"Sevdin mi?"
Taehyung kapıya yaslı bedenle irkildi, elinde sıkıca tutmuş incelediği tavşan parmaklarından kayarak kucağına düştü.
Yaklaşık yarım saat önce uyanmış, bulunduğu yerde odayı en ince ayrıntısına kadar taramıştı. Gözleri yanı başındaki masada, açıkta duran kitaplarda takılı kalmış ve yazan hiçbir terimi anlayamadığında ilgi çekici duran bir başka şeyle; yatakta başlığa yaslı uzun kulaklı tavşanla ilgilenmişti.
Jungkook yüzünde yer edinen gülüşle esmer periye yaklaştı, rahatsızlık duyacağını düşünmeden geniş yatakta yanına uzandı.
Taehyung beklemediği hareketle doğruldu. Jungkook ise perinin kucağındaki tavşanı elleri arasına aldı.
"Jimin'in hediyesi. Geçen sene doğum günümde almıştı. Bana benzediğini söyledi verirken. Neyse ki o gün Yoongi yoktu, bir güzel dövdüm."
Peri, sağlam kanadını çırparak onu dinlediğini belli ediyordu. Son cümlesiyle burukça gülümsedi. Aklına yalnız geçen doğum günleri gelmişti, yüzünde kırıklığını belli edecek bir ifade oluştu.
Bakışları kollarını ileri uzatarak tavana kaldırdığı tavşanda duran Jungkook hiç sesini çıkarmayan esmere döndü. Onu kanatları eğili ve dudakları büzülü beklemiyordu.
"Bir sorun mu var? Kanadın mı acıyor?"
Jungkook sorduğu soruyla buraya neden geldiğini hatırladı. O da küçük peri gibi yatakta doğruldu, dizlerinin üzerinde durarak kanatlarına yaklaştı.
Taehyung'u hâlâ rahatsız eden kırık, kalbini acıtan gerçeğin gerisinde kalsa da başıyla dünyalının sorusunu onayladı.
En son hatırladığı üç yaş, onun için son doğum günüydü.
Sınırlarda gezindiği günlerde zaman birbirine giriyordu. Dünün, bugünün ve yarının hangi gün, ayın kaçı olduğunu asla bilmiyordu. Yiyecek almaya şehre gittiği bir gün, doğum günü olduğunu ve o günlerde yeni bir yıla atlandığından Peri yıldızının gökyüzünde daha da bir beyaz parladığını duymuştu. Yıllardır öğrendiği bilgiyle anlıyordu o gün doğum günü olduğunu. Saatlerce parlayan yıldızı izliyordu, ardından birkaç yaprak koparıyor ve üzerlerine dileklerini yazarak odasında sakladığı kutuya atıyordu.
Şimdi o kutudan da, evinden de çok uzaktaydı.
"Bekle burada, gerekli malzemeleri getireceğim."
Aceleyle ayaklanan Jungkook ile Taehyung baş ağrıtan düşüncelerle odada yalnız kaldı.
***
Esmer açık yeşil kanadı sargılı, üzerinde Jungkook'a ait kendisine büyük gelen siyah eşofmanla yemek masasında tutmaya çabaladığı çubuklarla oturuyordu. Jungkook ona bir tişörtte vermişti fakat kanatları için uygun değildi bu yüzden üst tarafı çıplak oluşu onu huzursuz ediyordu.
Jungkook, sürekli kıpırdanarak etrafa beyaz parıltılar yayan perinin derdini çözmeye çalışıyordu.
"Yemeğini soğutmamalısın."
Teahyung yumuşak sesle parmaklarında asılı kalan çubukları masaya bıraktı. Mahcubiyetle konuştu.
"Ben... Nasıl kullanacağımı bilmiyorum."
Esmer perinin sesini ilk kez duyan ceylan gözler titredi. Bu kalın ama naif ses ona istediği her şeyi yaptırabilirdi.
Jungkook esmeri kafasıyla onayladı, çekmecelerden kaşık ve çatal çıkardı. Tanıdık nesnelerle rahatlayan peri uzun süreli açlıkla hızlıca yemeğini yemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peri •TaeKook
Hayran Kurgu"Yüzyıllardır bu ülkenin sınırlarını tek başına büyük bir güçlük ve cesaretle sorunsuz korudun, bunu hiçbir zaman dile getirmedik fakat sana sonsuz güven ve minnet duyuyoruz Taehyung. Seni buraya önemli bir görev için çağırdık. Senden dünyaya gitmen...