Chapter 8

14 6 18
                                    

Hyunjin'in Fuego olduğunu öğrendiği gecenin üstünden bir hafta geçmişti. Bir hafta boyunca oldukça dalgın davranmıştı. En başta Jisung olmak üzere etrafındaki herkes onun bu durgunluğunu fark etmişti. Minho birkaç kez onu aramış, nasıl olduğunu sormuştu. Jisung her gün okul çıkışı onunla eve gelmiş Hyunjin'e Minho'yu anlatıp başını şişirmişti. 

Bir de bu hafta içerisinde Jisung Extraviado'yu Minho'nun yardımı ile okumaya başlamıştı. Her ne kadar Hyunjin'in de onunla birlikte okumasını istese de arkadaşının hala dünya üzerindeki en nadir iki kişiden biri olduğunu sindiremediğini bildiği için üstelememişti.  

"Hyung! Yine beni dinlemiyor musun sen?" diye sitem etti abisine Jeongin.

"Ah, dalmışım. Devam et sen Jeong. Dinliyorum ben seni."

Jeongin bıkkınca elindeki telefonu kapatıp koltuğun üstüne attı. Morali bozulmuştu. Abisi son bir haftadır sürekli bir yerlere dalıyordu ve onu dinlemiyordu. 

"Hevesim kaçtı boşver." omuzunu silkerek dudak büzdü Jeongin. 

Hyunjin, küçük kardeşinin moralinin bozulduğunu anlayınca hemen ona sırnaşıp kolunu omzuna attı.

"Benim minik bebegim triplendi mi bana? Üzgünüm Jeongin. Son zamanlarda aklımı kurcalayan bir şey var. Ne yapacağımı bilmiyorum."

Jeongin'in gözleri parıldadı bir anda. Abisinin kolundan sıyrılıp ayağa fırladı. 

"HYUNG! AŞIK MI OLDUN YOKSA? KİME? GÜZEL Mİ? BEN TANIYOR MUYUM?"

Jeongin'in bu heyecanına güldü Hyunjin. Kardeşi olayı tamamen yanlış anlamıştı. Ona güvenebileceğini biliyordu. Jeongin'e anlattığı bir şeyi kardeşi başkasına asla anlatmazdı. Beomgyu'ya bile. Bu yüzden yaşadıklarını ona anlatabileceğini düşündü.

"Hayır Jeong. Öyle bir şey yok. Aşık olmadım. Sana her şeyi anlatacağım ama ilk bir sakinleşip şuraya otur."

Abisinin dediklerini yapıp hevesle koltuğa oturan Jeongin, beklentiyle ona bakmaya başladı. Hyunjin diliyle kurumuş dudaklarını ıslatıp geçen hafta Jisung ile yaşadığı her şeyi kardeşine anlatmaya başladı.

***

"Tamam, güzel şakaydı Hyung. Bayağı iyi kurgulamışsın ama hadi şimdi canını gerçekten neyin sıktığını anlat bana."

Hayal kırıklığına uğramıştı Hyunjin. Kardeşi ona inanmamıştı. Gerçi bir haftadır o da kendisine inanamıyordu. Kardeşinden nasıl inanmasını bekleyebilirdi ki?

Fakat... Eğer Minho Hyung'unun bahsettiği güçleriyle bir şey yapmaya çalışırsa kardeşi ona inanabilirdi. 

Etrafına bakınmaya başladı. Yemek sehpasının üstünde duran boş A4 kağıtlarını gördüğü zaman bunun işine yarayabileceğini düşündü. Ayağa kalkıp kağıtların hepsini eline aldı. Tabii o sırada kardeşinin gözleri üstündeydi. 

Ne yapabileceğini düşündü Hyunjin. O adamı yaktığı(?) zaman gözü dönmüş vaziyetteydi. Nasıl yaptığını bilmiyordu.

Aklına bir fikir geldi ve gözlerini kapattı. Kağıtların yandığını hayal etti. Okuduğu fantastik kitaplarda böyle şeyler betimliyorlardı yazarlar. Belki onda da işe yarardı.

Gelen kağıt çıtırtı sesleri ile gözlerini açtı. İşe yaramıştı. Kağıtlar yanıyordu! Garip bir şekilde o alevler ona haz vermişti. Sanki onun bir parçasıymış gibi. Bu hoşuna gitmişti.

Jeongin ise gördükleri ile çığlık atmıştı. Abisinin kağıtları yakmasından çok alev kürelerine dönen gözleri şaşırtmıştı onu. Bu nasıl olabilirdi? Bunlar sadece izlediği filmlerde olabilecek şeylerdi. 

Elindeki kağıtlardan geriye kül kalmıştı. Gözlerini kapatıp tekrar açtı Hyunjin. Ellerini silkeleyip külleri ellerinden uçup gitmesini sağladı. Hemen heyecanla telefonunu eline alıp geçen hafta Minho'nun hazır olduğu zaman aramasını söylediği numarayı aradı.


"Alo?"

"Alo! Merhaba, Hyunjin ben. Hwang Hyunjin."

"Ben de Bang Chan. Memnun oldum Hyunjin. Ben de senin aramanı bekliyordum. Nihayet aradın."

NOLUYOR NOLUYOR

Oy vermeyi unutmayın
Kendinize iyi bakın♡︎

18.08.2021

nightmare | hyunlixWhere stories live. Discover now