0.3

340 36 61
                                    

İdil'in evine gelmiştim. Yavaşça anahtarı kilide soktum ve kapıyı açtım. Su sesleri geliyordu ve ne olduğunu anlamadığım sesler geliyordu banyodan.

Yavaşça kapıya yaklaştım. Küçük bir hıçkırık sesiyle ağlama sesi bir birine girmişti. Müsait olup olmadığına bakmadan hemen kapıyı açıp içeri girdim. İdil açık musluğun altında südyen ve kilot ile oturmuş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. İçimden birer parça koptuğunu hissettim.

Gözlerinden akmış rimeli, çektiği anlaşılan dağınık saçları, ağlamaktan kızarmış gözleri ve göz altları ile bana bakmaya başladı. "Işıl" dedi küçük bir hıçkırık ile.

Hemen yanına koştum. Dizlerimin üstüne oturdum ve "Ne oldu İdil'im sana? Neden ağlıyorsun?" diye sordum. Ağlamaya devam ederken kekeleyerek ve zorlanarak "B-beni" dedi ve ağlamaya devam etti. "N-neden?" boğazından acı dolu bir hıçkırık daha koptuğunda o halin unutkanlığı ile kafasını dizlerime yatırdı.

Kafasını dizlerime yatırdı. "Okşa saçlarımı" diye emretti adını bile bilmediğim adamlardan biri. Titreyen ellerim korkuyla emri yerine getirdi. Ağlamaktan kızarmış gözlerimin nefretle de bakmaya devam ediyordu. Gözlerimden akan yaşların yandığını hissettim. Yanıyordum...

Zorlukla titreyen elimi saçlarına değdirdim. Sesiz bir şekilde dudaklarımı ısırıp çığlığımı önlemeye çalıştım. Gözümden yaşlar akmaya başladı. "N-ne oldu?" dedim kısık ve çatallaşmış bir sesle.

"Beni neden kimse sevmedi Işıl. Babam sevmedi hep dövdü, annem onu koruyup ben dayak yediğim için nefret etti benden, küçük kardeşim onu kurturamadığım için nefret etti benden hatta son cümlesi "Senden nefret ediyorum, söz vermiştin." olmuştu. Ama yemin ederim çok denedim. Vermediler onu bana. Gerçekten çok denedim." küçük bir ağlama hıçkırıklarından attı. Bense arkadaşımın acısı ve arkadaşıma dokunurken iğrenmenin acısıyla sessizce ağlıyordum.

"O da sevemedi işte..." dedi buruk bir tebessüm ile. "Kim?" diye sordum gelecek cevabı tahmin ederek ve korkarak. "Umut." dedi ve tekrar gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı. Bir erkek için ağlamayı lanetlenmek gibi gören İdil, insanlara temas edemediğimi unutmuş dizlerimde yatarak bir erkek için ağlıyordu.

Allahım n'olursun İdil ve Umut mutlu bir aşk yaşasın. Ben ömür boyu insanlara temas edemeyim ama onlar mutlu olsun lütfen. Her şey kabul.

"O nereden çıktı? O seni çok seviyor ben seni çok seviyorum birtanem." dedim naif ve yumuşak bir ses tonuyla.

"O beni sevmedi. O seni seviyor Işıl. Ve seni sevdiği için bana da katlanıyor. Kısaca sen en yakın arkadaşı olduğun için beni de seviyor. Sen olmasaydın belki yüzüme bakmazdı." dedi.

Ben daha bir şey diyemeden devam etti "Bana umut verdi çünkü biliyordu onu seviyordum. Beni kullandı. Benle eğlendi ve sevgili yaptığında kırılacağımı bilmesine rağmen bana söyledi."

"Bu durumu en güzel hangi cümle açıklıyor biliyor musun?" dedi hafif bir tebessüm ile. Diğer elimi çığlık atmamak için ısırıyordum. Sesimi oldukça titretmemeye çalışarak "N-ne?" diye sordum.

"Aşık olduğun kişi hep başkasına aşıktır. Zaten sende hiç bir zaman sana aşık olana kişiye aşık olmazsın." Murphy Kanun'un bir sözünü söyledi.

Yeterince acısını çekerken bir yandan dokunmanın hissiyle gözlerimden yaşlar akıyordu. Bir anda kalktı ve hıçkırıklarla bana sarıldı.

Geriye geriye kaçtım. Tanımadığım adamlardan biri kollarını sardı ve bana uzunca sarıldı.

Bir elimde sırtını sıvazladım. Diğer elimi ise ısırıyor ve sessizce çığlık atıyordum.

Yavaşça kalktım ve onuda elinden tutup kaldırdım.

Güven ve Gurur Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin