"Tabi bu kurallar yarın için geçerli olacak Yang Jungwon en acilinden duvarlara asılmalı ve radyo kulubü ile konuşulup duyurusu yapılmalı anlıyorsun değil mi?" çok dalgındım çok en azından rehber öğretmeninin son dediklerini dinlemiştim. En önemli kısımları buralarıydı çünkü, Jay'in kalp kırıcı konuşmasından 3 gün geçmişti o süre içerisinde 1 papatya daha gelmişti ve bir not notta 'İnsanlar çok kırıcı olabiliyor yanında olmadığım her gün için bir papatya yaprağı güzel günlere...' bu kişi kimse benim hayatımı yakından bilen biriydi. Etrafımda o kadar şey varken papatyalar ile uğraşamazdım.
Rehber öğretmeninin dediğini yapmış öğle yemeği için Sunoo,Dohyon ve bana tablot almıştım. Dersin bitmesine 4 dakika kalmıştı sınıfa girsem hocamız bana 'sen şaka mısın' bakışı atardı ve ben utançtan bir daha o derse giremezdim. Tablotları alıp onların görebilecekleri bir yere oturmuştum.
İkili gelip havadan sudan konuşurken aramıza Donghyuck Hyung da katılmıştı,Sunoo ve Dohyon Hyung'u tanımıyordu onlarla o sırada tanışma fırsatı buldu. Kantinin yemekleri cidden güzeldi daha çok yemek istememe sebep oluyordu. Daha sonra bu saçma düşüncelerden kurtulup üçlünün konuşmasına dahil oldum."Sahi Jungwon bileğin nasıl cidden hala suçluluk hissediyorum." bu kadar karmaşanın arasında bileğimi unutmuştum. "Hyung dert edilecek bişey değil artık geçti gibi bişey hem" masumane bir gülücük ve küçük bir öpücük yollamıştım Hyung'a o sırada Jay Hyung ve arkadaşları geçmişti. Arkadaşları dediğime bakmayın Jake ve Sunghoon Hyung'tu çok fazla arkadaşı olmazmış seçici davranırmış çevresi kalabalıkmış fakat yakın dediği 2 veya 3 kişi varmış. Takıntılı biri olduğumu düşünmeyin Jake anlatmıştı zamanında.
Göz göze gelmiştik fakat biraz kırgınlık vardı gözlerinde, bana karşımıydı yoksa birisi ile mi tartışmıştı bilemiyorum. Zaten yemeklerimizi bitirmiş kalmak üzereydik,umursamayacaktım.
Son 3 dersime katılabilmiştim,daha sonra kütüphanedeki yeni alan için düzen yapmak için kütüphaneye gitmiştim. Ben başkan olmadan önce kütüphane çiftlerin işlerini halletmesi için olan bir yer gibi bişeydi daha sonra öğretmenlerimizinde yardımıyla düzene girmişti. Ara sıra çift görüyordum ama sadece minik buselere şahit oluyordum, bu sebeple bişey diyemiyordum. Kütüphanedeki düzene de göz gezdirdikten sonra eve gitmek için okuldan çıktım.
~~~
Eve geldiğimde anneme sürpriz yapmak için mutfağa girmiştim. Büyükannemin öğrettiği ve aklımda kalan bir kaç yemeği yapmaya koyuldum. Yemeklerin çoğunu yapamayı unutmuştum bu yüzden büyükannemi aramam gerektiğini düşünmüştüm."Büyükanneciğim, nasılsın?" onu çok özlemiştim tatilde yanına gitmem gerektiğini anladım.
"Ah tamam aslında basitmiş nasıl unuturum bu tarifleri." cidden unuttuğuma sövüyordum içimden."Olsun Jungwonie yemeğin yapımını unutmasan aramayacaktın hayırsız seni." ahh çok haklıydı çok hayırsızdım.
Telefonu kapattıktan sonra pişen yemeklerin altını kapadım ve saate baktım annemin gelmesine 1 saatten az kalmıştı yemek kokan kıyafetlerimi değiştirip sofrayı kurmaya başladım. Pek fazla özenmedim sanırım, ama annemle yemek yerken kurduğumuz sofradan daha güzel olmuştu. Annem umarım mutlu olurdu. Annem ünlü bir hastanenin yardımcı baş hekimiydi, çok fazla nöbete kalırdı bu sebeple, bazı günler hiç görmezdim bu yüzden geceleri evdeyse onunla beraber yatardım. Eğer sadece sabah evde olursa ondan erken kalkar güzelce kahvaltı etmesini sağlardım. Yani babam öldükten sonra olan düzenimiz buydu. Babam olduğu zaman çoğunlukla evden çalıştığı için yemeklerimizi o yapardı. Babam ise çok ünlü bir şirkette Yazılım Mühendisliği bölümünün baş müdürüydü. Şirketinin asıl sloganı evde aile ile ilgili bişey olduğu için şimdi tam hatırlayamayacağım, haftanın 2 günü şirkette 1 günü iş gezisinde geri kalan günler evde olurdu. Hala o günleri özlüyorum.