Bu sabah telefon sesi ile uyanmamanın mutluluğu ile kalkmıştım, ilk defa bu kadar mutlu ve enerjiktim. İçimden bir ses Jay'in yanağımdan öpmesi ve sarılmamdan dolayı olduğunu söyluyordu. Jay'e karşı bişey hissettiğimi sanmıyorum. Daha yeni tanışmıştık saçma olmazmıydı zaten? Hayır hayır hiç bişey hissetmiyordum herkese karşı ne hissediyorsam Jay'de benim için oydu.
Annem hastane de nöbetçi olduğu için daha gelmemişti kendime güzel bir sandviç hazırlamış anneme ise lezzetli bir tost yapıp, portakal sıkıp portakal suyu hazırlamıştım.
Elimde sandviçim kulağımda kulaklıklarım durağın yanına gidiyordum kolumdaki saate bakınca otobüsün gelmesine 4-5 dakika kaldığını fark ettim. Otobüse bindikten sonra arka yerlerde bir yere oturdum ve Jay'in durağını beklemeye başladım.
Binmemişti. Umursamadım aslında onu zaten dün ilk defa bindiğini görmüştüm. Giriş kapısının yanındaki bisikletlere bakınca Sunoo'yu gördüm, el salladım onun bisikleti kilitleyip gelmesini bekledim. Sunoo ile sınıfa birbirimize şaka yaparak giderken yanımıza koşuşturarak gelen Chenle'yu gördüm. Gene ne yapmıştı bu çocuk.
"Jungwon" hızlı bir nefes alıp verme "Jungwon" bir nefes alışverişi daha "Jungwon" ama yeter Chenle "YAH YANG JUNGWON" niye bağırıyordu bu çocuk. "Noldu Zhong Chenle" nefesi hala düzene gitmemişti. "Hyung ne olduğunu söylermisin rica etsem" Sunoo niye bu kadae kibarsın başkalarına karşı "3. Sınıflardan Lee Haseul ile 1. Sınıflardan Hwang Yujin saç baş kavga ediyorlar gelip görmeniz lazım." Hayır yani bu olaydan bana ne dercesine düşünürken herşey dank etti. Ben başkandım ve bugün ilk defa telefonum çalmadığı için boşluk yaratıp herşeyi unutmuştum koşarak ana lobiye gittim.
"Ya bu kızlar salak mı bir kantin sırası için kavga edilir mi?" Kai haklıydı "Hyung öyle diyorsun ama kızlar için 1 dakikanın bile önemi var." Bu sefer konuşan Ni-Ki'ydi. Sunoo ve ben kafa sallayarak onaylamıştık. O sırada Jake ve Sunghoon koşarak gelmiş tam Jake konuşacakken "Ssst herşeyi A'dan Z'ye kadar biliyoruz şimdi sus ve nefesini dengele." Jeongin hyung niye bu kadar komikti. "Of ya nasıl biz hep geride kalıyoruz Jake." Jake'in ensesine patlatmıştı Sunghoon, o sırada Sunoo ve ben katılarak gülmeye başlamıştık.
O gün benim için çok fazla yoğun geçmemişti, derslerime uzun zaman sonra odaklanmak bir nebze de olsa rahatlatmıştı beni. Okul çıkışına kadar Jay'i okulun her yerinde aradım. Ama bugün gelmemişti, çıkışta Jake'e sorup sormama konusunda kararsız kalmıştım ama sormadım.
Eve gelir gelmez üstümü değiştirip mutfağa indim. Annem yemek yapıyordu, bu kokuyu özlemiştim. Uzun süredir ilaçlarımı aldığım için hastalıklarım çok nadir nüksediyordu. En son 2 hafta önce kusmuştum, anksiye krizlerim azalmıştı okulda kimseye belli etmeden ataklarım geldiğinde depoya gidip bitmesini bekliyordum. Annemin yanağından öptüm ve sofra için ona yardımda bulunmaya başladım.
"Günün nasıldı tatlım?" yemeğinden yudum alırken sormuştu annem. "Gayet güzeldi anne bugün diğer günlere kıyasla o kadar yorucu değildi sadece." Samimi bir gülüşle karşılık vermiştim. Yemeğimizi yedikten sonra annemle sofrayı toplayıp film izlemiş, daha sonra annem çalışmak için odasına bende ödevlerimi bitirmek için odama çekilmiştim.
Ödevlerimi bitirip biraz ders çalıştıktan sonra telefona bakmaya karar verdim. Yatağıma uzandığım sırada kapı zili çaldı. Annem rahatsız olmasın diye çabuk davranıp ondan önce aşağıya indim, kapıyı açtığımda kimse yoktu hava zaten yağmurluydu içeriye yağmur girmesin diye çabalarken kapının önünde küçük bir kutu fark ettim hızlıca elime aldım ve odama geçtim.
Yatağıma geçmek yerine çalışma masama geçmiştim hızlıca makasla kutuyu açtım içinden Minik bir papatya çıktı ve bir not, papatyayı incelemeyi bir kenara bırakıp notu açtım ve içinde 'Beni hala hafızanda tutmuş olman dileğiyle...' yazıyordu kafam karışmıştı bana papatya veren biri olmuşmuydu bu zamana kadar hiç sanmıyorum.