Salonda dört kişi Taehyung için hiç de komik olmayan bir film izliyorlardı.
Yemekten sonra herkes farklı yerlere dağılmıştı, Jungkook bile yorgun olduğunu söyleyerek odasına kapanmıştı. Bu fırsat kaçmaz diyen Taehyung evin balkonundan caddeyi ve denizi gören manzarayı izlemişti. Buraya gelen denizin kokusunu içine çeker, limandan geçen gemileri izlerdi belki. Taehyung ise aksine, düşünüldüğü gibi sokakları, dükkanları birbir aklına kazımış ve caddeden geçenleri izlemişti. Hatta üzerinde gözlerinin fazla oyalandığı bir kadın olmuştu, giyindiği mavi takımın sırtındaki kabarıklık şüpheliydi.
Daha sonra esmer peri bir an önce dışarı çıkmak ve etrafı tanımak istemişti fakat evdeki üyeler henüz erken olduğunu, birkaç gün dinlenmesi gerektiğini söylemişti.
Sıkılan Taehyung sırtını yaslandığı yerden kaydırdı, yastığa düşen başıyla Jungkook'un dikkatini çekti. Kanatlarıyla el verdiğince üzerini örttü, sıkılmaktan uykuya hazırlanıyordu.
Filmden duyulan patlama sesi onu hafifçe yerinden sıçrattı, bebekler gibi yumruk yaptığı eliyle tişörtünün eteklerinden tuttu. Yoongi üzerine giyinmesi için kendi tişörtlerinden vermişti, beyaz tişörtün sırt kısmındaki deliklerden kanatları rahatlıkla geçiyordu.
Normalde giyindiği elbise ve şortların huzurunu bulamasa da bu yumuşacık eşofman da güzeldi.
Gözleri ağır ağır kapanırken bilmeden cenin pozisyonunu bozdu. Ayak parmak uçları Jimin'in baldırlarına uzandı.
"Oralar nasıl? Güzel mi?"
Duyduğu yüksek sesle irkildi. Jimin'in bedenine tiksinerek bakmasına, gözlerindeki nefrete anlam veremiyordu Taehyung. Pembe gözleri Yoongi'yi buldu, bu evde en çok ona güveniyordu.
Yoongi sinirli sevgilisini iyice yanına çekti, Jimin'in odak noktası olunca Taehyung derin bir nefes aldı.
Bir anda altındaki yastık çekildi, başını tutan eller yardımıyla koltukla buluştu.
"Gel."
Fısıltıyla çıkan ses, yastığı bacaklarının arasına koydu. Taehyung itiraz etmedi. Koltukta kalçasının üzerinde Jungkook'a doğru kaydı, uyumak istediğinden televizyona arkasını döndü ve gözlerini kapadı. Bir eli yanağının altında tombul deriyi kıstırdı, diğeri Jungkook'un karnına yaslandı.
Kucağında bir bebek vardı sanki Jungkook'un. Perilerin çiçek koktuğunu Yoongi'den biliyordu, ondan ne kadar uzak kalırsa kalsın odanın içi bahar kokardı. Şimdiyse evin içi güller açmıştı. Jungkook bu kokuyu sadece kendisi solumak istedi, pembe bakışları tek sığınağı olsun istedi.
İmkânsız. Zararlı düşünceler bunlar.
Biten filmle Yoongi ve Jimin odalarına çekildi. Jungkook salonda kaldı. Bacaklarının üzerinde uyuklayan periyi odasına götürmek istese uyanabilirdi, kıpırdamadı. Dakikalar sonra içeriden gelen seslerle Jungkook iğrenerek yüzünü buruşturdu. Duyduğu yüksek inlemeyle uyandı Taehyung da, Jungkook'dan destek alarak doğruldu. Yanakları ısındı, gözlerini kendisine kocaman bir gülümsemeyle bakan tavşan dişli oğlandan kaçırdı.
"Dışarı çıkmak ister misin?"
Esmer peri yöneltilen soruyu hızla onayladı. Bir an önce kulaklarını tırmalayan seslerden uzaklaşmak, bu evden çıkmak istiyordu. Jungkook Taehyung'u kollarından tutarak kaldırdı, elini bileğine indirdi ve tutarak adımlarını dış kapıya ilerletti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peri •TaeKook
Fanfiction"Yüzyıllardır bu ülkenin sınırlarını tek başına büyük bir güçlük ve cesaretle sorunsuz korudun, bunu hiçbir zaman dile getirmedik fakat sana sonsuz güven ve minnet duyuyoruz Taehyung. Seni buraya önemli bir görev için çağırdık. Senden dünyaya gitmen...