Chapter Thirty Four

173 16 18
                                    

Taehyung'dan

11. sınıfın sonlarında, Seulgi ile sahte sevgili olmuştuk. Okul bitmek üzereyken planımızı gerçekleştirdik. Abim her şeyi gördüğünde, bana bakacak yüzü kalmamıştı. Üniversiteyi bitiriyordu ve bitirir bitirmez Kore'yi terk edecekti.

Zaman geçtikçe Seulgi ile aramda bir şeyler olmaya başladı. Sahte bir çift olmaktan çıkıyorduk. Meşhur flörtöz hallerimi kıskanıyordu. Başkalarıyla konuşmamı görmek istemiyordu. Bu, nedensizce beni ona bağlıyordu.

Seulgi bana olan duygularını zaten çok önceden itiraf etmişti. Ben de ona aşık oluyordum. Ona duygularımı itiraf etmek istedim.

Henüz 19 yaşında olan ben, Seulgi'yi romantik bir yaz restoranına davet etmiş ve ona olan duygularımı itiraf etmiştim.

Tabii ki de beni seviyorken reddetmeyecekti.

Ilık ve sessiz bir yaz akşamı, Seulgi hayatımın bir parçası olmuştu.

Bizimkilere bu ilişkiyi anlattığımda büyük bir tepki vermişler, Seulgi'yi aralarında istememişlerdi. Benim sevgilimi istemiyorlarsa, ben de onların yanında olmayacaktım. Artık meşhur Bangtanpink grubundan ayrılmam gerekiyordu.

...

Son sınıf serüvenimize yaklaşık 1 ay kalmıştı. Seulgi ile ilişkimiz hâlâ devam ediyordu. Haliyle eski grupla da konuşmuyordum.

6 aydır uyku problemleri çekiyordum. Uzun zaman boyunca uyumuyor, sonra birden kendimi derin bir uykudan uyanırken buluyordum. Bazen Seulgi'nin evinde kalıyordum.

Rüyada gibiydim. Ancak rüya derken peri masalı gibi olanlardan değildi. Bu çok farklıydı, yaşıyordum ama hayal alemindeydim sanki. Gerçeklik algımı kaybetmiştim. Sebebi uykusuzluktu.

...

Seulgi'nin odasında gözlerimi açtım. Yatağın ucunda benim uzun, beyaz tişörtümü giymiş oturuyordu. Elinde benim telefonum vardı.

Yavaşça kalkıp arkasına doğru hareket ettim.

"Ne yapıyorsun telefonumda?"

Birden fırladı, korkmuştu.

"Ben senin sevgilinim. Telefonunu kontrol ediyordum, bebeğim. Bizim okulun kızları hiç masum değil."

Telefonu bana uzattı ve konuşmaya başladı.

"Duşa giriyorum, çıktığımda bir şeyler yeriz."

Başımı, onayladığımı belli ederek salladım.

Saçlarımı elimle tarayıp telefona baktım. Galerimi kontrol ederken fark ettiğim şeyle sinirle ayağa kalktım, banyonun kapısını tıklatmaya başladım.

"Seulgi!"

Henüz duşa girmemişti. Dişlerini fırçalıyordu, duyabiliyordum. Ağzında diş fırçasıyla kapıyı açtı ve konuştu.

"Ne istiyorsun Taehyung?"

"Neden galerimdeki fotoğrafları sildin?"

"Ne saçmalıyorsun? Senin fotoğraflarını silmedim. Kızların fotoğraflarını sildim. Kendilerini sana beğendirmeye çalışıyorlar.

"İçlerinde Rosé'nin fotoğrafları da vardı Seulgi!"

Bir anda kendime geldim ve sesimi alçalttım.

"Yani arkadaşımın fotoğrafıydı. O gitti, biliyorsun."

Ağzındaki köpükleri lavaboya tükürüp devam etti.

"Aşkım, delirdin mi? Arkadaşın şu an seni hatırlamıyordur bile. Senin fotoğrafların onda var mıdır? Ben cevap vereyim, yoktur. Sadece arkadaşın. Yani Rosé arkadaşın, ben sevgilin olmasam onu sevdiğini düşüneceğim, o derece."

Flirty ~ TaeroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin