Chapter Twenty

257 25 14
                                    

Öncelikle küçük bir özür. Dün Ramen yaparken elimi kaynar suyla yaktım ve bu yüzden yazamadım. Şimdi daha iyiyim. Yeni bölümü bugün yazabildim. Gecikmeden dolayı özür dilerim😪

Gözlerimin dolduğunu görünce, kollarımı sıkan ellerini gevşetti. Gözlerim o kadar çok dolmuştu ki göremiyordum. Bir göz kırpışımla gözlerim boşaldı ve Taehyung'ın gevşettiği kollarını üzerimden ittim. 

"Asla bana yaklaşma. Asla!!"

Onu itmemin ardından hâla ağlıyorken yanında uzaklaşmak için hareket ettim.

"Ben..." dedi arkamdan. 

Arkam dönük bir şekilde yerimde durdum ve yumruklarımı sıktım. "Ben seni dinlemiyorum." dedim ve yürümeye devam ettim.

Kantine varmadan önce gözlerimi iyice temizledim. Ağlamış gibi görünmek istemiyordum. 

"Çok beklettim mi seni?"

"Hayır ama sen iyi misin Rosé?"

"Evet neden sordun ki? Alt tarafı tuvaletim gelmişti." dedim gülerek.

O da bana güldü. Kantine ödeme yapmak için yanımdan ayrıldığında masadaki kruvasan poşetini elime aldım. 

Jackson geri geldiğinde boş olan elimi tuttu. Kantinden ayrılırken, yanımdan geçen Taehyung'ın eline kruvasan paketini tutuşturdum.Geçerken aniden yaptığım için Jackson ya da başkası fark edemezdi.

...

Sırama oturup düşüncelere dalıyorken, o geldi. Elindeki kruvasan paketini sırama koydu.

"Bana kızgınsın diye uğurlu atıştırmalığını yemeyecek misin?"

"Sana kızgın değilim. Çünkü benim için bir anlam ifade etmiyorsun." dedim sakin bir şekilde.

"Ama sen benim için değerlisin Chaeyoung."

"Saçmalıklarını artık dinlemek istemiyorum! Beni neden sinirlendirmeye devam ediyorsun? Neden yapıyorsun bunu!?"

"Asıl sen yapıyorsun Rosé! Bu benim canımı acıtıyor!"

"Senin canını acıtan şey ben değilim. Yediğin tokat! Gerçekten bunu göremeyecek kadar aptalsın!"

Sinirlenip sırama bir yumruk attı. Gittiğinde masama bıraktığı kruvasan paketini yere fırlattım. Parçalanıp hamurunun parçaları yere uçuşmuştu. Tabi ki yine her zamanki gibi sinirden gözlerim dolmuştu.

Ders başlamayacaktı çünkü boştu. Nöbetçi öğretmen gelip dışarı çıkabileceğimizi söyledi. Sonra yerdeki kruvasan parçalarını işaret ederek "Bu ne!? Kim yaptı bunu!?" dediğinde herkes bana baktı. Benden başka kimsenin sürekli kruvasan yediği yoktu çünkü. "Anlaşıldı. Orayı temizliyorsun Bayan Park Chae-young!" Yanımdaki gıcık kız kıkırdıyordu.

Delirecektim bir de bu çıkmıştı başıma. "Oh be, tam oldu. Ne kadar güzel bir gün ama!" Beden hareketlerimle de bu düşüncelerimi destekliyor, karışık hareketler yapıyordum. Herkes gülmeye başlamıştı. Yine sesli düşünmüştüm. 

Hoca bir bakış atıp sınıf defterini doldurdu ve gitti.

Lisa sınıftakilere döndü "Ne bakıyorsunuz, hadi boş dersin keyfini çıkarın!" diye bağırdı.

Sınıfta dört kişi kalmıştık. Kızlar bana yardım etti ve her yeri temizledik.

"Kantine inelim." dedi yine aç Jisoo'muz.

"Ben varım! Çok acıkmışım."

"Ben gelmeyeyim. Zaten geçen teneffüs kantindeydim."

"Öyleyse ben de Rosé ile kalayım. Zaten diyetteyim." dedi Lisa. Ah Tanrım en yakın arkadaşım Jisoo ama Lisa bana son zamanlarda aşırı iyi davranıyor. Ona minnettarım.

Flirty ~ TaeroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin