Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sabah karamel kokusunda uyandığımda Bakugou'nun kollarında olduğumu anlamam uzun sürmedi, anlaşılan dün gece burada uyuyakalmıştık. Bakugou'yu uyandırmadan yerimde doğrulmaya çalıştım ama o kollarını belime daha sıkı sarıp kafasını boynuma gömerek bunu engelledi. İstemsizce gülümsedim ve ellerimi saçlarına götürüp okşarken karamel kokusunu biraz daha içime çektim.
Bakugou bir süre sonra kafasını kaldırıp Betty'e baktı. "Günaydın." Diye gülümsedi kız ama Bakugou bir şey söylemek yerine kafasını kaldırıp duvarda ki saate baktı. "Siktir!" Diye bağırmasıyla koltuktan düşmesi bir oldu. Saat öğleden sonra 2'ye geliyordu, ve ajansa bu hafta 3. defa geç kalmıştı. Betty yere düşen Bakugou'ya bakarken Bakugou kafasını tutarak yerden kalkıyordu. "Ne oldu?" Diye sordu kız merakla ama Bakugou ona cevap vermeyip hızla odasına çıktı ve kahraman kıyafetlerini 5 dakika içinde giyip ve aşağı indi. "Kahretsin!" Diye bağırıp etrafa küfürler yağdırmayı da ihmal etmiyordu. "Hey! Ben hala burdayım." Bakugou kapıya yaslanmış onu izleyen Betty'e baktı. Elinde de koluna taktığı bombalardan biri vardı. Önce kollarına sonra kıza baktı, o kadar acele etmişti ki bir tanesini salonda bıraktığını fark etmemişti bile. Hızla kızın ellerinden çekti onu. "Bu ne kadar tehlikeli haberin var mı aptal?" Betty gözlerini kısarak ona baktı, "o zaman sen neden kullanıyorsun?" Betty'nin zekice sorusuyla Bakugou'nun kırmızı gözleri yavaşça beyaza dönmeye ve kaşları çatışmaya başlamıştı. "Ayrıca neden Bu kadar acele ediyorsun?" "Tch! Ajansa geç kaldım." Dedi umursamazca. Betty gözlerini devirip Bakugou'ya yaklaştı ve parmak uçlarında yükselip kollarını boynuna doladı. "Lisedeyken de hep geç kalırdın." Derken ciddi olmaya çalışsa da kıkırdamasına engel olamıyordu. "Tch!" Bakugou merakla Betty'nin ne yapıcağına bakarken böyle demesini onu sinirlendirmişti. Kapıyı açıp dışarı çıkarken Betty arkasından seslendi, "dikkatli ol!" Betty büyük evi gezerken, evinde Bakugou'suz bir anlamı olmadığı anladı, tek güzel şey üstünde ki karamel kokulu tişörttü. Çıplak ayaklarıyla merdivenlerden çıkıp kıyafetlerini çıkardığı odaya gitti ama kıyafetler o kadar ıslanmıştı ki hala kurumamışlardı. Betty kıyafetleri orada bırakıp tekrar aşağı indi yapacak bir şey bulamıyordu, eğer mimarlığı bırakmamış olsaydı şu an ofisinde çalışıyor olacaktı. Pişman değildi çünkü hala özgünlüğünün üzerinde çalışıyordu ve bir kaç gün sonra ajansta çalışabilmek için kahramanlık sınavına girecekti, belki U.A. Ajans'ı olmayacaktı ama yarım kalan hayallerine devam edebilecekti. Salona gidip telefonunu aldıktan sonra üstünde ki karamel kokulu tişörtle evden çıktı. Sokaklara bakarak ilerlerken yoldan geçenlerin ona bol gelen tişörte bakmalarını umursamayıp saçlarını savurarak ilerliyordu. Rüzgar estikçe burnuna gelen karamel kokusuyla kendinden geçmiş gibiydi ve ona doğru telefonla konuşarak gelen birini fark etmeyip çarpıştılar. Betty sinirle geri çekilirken çarptığı kişi de ona aynı şekilde bakıyordu. "Yavaş olsana!" Diye bağırdı kız kafasını kaldırırken. "Dikkatsi-" Göz göze geldikleri anda ikisinin de şaşkınlıkla göz bebekleri küçüldü, birbirlerine anlamsızca bakıyorlardı. İlk bir kaç saniye hiç bir şey söyleyemediler. Özellikle de Betty, karşısında ki adamın koyu yeşil gözlerine dikkatlice baktı; kalbinin acıdığınıhissetmiyordu, ya da mide bulantısı, üzüntü, kırgınlık, nefret, kin... Hiç biri, içinde ona karşı hiç bir şey yoktu, sanki onu tanımıyormuş gibiydi. Fark etmeden üstünde ki tişörte biraz daha sarıldı ve hiç bir şey olmamış gibi yanından çekip gidecekken adım onun kolundan tuttu, Betty sanki elektrik çarpmış gibi kolunu hızla çekti. "Çok güzelleşmişsin." Dedi adam gözlerini kızın gözlerinden ayırmadan, ama o da fark etmişti Betty'nin parlak gözlerinde ki boşluğu. "Rahat bırak beni." Tam bir adım atmıştı ki Eric önüne geçerek onu engelledi. Betty sinirlenmeye başlarken adam kızın üstünde ki kuru kafalı tişörtü dikkatlice süzüyordu. Betty kollarını birleştirerek tişörtü kapatmaya çalıştı, üstünde ki tişörtü kendinden başka kimsenin görmesini istemiyordu sanki. Adam Betty'isüzmeyi bitirdiğinde aşağılarcasına sırıttı. "Komik olan ne?" Diye sordu kız kendinden emin bakışları ve sesiyle, bu adamı şaşırmıştı. "Sen ne ara kendinden bu kadar emin oldun?" Ses tonu hala 10 ay önce ki adamın ses tonuydu, ezikleyici, küçümser... Ama artık Betty'nin umurunda değildi. O sırada Betty omzunda bir el hissetmesiyle arkasına döndü. Bu kollarında ki havalı bombalarıyla Bakugou'dan başkası değildi, ama karşısında ki adama da sinirle bakıyordu. Betty'nin dudağının kenarı yukarı kıvrılırken kollarını birleştirip Eric'e döndü. Eric'in ise bakışları karşısın da duran sinirli adamın ona olan bakışları ve kollarında ki bombalar arasına gidip geliyordu. Eric'in bu korkmuş hali Betty'igüldürmüştü. "Kimsin lan sen?!" Bakugou'nun ses tonundan Betty bile korkmuştu, adam bir şey söylemek yerine beceriksizce yere düşürdüğü kağıtları alıp arkasına bakmadan hızla oradan uzaklaştı. Bakugou tam arkasından gidecekken Betty kolundan tutarak onu durdu. Ama Bakugou hala sinirliydi, "kimdi o?" Diye sordu dişlerini sıkarken. "Ah, boş ver. New York'tan çok eski bir tanıdık." "O piçin bakışları hiç hoşuma gitmedi." Betty gülümsedi ve Bakugou'ya yaklaştı, "kıskandın mı?" Bakugou hızla kafasını çevirdi, "tch!" "Hem sen niye geldin ki? Yoksa kovuldun mu?" Derken gülmemek için kendini zor tutuyordu. Bakugou sinirli gözlerini ona çevirdi. "Bugün cumartesi aptal!" Betty, Bakugou'nun ona aptal demesini takmayıp gözlerini kıstı. "Ee yani?" "Tch! Yani devriye yok!" "O zaman beni çalıştır bomba kafa! Çünkü bir kaç gün sonra sıva gireceğim." Bakugou şaşkın bakışlarını Betty'e çevirdi, "kaç gün kaldı?" "1 haftadan az." "Baka! Neden daha önce söylemedin?!" "Vaktim olmadı..." Bakugou, Betty'nin cümlesini bitirmesini dinlemeyip onu sürüklemeye başladı. Bir süre Bakugou'nun evinin arka bahçesindelerdi, etrafta sahte düşmanlar, kum torbaları ve daha vardı. Ama ondan önce Betty eve gidip kahramanlık kıyafetini almıştı. Betty içeride onu giyerken Bakugou bahçede sinirli bir şekilde onu bekliyordu. Bir süre sonra bahçe kapısı açılıp Betty geldiğinde Bakugou tam kıza bağırmak üzereyken onu uzun zaman sonra ilk defa bu kıyafetlerin içinde görmesiyle duraksadı. Betty kostümünüçekiştirirken söyleniyordu, "ah, bunu giymeyeli uzun zaman oldu. Ama şuna bak liseden beri hiç kilo almamışım." Dedi ve bakışlarını Bakugou'nun onu süzen gözlerine odakladı. Bakugou bunu fark edince hızla gözlerini kaçırdı.