Bölüm 8

180 6 0
                                    

/8/MİRASÇI/

Kandırılmak hoşuma gitmezken en yakınlarımı kandırmak zorunda kalmak... Öğrendiklerinde Vusen'e inandığım için bana çok kızacaklarına emindim  ama ben kim ne derse desin bir bebeğin hayatını riske atamazdım. Bu yüzden de söyleyeceğim yalanları ard arda sıralayarak ayağa kalktım.

" Afiyet olsun size."

" Kalkıyor musun? Doğru düzgün bir şey yemedin ama."

" Canım pek istemiyor Ahlad."

Tedirginliğimi yansıtmamaya  çalışarak cevap verdiğim Ahlad, gözlerini bileğimdeki yaraya doğrulttuğunda Vusen'i aklımdan geçirmemek için Eflah ile olan konuşmamızı düşünmeye başladım. Oturduğum süre boyunca farklı şeyler düşünerek Mesihan'ı ve onu gerçek düşüncelerimden uzak tutmaya çalıştım ve hâl böyle olunca tedirginliğim çoğaldıkça çoğaldı.

" Kolay değil biliyorum ama Eflah'ı düşünmemeye çalış. Yollarınız ayrıldı. Önüne bak artık."

" Öyle yapacağım Ahlad."

" Hı hı yaparsın! İki güne kalmaz pisliğinde boğar yine seni!"

Sinirinin geçmediğini anladığım Esma ile tartışacak vaktim olmadığı için masanın üzerindeki telefonumu alıp " Ben biraz dolaşıp, geleceğim." dedim ve ilk itiraz Mesihan dan geldi. Anlamış mıydı acaba?

" Yalnız gitme. Bende geleyim seninle."

" Yalnız kalsam daha iyi."

" Olmaz Yasemin. Hele de böyle bir günde yalnız kalman iyi değil."

Yerinden kalkan Mesihan'ın gözlerini gözlerime dikmesi ile bu kez annemi düşünmeye başladım. Benden şüphe ettiği an Vusen'in yanına gidemezdim ve bebeği kurtaramazdım. Yalan söylememin onda yaratacağı hayalkırıklığıda cabasıydı.

" Tam da bugün yalnız kalmaya ihtiyacım var Mesihan. Anlayın beni lütfen."

"Tamam. Çok uzaklaşma ama."

" Merak etme, uzaklaşmam."

Birkaç saniyelik zoraki tebessümden sonra annemi düşünmeye devam ederek yanlarından ayrıldım. Hoşuma gitmiyordu bu durum ama yapmak zorundaydım.

Arkama bakıpta dikkat çekmemek için gözlerimi bileğimdeki yaraya sabitleyerek evin çıkışına kadar yürüdüm. Şu an depresyona girdiğimi belli eden şarkıları son ses dinliyor olmam gerekirken intikam arzusu arşa değen musallatın yanına gidiyordum.

" Sonunda! "

" Manyak mısın ya?"

" Korktun mu asabe?"

Nerede olduğunu düşündüğüm Vusen'in ağaçtan atlaması ile korkum ilk dakikadan bedenime hükmetmeye başladı ama öfke olmadan olur muydu? Olmazdı! Psikopat musallatım  uyuz uyuz sırıtırken sakin kalabilmek mümkün değildi!

"Önüme  ağaçtan musallat düşmesine alışık olsaydım korkmazdım."

"Alışmaya başla o zaman.  Neyse vaktimiz çok az bir an önce gidelim."

Bir anda arkasını dönüp yürüyen Vusen'in arkasından " Nereye gideceğiz?" diye sorduğum da " Bilmiyorum, sen söyleyeceksin." dedi. Bazen çok  ciddi bazen ise çok  umursamaz olan musallata bilmediğim şeyi nasıl söyleyeceğimi sormayı düşünürken hızlanarak aramızdaki mesafeyi açtı.
Attığım büyük adımlar bile ona yetişmeme yetmeyince koşmaya başladım ve bu ormanın bitimine  kadar böyle devam etti.

Kalbimdeki Cin / ASABE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin