Bilek

293 14 6
                                    

Sally'nin ağzından

Adamlar Steve'i serbest bırakmış, eline de bir bıçakla kapının önüne koymuşlardı. Steve'in gitmeyip beni bekleyeceğini ve beraber kaçabileceğimizi umuyordum.

Ertesi gün o kasabaya doğru yola çıktık. Ama Cody'lerin çoktan oradan ayrıldıklarını düşünüyordum. Belki de Cody o adamı atlatıp kaçmıştı. Böyle olmasını istiyordum. En azından bu berbat durumdan kurtulabilirdi.

Tomların çarptığını tahmin ettiğim arabaya gelince durduk. Adam arabadan indi. Beni de peşinde sürükledi.

" Sanırım senin arkadaşlarının kaçtığı araba bu. Görünüşe göre işler iyi gitmemiş. " dedi imalı konuşarak ve elini arabanın üzerinde gezdirdi.

" Ne demeye çalışıyorsun? " dedim gözlerimi kısarak. Bana döndü.

" Bence öldüler diyorum. Arabayı çarpmışlar ve ellerinde silah olmadan uzun süre yaşayacaklarını sanmıyorum. Mutlaka yem olacaklar. "

" Sen öyle san. Onlar güçlü bir yolunu bulmuşlardır merak etme. "

" Hatta belki de çoktan ölmüşlerdir ha? " dedi yüzündeki o salak sırıtışıyla.

" Kapa çeneni! " diye bağırdım. Üzerime yürüdü. Elleriyle ağzımı tuttu ve " Kapamazsam nolur ha? Birşey yapamazsın! " dedi ve ağzımı tutarak kafamı savurdu. Sinirlenmiştim ama birşey demedim.

" Hadi gidiyoruz. " dedi ve kolundan çekiştirerek arabanın arka koltuğuna oturttu.

Acaba Tom'lar napmıştı? Ölmediklerini düşünüyordum. Tom başının çaresine bakar ne yapar ne eder bir yol bulurdu. Harper ve Pia'yı da korurdu. Cody'lerin ne yaptığından emin değildim. Cody adamı öldürüp kaçmış olabilirdi, ya da beraber kaçmışlardı ya da ölmüşlerdi. Ölmemişlerdir diye umdum. Kötü şeyleri düşünmemeye çalıştım. Kimseyi kaybetmek istemiyordum. Sevdiklerimi kaybetmek istemiyordum. Ailemin nerede ve nasıl olduğunu bilmiyordum. Acaba Fransa'ya yayılmış mıydı bu lanet hastalık? Ya da ailem ölmüş müydü? Kafamda bir sürü düşünce vardı fakat hep iyiyi düşünmeye çalıştım. Yoksa kendimi kaybedecektim.

Kasabaya girdik. Ama arabadan inmeyip turlamayı düşündük. İleride bizim girdiğimiz sağdaki aradan girince önümüze çıkan sürüyle araba aniden fren yaptı.

" Lanet olsun! " diye bağırdı patron. Sürü çok fazlaydı ilerleyemiyorduk. Gece boyunca çoğalmış olmalılardı. Arabayı geri çekti. Sola döndü fakat o taraftan da başka bir sürü çıkınca ilerleyemedik. Geri çıkmaya çalıştık olmadı. Sürü arabanın etrafını sarmıştı. Bir silah alıp arabadan atlamayı düşündüm. Fakat hepsi başıma üşüşecekti.

" Arabadan inmemiz gerekiyor! " dedim.

" Saçmalama! O zaman ölürüz! " diye bağırdı.

" Bu sefer de öleceğiz! İnersek kaçabiliriz! "

" Hayır! " dedi. Ama ben gitmeye çalıştım. Kapıyı açıp hızla koşmaya başladım. Zombilerin bir kısmı beni takip ediyordu, diğer kısmı hala arabanın etrafındaydı. Koşarak bir eve girdim. Kapıyı hızla kapattım. Nefes nefese kalmıştım. Zombiler kapıya yüklenmişlerdi. Açmaya çalışıp kapıyı yumrukluyorlardı. Kenarda duran tekli koltuğu hızla itip kapının ağzına dayadım. Sonra mutfağa koştum. Bıçak vs. keskin bir alet aramaya başladım. Sonunda elime geçen iki bıçagı alıp yukarı kata koştum. Merdivenlerden hızlı hızlı çıkıp bir sağa bir sola bakınıp bir odaya girdim. Oda çocuk odasıydı. Her yerde oyuncak saçılıydı. Bebek beşiği kanlıydı. Ama kan oda boyunca yayılı değildi. Pencereyi açtım. Yaklaşık 10 metre yükseklikteydi fakat evin arka kısmında bulunan tek oda buydu. Birşey olmaz diye düşünüp kendimi aşağı attım.

" Lanet olsun! " diye inledim sessizce. Bileğimin üstüne düşmüştüm ve canım çok acıyordu. Zombiler gelmeden kaçmam gerekiyordu. Bu yüzden yavaş ama hızlı olmaya çalışarak koşmaya başladım.

Zombi BaskınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin