Bilinci bir kapanıp bir açılırken gördüklerinden hangilerinin gerçekten yaşandığından ya da hangilerinin sadece rüyadan ibaret olduklarından artık emin olamıyordu.
En son tenine batan yüzlerce bıçağın keskin uçlarını hissettiğinde gözlerini bir hışımla açmadan önce dudaklarının aralıklı olduğunu anladı ve boğazındaki yanma hissiyle savaşmak adına birkaç defa yutkundu.
Hannibal'ın hızla içeri girdiğini, sonrasında adımlarını durdurduğunu gördü. Gözleri hala ışığa alışmaya çalışıyordu. "Hannibal?"
"İyi misin?" diye sordu yavaş adımlarla yanına doğru gelirken. "Bağırıyordun."
Boğazındaki yanma anlaşıldı, gözlerini avuç içleriyle ovalarken esnedi. "Evet üzgünüm."
Arkaya attığı ellerini önüne düşürdü ve mahçup gözlerle Hannibal'a baktı. Bakışları istemsiz bir şekilde eldivensiz ellerine düştü. Kurumuş ve çatlamış dudaklarını birbirine bastırdı. "Ne zaman uykuya daldığımı hatırlamıyorum bile."
Hannibal yanına doğru gelip elindeki suyu ve hapı Will'e doğru kaldırdıktan sonra Will gözleriyle ellerini takip etti. Bir an için hareket etmeden bekledi. Sonra Will yavaşça doğrulurken Hannibal elindekileri yanı başındaki masanın üstüne koydu iç çekerek.
Zorla hapı yutarken, "Ne için?" diye sordu suyu içtikten sonra. Kendisine hayret etti ardından da. Ne olduğunu bile sorgulamadan, sadece Hannibal'a güvenerek ikinci kez düşünmeden içtiği hap boğazından aşağı hücum ederken kendini tuhaf hissetti. Daha önce kimseye güvendiğini hatırlamıyordu. Babasının ona öğrettiği ilk şeylerden biriydi. Bazı zamanlar kendine bile güvenmemelisin, her insan hata yapabilir, sevdiğin insanlar olsa dahi kimseye tamamen güvenme.
Huzursuz bir hisle dolup taşarken göğsü, bakışlarını Hannibal'a kaldırdı.
"Uyuya kalmadan önce de ateşin vardı, bir süre sonra kötüleşti. Anthony'den sana ilaç almasını istedim, bunların ateşinin düşmesine yardımcı olacağını umuyorum." Will gözlerini kıstı bir an. Hannibal, "Yani, öyle umuyoruz." dedi.
Will dudaklarının kenarının kıvrılmasını durdurmak için zorlanmıştı fakat bakışlarını kaçırdı ve etrafa bakındı. "Anthony nerede?"
Hannibal'ın nefesinin değiştiğini duyar gibi oldu. Yüzüne bakınca kaşlarının hafiften çatıldığını fark etti. Yüzü daha da somurtkan bir ifadeye dönüşmüştü. "İşleri vardı." Derin bir nefes aldı kısık sesle. "Nathaniel ikimizi de şu sıralar çok fazla görmek istiyor. Ya bir şey sakladığımızı biliyor ya da bir şeyler planlıyor."
Will başını salladı, yüzünde oluşan tiksinme ifadesinin ne zaman olduğundan haberi yoktu fakat Nathaniel'ın ismini duyduğu an olabileceğine, karar verdi.
Hannibal odadan çıkarken Will bakışlarıyla her adımını takip etti. Daha fazla yatakta kalmak istemediğini hissetti ve Hannibal'ı takip etme iç güdüsüyle yataktan adeta fırladı. Fakat kendini durdurdu ve banyo yapmak istediğine karar verdi. Yeni kıyafetler alırken, üstüne giymek için kazak seçti. Hala üşüyordu belli ki. Banyo iyi gelebilirdi.
Hannibal'ın yanına indiğinde mutfakta olduğunu gördü. Ne yaptığından emin değildi fakat Will mutfağın kapısından içeriye adımını attığı an hareketlerini durdurdu ve dönüp Will'e baktı.
Will bir an için Hannibal'ın ona iltifat edeceğini sandı. Ama hemen geçiştirmişti. Derin bir iç çekti, kapıya yaslanıp Hannibal'a bakarken. "Elimizdekini ne yapacağımızı konuşmadık." Yaslandığı yerden salona, masanın üstüne baktığında boş olduğunu gördü, geri Hannibal'a döndü gözleri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vernem nidahen | hannigram au
Fanficvernem nidahen; birini öldürüp gömdükten sonra izlerini silmek için üstünde çiçek yetiştirmek.