Chapter Thirty Seven

166 14 28
                                    

"Taehyung!" Kantinden gelen tiz sesle bedenimi ondan ayırdım.

Taehyung arkasına dönüp bağıran Seulgi'ye baktı, Seulgi manken gibi yürüyerek Taehyung'un önünde durdu.

"Bu kız hmm, Rosé mi?" diye sordu.

Taehyung cevap vermeyince konuşmaya devam etti.

"Çekil şuradan." deyip onu kenara itti.

Elini uzattı. "Merhaba, ben Seulgi. Tanıştığımıza memnun oldum."

Bir şey söylemedim ve elimi onun eline uzattım. El sıkıştıktan sonra elini çekip Taehyung'un koluna girdi.

"Bugün de herkes dilini yutmuş aşkım."

...

Lisa ve Jin'in kavgası bittikten sonra bir şeyler yiyip tekrar konferansa gitmiştik. Taehyung ve Seulgi kenardaki ikili koltukta oturuyordu.

Taehyung'a istemeden bakmıştım, ben yürürken o da bana bakıyordu. Sinirli bakıyordu, ben de ona aynı şekilde karşılık verdim.

Gözlerimi elini tutan Seulgi'den ayırmadan koltuğuma oturdum. Dongmin ve Yoongi yanımıza gelmişti. Yoongi benim geri dönmem ile ilgili konuşmaya başlamıştı. Geldiğimden beri onu hiç görmemiştim.

Herkes yerlerine oturduktan sonra Bayan Cha içeri girdi ve gezi hakkında açıklama yapmaya başladı.

"Gezi bu hafta sonu olacak. Cumartesi saat 07.00'de okulda olmalısınız. Otobüsümüz 07.30'da hareket edecek. Gideceğimiz yer dağlık bir kamp alanı. Orada kamp yapacağız. Oradaki yerlileri, çiftçileri ziyaret ederken, onlara yardım edeceğiz. Orada hava, gideceğimiz tarihlerde soğuk ve yağmurlu. Ona göre tedbirlerinizi alın."

Bayan Cha konuşmayı bitirdikten sonra öğrenciler tonla soru sormaya başlamıştı.

Gözüm sürekli Taehyung ve Seulgi'ye kayıyordu. Onlara dalmışken birden Dongmin burnuma hafifçe dokundu.

"Gözlerinle yedin onları resmen."

"Saçmalama." derken bir tane patlattım omzuna.

Bayan Cha, yarına kadar imzalatmamız gereken formları bize dağıttıktan sonra konferans salonundan çıktı.

Taehyung ve Seulgi önümüzden yürüyorlardı, üstüne üstlük bir de el ele tutuşuyorlardı.

Ben onlara bakarken elimde bir sıcaklık hissettim, dönüp baktım, Dongmin'di.

Bana gülümsedi. Anlık bir hareketle Seulgi ve Taehyung'un önüne geçtik.

Taehyung

Rosé'ye dokunması öyle sinirimi bozmuştu ki, Seulgi'nin elini oldukça fazla sıkmıştım.

"Taehyung elim! Taehyung canım acıyor! Taehyung!"

Rosé ve Dongmin görebileceğim seviyeden uzaklaştığında Seulgi'yi duyabilmiştim.

"Ne istiyorsun?"

"Elimin haline bak! Neredeyse kıracaktın."

"Affedersin Seulgi." dedim bıkkınlıkla. Eli kızarmamıştı bile. Drama Queen!

Rosé

Şoförle beraber Lisa'yı evine bırakıyorduk. Lisa sürekli geziyle ilgili konuşuyordu.

"Gelmelisin Park Chaeyoung, gideceğimiz yer Bukchon Hanok köyü. Temiz havaya ihtiyacımız var. Harika bir yer! Okuyorum, dinle.

Seoul şehri içinde yer alan köy, aslında Joseon Hanedanlığı sırasında kurulmuş, 6 asır öncesinden kalmış olmasına rağmen çok iyi korunmuş bir köy. Köyde klasik dar sokaklar ve geleneksel tek katlı evler bulunuyor. Bunun yanı sıra buğday değirmenleri, modern hayvan bakım evleri, ahırlar, geleneksel restoranlar, pansiyonlar, kültür merkezi ve çay evleri bulunmaktadır. Efsaneye göre, bir dolunay vakti eğer Yangdong Nehri'nin üzerindeki tahta köprüye gidersen sevdiğin kişiyle dudakların mühürlenirmiş!

Flirty ~ TaeroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin