0.7

103 26 43
                                    

(22 yıl önce)
(Yazarın anlatımı ile)

"Ağlama." dedi ve küçük elleriyle İdil'e sarıldı Işıl. Arkadaşının böyle üzülmesine çok sinirlirleniyordu.

"Ben polis olcam büyüyünce babanı da hapşe atcam." dedi Umut. Küçük yaşlarında daha konuşmayı bile tam beceremeyen 4 yaşındaki çocukların hayalleri bu kadar lekelenibilirdi işte...

Umut Işıl'a gel işareti yapınca Işıl sesizce Umutla arkaya doğru gitti.

"Işıl İdil çok üşülüyor. Ne yapcaz?" diyip dudaklarını aşağı doğru büzdü Umut.

"Bilmom ki." dedi Işıl. "Ona çiçek toplayalım mı?

"Olur." dedi ve sevinçle ellerini çırptı Umut.

"Sen topya geti ben İdil'i oyalarım." dedi Işıl. Umut kafasını salladı ve koşturarak uzaklaştı. Işıl da koşturarak İdil'in yanına gitti.

İdil'in babası yine annesini dövmüştü. İdil annesinin önüne atladığı ve onu koruduğu için annesi ona tokat atmıştı. Kardeşini de dövünce babası, İdil küçük bebeği koruyamadığı için çok üzülmüştü.

"Işıl sana biy şır vereyim mi?" diye sorduğunda İdil Işıl merakla kafasını salladı.

"Ben büyüyünce avukat oyup paba mı hapçe atçam." dedi İdil.

"Bende veteyiney olcam hani sen ölen kedine üzüldün ya ileride kedin olursa benim şahemde ömeyecek." dedi Işıl.

Gülümsediler ve sarıldılar. Umut arkasında çiçeklerle gülümseyerek yanlarına geldiğinde Işıl da heyacanla ellerini çırpmıştı.

...

Kucağımda Işıl hastaneye koşturuyordum. Yağan yağmur fiziken gitmeme engel olurken ruhen engel değildi.

En yakındaki hastanenin önünde durduğuma büyükçe yutkundum.
"Ankara Memorial Hastanesi" tabelası kalbimin sızlamasına sebep oldu.

Kardeşimi getirdiğim hastaneydi.

Çok beklemeden koşturarak hastaneden içeri girdiğimde sedyeye koydular amileyathaneye giderken elim sedyeden aşağı kaydı. Kapı kapandı.

Bu anı üçüncü yaşayışımdı.
Birinde kardeşimi aynı bu hastaneye bu şekilde getirmiştim ve kaybetmiştim...
İkincisi sevgilimi aynı bu hastaneye bu şekilde getirmiştim ve beni unutmuştu...
Bu da üçüncüydü...

Sonucu neydi bilmiyordum. Kardeşimle kaderleri farklıydı gidemezdi. Beni de unutamazdı. Olamazdı bunları kabul edemezdim...

🥺

Ellerimin üzerinde hafif bir baskı hissettiğimde gözlerimi aralayamayacak kadar yorgun hissediyordum.

"Kaç evre vardı?" diyen Umut'un sesini duydum.

"4." diye açıkladı Güneş.

"Of bakalım kaçıncı evreymiş." diyen İdil'in korktuğunu sesinden anlıyordum.

Korkmasına gerek yoktu benim gibi güçlü bir kadına bir kanser ne yapabilirdi?

Onlara muhtaç kalmak dışında hiç bir aşaması beni mahvedemezdi...

İçeri doktorların girdiğini anladım.
"Hepinize şimdiden geçmiş olsun arkadaşınızın test sonucu çıktı. Evre 2." dediğinde odada bir sessizlik oldu.

"Bu tümörlerin hızla bölünen hücrelere sahip olma olasılığı daha yüksektir. Hızla yayılabilir." dedi doktor.

Yavaşça gözümü açtım. Sağıma baktığımda ifadesiz bir yüzle elimi tutan eline bakan Güneşle karşılaştım. Soluma döndüğümde Umut'un kolunu sıkıp destek alan İdil ile, yanında ayakta zor duran Umut ve oturduğu yerde şok içinde vücuduma bakan abimle karşılaştım.

Güven ve Gurur Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin