Kıyafetlerini çeken sıcak ellere karşı hareketsiz durduğunu hissetti. İçinden ise çığlıklarla cevap verdiğini. Kendi ağzına karşı sıcak tatsız bir ağız hayal etti.
Uyanma hissini düşündü. Beyninin komutuyla ise hızlıca gözlerini açtığında mide bulantısından hızla kalktı ve banyoya gidip yere çökerek içinde ne varsa hepsini çıkardı. Gözleri yorgunluktan ve aniden ayağa kalkma girişiminden olsa, inatla kapanıp dururken her gözünü yummasında kendi tenine değen elleri gördü. Daha çok midesi bulandı.
Yüzünü hatırlamıyordu bile adamın. Tek hatırladığı tüm parmaklarını kesmek istediğiydi. Tabiki onunla işi bittikten sonra. Nathaniel'ın ona sürekli hatırlattığı gibi; "Bir işi bitirine kadar araya başka bir iş karıştıramazsın."
Sıcak nefeslerinin boynunda dolaştığını hatırlattı beyni. Gözlerinden yaşlar gelene kadar içindekileri çıkarmaya devam etti. Bir süre yerde sakince oturdu. Arkasını mermer duvara dayadı ve başını yukarı kaldırıp derin nefesler almaya çalıştı.
Anthony'nin aşağı kattan seslenmesini duydu. Başı hala dönüyordu ve görüşü biraz da olsa bulanıktı, hareket etmeden ne dediğini duymaya çalıştı. "Bundan da iş çıkmadı patron." Kapının açılma sesini duydu. "Başka kimden yardım isteyebilirim bir bakacağım."
Cevap vermek için uğraşmadı ve Anthony de cevap almak için beklememişti zaten. Dış kapının açılıp kapanma sesi evin içinde yükseldi.
Ayağa zorla kendini kaldırıp duş almaya karar verdi. Sıcak suyun bunun için yardımı dokunur muydu bilmiyordu fakat uykusuzluğuna kesinlikle yardımcı olmuştu. Aynaya baktığında iki gündür süren uykusuzluğunun göz altlarındaki morluğa hitap ettiğini görebiliyordu. Adımlarını, tekrar Will'in odasına giderken bulduğunda, kendini yoldan geri döndürdü ve kendi odasına geçti.
Kaç saat geçtiğinden emin değildi, fakat karnı öyle gurulduyordu ki en son ne zaman yemek yediğini kestiremedi. Mutfağa girdiğinde ne yapması gerektiğini de bilemedi, belki sandviç yapabilirdi. Kahve için su kaynatırken, ayak sesleri duydu evin yakınlarında. Mutfağın olduğu taraftan ön kapıya doğru geçerken de paranoyakmış gibi hissetse bile tezgahtaki bıçağı eline aldı. Anthony'nin kendi anahtarı vardı. Nathaniel burayı bilmiyordu bile.
Yavaşça kapıya doğru adımlarını atarken kapı çalınınca kaşlarını çattı. Bıçağı yavaşça indirdi fakat hala parmakları sıkı sıkıya tutuyordu. Eldivenlerini de giymediğini fark etti. Kapı koluna uzanıp açtıktan sonra, karşısında Will'i görünce şaşkınlıkla gözleri hafifçe büyüdü.
Will'in gözleri kendininkileri bırakmaz içine hapsetmişken, göğsünde bir yerlerde adını tam koyamadığı bir duygu hissetti. İçinden gülümsemek geliyordu fakat ifadesini bozmadı. Sonunda Will bakışlarını ayırıp evin içine baktıktan sonra, "Yalnız mısın?" diye sordu.
Hannibal gözlerini kırpıştırdı. Geriye doğru çekilip yol verirken hala kapıyı tutuyordu. Will içeri adım attığında, tanıdık kokusunu duyumsar gibi oldu. Gözleri hızla Will'in iki kolundaki hafif morarmış izleri gördü, birde göz altları aynı kendininkiler gibi kararmıştı. Yorgun gözüküyordu, normalden daha yorgun. Will'in bakışlarının Hannibal'ın elindeki bıçağa gittiğini görünce kapıyı kapayıp bıçağı tezgahın üstüne koydu.
"Burada ne yapıyorsun?" derken kollarını birbirine doladı. Yüz ifadesini ciddi ve ilgili değilmiş gibi tutmak için çok uğraşıyordu çünkü şuan tek yapmak istediğinin Will'i tekrar gördüğü için gülümsemek olduğunu tüm iliklerinde hissediyordu. "Kaçtığını sanmıştım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vernem nidahen | hannigram au
Fanficvernem nidahen; birini öldürüp gömdükten sonra izlerini silmek için üstünde çiçek yetiştirmek.