinde değildi. Bense o şaşkınlıkla ona bakıyordum. Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Nasıl yardım edecektim? Kimden yardım isteyecektim? Tanrım Cody'yi kurtarmam gerekiyordu. Ama benim lanet ormanın ortasında elimden hiçbir şey gelmiyordu.

Vakit kaybetmeden yardım edecek birilerini bulmalıydım. Anayola kadar gitsem birileri karşıma çıkar mıydı? Bu bile zaman kaybıydı.

" Cody yardım edecek birilerini bulmam gerekiyor. "

Cody birşeyler söylemeye çalıştı.

" Yakında bir kamp kurulu. " diyebildi sadece. Tanrım buraya kadar nasıl gelebilmişti?

" Tamam ne tarafta? "

Yutkundu.

" Şu tarafta. " diye başıyla sol tarafı işaret etti.

" Tamam burada bekle. Hemen geleceğim. "

Ayağa kalktım. Cody'nin eline yerden bulduğum sivri uçlu çubuğu verdim. Var gücümle sol tarafa koşmaya başladım. Yetişmem gerekiyordu. Cody'yi kurtarmam gerekiyordu.

Ağaçların arasından hızlı hızlı geçtim. Karşıma henüz biri ya da bir kamp çıkmadı. Ne kadar uzakta olduğunu bilmiyordum. Cody yakınlarda demişti ama ne kadar yakındaydı.

Bir süre daha koştuktan sonra ileride bir kaç çadır ve etrafında bir motor gördüm. Tellerle çevrilmişti. Koşarak çadırın yanına gittim.

" Merhaba? Kimse yok mu? "

Aniden elinde silahla kirli sakallı mavi gözlü benim yaşlarımda biri çıktı. Ellerimi havaya kaldırdım.

" Kimsin? " dedi.

" B-ben Sally. Sakin ol, sadece yardım istemeye geldim. "

" Ne istiyorsun? "

" Yakında arkadaşım var. Vuruldu. Fazla kan kaybediyor. Lüt- "

" Şansın var ki arkadaşım bir doktor. " dedi. Arkasına baktı. " Sindy! "

Çadırdan dalgalı ve kahverengi saçlı, yeşil gözlü güzel bir kız çıktı.

" Sorun ne Eric? " dedi ve bana baktı.

" Arkadaşı vurulmuş. Yardım istiyor. " dedi beni kafasıyla işaret ederek.

" Arkadaşın nerde? "

" Yakında ileride. "

" Bekle eşyalarımı alıp geliyorum. " dedi ve aceleyle çadırın içine girdi.

" Kaç kişisiniz? " dedi Eric.

" Şimdilik sadece o ve ben. " dedim.

" Şimdilik mi? " dediği sırada Sindy elinde bir çantayla çıktı.

" Hadi gidelim. "

" Acele etmeliyiz lütfen. "

Sindy motora atladı. Arkasına binmemi işaret etti. Gidip bindim.

" Ne taraftan? "

" Şu taraftan. " diye elimle işaret ettim. Sindy motoru hareket ettirdi.

" Geç kalmam. " dedi Eric'e. Sonra hızlandı. Bir süre motorla gittikten sonra Cody'yi görebildim.

" Tanrım orda. " dedim. Sindy motoru durdurdu. Ikimizde indik ve Cody'nin yanına gidip çöktük. Cody'nin gözleri kapalıydı. Sindy gözlerini kontrol etti. Nabzına baktı.

" Yaşıyor. Ama şimdiye kadar sabretmesi mucize. Yarası nerde? "

" Sırtında. "

Sindy Cody'nin sırtını çevirdi.

" Aman tanrım. Çok kan kaybetmiş. Onu kampımıza götürmem gerek. Hadi. Yardım et. "

Sonunda ona yardım edebilecekti. Bunu sevinci içinde Cody'ye baktım ve gözlerim doldu. Sindy'yle kollarından ve sırtından tutup motora yerleştirdik. Sindy Cody'nin önünde oturdu, bende arkasına oturdum. Sindy motoru hareket ettirdi.

" Umarım geç kalmayız. "

Zombi BaskınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin