Taehyung uyandığında Jungkook'un yatağındaydı. Üzerindeki kalın battaniye sığınmış ve minik pembe tavşana sarılmıştı. Hava sıcaktı fakat Taehyung'un baş ağrısı o kadar uzun sürmüştü ki eğer kafasını dışarı çıkarırsa aynı tiz sesi tekrar duyacak gibi hissediyordu. Fazlasıyla korkmuştu.Bu ev tehlikeli, insanlar çok tehlikeli.
Hoseok'un tekrar gelmesini ve eski günlerdeki gibi aynı odada sohbet ederek, oyunlar oynayarak uykuya dalmalarını diledi.
Kapı açıldı.
Eve giren Jimin ve koluna girdiği arkadaşı Jungkook'un rotası mutfak oldu.
Jungkook ağır adımlarla masanın etrafındaki sandalyelerden birine yerleşti, dirseklerini masaya yasladı ve elleri arasına aldığı başını ovdu. Jimin dolaptan çıkardığı ağrı kesiciyi uzattı, ilacı su içmeden yutan Jungkook oldukça yorgun görünüyordu. Yüzündeki siyah yaş izleri, dağılmış dalgalı saçları, kan toplanmış gözleri... Jungkook berbat bir haldeydi."Duş almalıyım."
Jimin arkadaşını hızla onayladı, sıcak bir duş aldırıp yatmasını sağlayacaktı. Ayaklanan ve odasına ilerleyen Jungkook'a koluna girerek destek verdi. Morluklarla kaplı sırtına dokunmamaya dikkat ediyordu.
Odaya giren ikili, yatakta battaniyenin altına girmiş cenin pozisyonundaki periyi fark ettiler. Konuşmaya hali olmayan Jungkook, Jimin'i banyoya ilerletti. O sırada Jimin bir kişinin daha yardım etmesinde sakınca görmedi.
"Taehyung! Kalk, yardımın gerek. Jungkook iyi değil."
Kalkmak hiç içinden gelmeyen Taehyung'u son cümle hareketlendirdi. İlk önce kafasını battaniyenin üstüne çıkardı, birbirine yapışan kanatlarını ayırdı, üzerindeki tişörtü ve altındaki şortu düzeltti. Onu ne tür bir manzara bekliyor bilmiyordu bu yüzden yavaş adımlarla kapısı açık banyoya ilerledi.
"Temiz kıyafet getir."
Küvette boylu boyunca uzanan Jungkook'un üzerine akan su rahatlamasını sağladı. Taehyung ise Jungkook'un akan suyla temizlen yüzünden sadece hasta olduğunu düşündü. Tekrardan içeriye girdi önüne gelen ilk tişörtü, eşofmanı ve çamaşırı aldı.
Banyoya gelen Taehyung elindekileri Jimin'e uzattı. Kıyafetleri alan Jimin ıslanmayacakları bir yere bıraktı.
Taehyung, Jungkook'u inceledi. Gözleri kapalı ve ne kadar berbat gözükse de yüzündeki ifade huzurunu belli ediyordu. Burnunun çektiğinde Taehyung sadece grip ve ateşi çıkmış olduğunu düşündü.
"Havlu ver."
Emir kipiyle konuşan kişi Jungkook'un nefeslerini kontrol etti. Geçtiğini bilmesine rağmen fazlasıyla korkuyordu. Rafları karıştıran Taehyung'a döndü.
"Hızlı ol. Bir havlu vereceksin."
Taehyung'un sınırı tavırlarına yansıdı. Dolaptaki kremleri devirdi, sertçe dolabı kapadı. Yüksek sesden irkilen Jungkook titredi, üşümeye de başlamıştı.
"Yok. Bulamadım."
Havluyu nereden bulabileceğini söylemek için dudakları kıpırdadı fakat Taehyung ondan önce konuşarak bir öneride bulundu.
"Evi tanımıyorum. Jungkook'a ben bakarım, sen getir."
Jimin işi hızlandırmak adına Taehyung'u onayladığını belli ederek hareketlendi. Hızlı adımlarla banyodan, daha sonra da odadan çıktı.
Jimin'in yerini alan Taehyung'un dizleri banyonun soğuk fayansları ile buluştu. Jungkook gözlerini araladı, baygın bakışları Taehyung'u buldu. Beyaz mermere yaslı başı, perinin elleri arasında yerini aldı. Akan sıcak suya rağmen yanakları soğuktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peri •TaeKook
Fanfic"Yüzyıllardır bu ülkenin sınırlarını tek başına büyük bir güçlük ve cesaretle sorunsuz korudun, bunu hiçbir zaman dile getirmedik fakat sana sonsuz güven ve minnet duyuyoruz Taehyung. Seni buraya önemli bir görev için çağırdık. Senden dünyaya gitmen...