Elimde olmaksızın bir çığlık attım.
Polina,
– Ne var? Ne oldu? diye sordu şaşılası bir tavırla.
Yüzü solgundu, üzgün bir hali vardı..
– Daha ne olsun? Siz! Burada, benim odamda ha!
– Eğer gelirsem, tam gelirim. Beni bilirsin. Şimdi görürsünüz, mum yakın hele.
Bir mum yaktım. Polina ayağa kalktı, masaya yaklaştı, önüme açık bir mektup koydu.
– Okuyun! dedi.
Mektubu alırken,
– Bu... Bu De Grieux'nun el yazısı! diye bağırdım.
Ellerim titriyor, satırlar gözlerimin önünde dans ediyordu. Mektuptaki sözler tam olarak aklımda değil ama kelimesi kelimesine olmasa bile, içeriği yaklaşık şöyleydi:
"Matmazel," diyordu De Grieux, "Tatsız birtakım olaylar beni buradan hemen ayrılmak zorunda bıraktı. Kuşkusuz sizin de gözünüzden kaçmamıştır, durum iyice açıklığa kavuşmadan size son bir açıklama yapmaktan özellikle kaçındım. Akrabanız olan yaşlı kadının -de la vieille dame- gelişi, saçma sapan davranışları, tereddütlerime son verdi. Kendi işlerimin bozukluğu, bir zamanlar kapıldığım tatlı umutlara fazla ümit bağlamaktan beni alıkoyuyor. Olup bitenlere üzülüyorum ama davranışlarımda bir centilmene ve dürüst bir adama -gentilhomme et honnéte homme- yakışmayacak hiçbir şey bulmayacağınız kanısındayım. Neredeyse tüm paramı üvey babanıza borç vererek kaybetmiş durumdayım, elimde kalanları ise kendi ihtiyacım için kullanmak zorunda kaldım. Bana ipotek edilen malların satışına bir an önce başlamalarını Petersburg'daki dostlarıma bildirdim. Ancak sizin o düşüncesiz üvey babanızın kişisel servetinizin de altından girip üstünden çıktığını bildiğim için, borcundan elli bin frangı bağışlamaya karar verdim; bu tutarın karşılığı olan senetleri geri veriyorum; böylece kaybetmiş olduklarınızı mahkeme yoluyla geri alabileceksiniz. Umarım matmazel, bu davranışımın size çok yararı dokunur. Böylece onurlu ve soylu bir insana düşen görevi yerine getirdiğim umudundayım. Şuna emin olun ki, hatıranızı sonuna dek kalbimde saklayacağım..."
Polina'ya dönerek,
– Eh, her şey ortada, dedim. Sonra da öfkeyle ekledim: Ne yani, daha farklı bir şey mi bekliyordunuz?
– Hiçbir şey beklediğim falan yok, diye yanıt verdi serinkanlı görünmeye çalışarak. Ama sesi titriyordu. Uzun zamandır aklım başıma gelmişti, adamın düşüncelerini bir bir okuyor, ne mal olduğunu çok iyi biliyordum. Ancak o peşinde koşacağımı, aklınca üsteleyeceğimi sanıyordu...
Durdu, cümlesini bitiremedi, dudaklarını ısırdı, susuyordu.
– Ona karşı bile bile daha da küçümseyici bir tavır takındım, diye yeniden başladı. Ne yapacağını merakla bekliyordum. Eğer telgraf gelmiş olsaydı üvey babam olacak o budalanın ona olan borcunu suratına fırlatıp kovacaktım! Epeydir, evet, epeydir canıma tak demişti zaten. Ah, eskiden böyle biri değildi, hiç ama hiç değildi. Oysa şimdi, şimdi!.. Ah, o elli bini o iğrenç suratına fırlatabilseydim, bir de tükürüverseydim... Ne iyi olurdu ama!
– Ama o belge, geri verdiği o elli binlik senet General'de değil mi? Onu alın ve De Grieux'ya geri verin.
– Yo, bu aynı şey değil! Aynı şey değil...
– Evet, doğru, aynı şey değil! Hem artık General'den ne beklenebilir ki? Peki ya büyükanne ne güne duruyor? diye bağırıverdim birden.
Polina dalgın dalgın ve sabırsızca bana baktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/281509486-288-k82377.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kumarbaz
General FictionDostoyevski'nin bizzat mücadele ettiği parasızlık ve kumar düşkünlüğünü anlatan Kumarbaz, Dostoyevski'nin gençlik yıllarını, dramatik aşk ve kumar tutkusunu en yalın hali ile kaleme aldığı yapıtlarından biridir. İlk büyük romanı olan ve büyük bir ki...