Karanlıktı. Eğer bana geleceğimi nasıl görüyorsun şu an diye sorsalardı zifiri karanlık derdim. Bu akşam benim çocukluğum,suç ortağım belki de yapboz parçalarımdan biri koparılmıştı hayattan. Ben ise ne onu kurtarabilmiş ne de gözümün önünde tutabilmiştim,en çok bunun suçluğu ile dağılmıştım zaten.
Uyandığımda yataktaydım, üstümde yorgan yanımda yatak başlığına sırtını yaslamış ve başı eğik bir şekilde uyuyakalmış Jay Hyung vardı. Başım çatlayacak ağrıyor,gözlerim açamayacağım kadar şişti,geri uyumak istiyordum bu durum da bünyem ile inada girmek istemiyordum bu yüzden yeniden uykuya dalmıştım.
Uyandığımda kendime gelme fırsatı bulamadan odadaki tuvalette buldum kendimi. Kusuyordum. Durmaksızın, en büyük krizlerimden biri olabilirdi bu ve yanımda Jay Hyung vardı. Yataktan öyle bir hızla kalkmıştım ki o bile neye uğradığını şaşırmıştı. Döngü aynıydı anlatmayacağım. Farklı olan kustuktan sonra geçen sefer ki gibi bayılmamamdı. Kustuktan sonra oturur pozisyona getirdim kendimi ve duvara doğru ittirdim bacaklarımı kendime çekip kafamı arasına koydum utanıyordum,utanmamın sebebi başkasının yanında bu halde olmamdı sanırım.
"Y-yang Jungwon s-sen iyi misin?" değildim hemde hiç iyi değildim."Sırrımı öğrendin hyung istediğine anlat bu durum da kulak asacak durum da değilim çünkü." onun yüzüne de bakamıyordum."Utanacak bişey değil bu Jungwon sadece hastalığının böyle bir durum da nüksetmesi çok normal kimseye anlatmak gibi bir derdim de yok." yanıma oturduğunda söyledi bunları elini sırtıma koyup sıvazlamıştı birde. Bu kadar kötü bir durum da bile kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Heyecanlanıyordum bile.
"Hyung ona nolmuş bana noldu da buraya geldim?" rüya olmasını umuyordum terasta beraberken uykumun gelip içerideki yatağa girmiş umuyordum. Ama Jay Hyung'un gözleri öyle demiyordu."Sen ağacın orda şok geçirdin bende seni buraya getirdim daha sonra bişey olmasın diye başında bekledim ama aptal gibi bende uyuyakalmışım. Dohyon ise bilmiyorum en son Jake'i aradığımda savcılığın ve olay yeri araştırma ekibinin geldiğini 2-3 saat sonra partideki herkesin ifadesinin alınacağını söyledi,sıra bize geldiğinde aramasını söyledim ama daha gelmemiş anlaşılan aramamış. Hadi kalk biraz daha dinlen." son cümlesini söylerken ayağa kalktı ve elini uzattı. Kafam almıyordu benden nefret ettiğini söylüyordu ama bugün o olmasaydı belki daha berbat haldeydim.
Yatağa tekrar yattım,uyumak istemiyordum. Uyursam aynı şekilde kalkarım veya kabus görürüm diye biraz korkuyorum. Sadece gözlerimi kapadım ve hayal ettim,bundan sonrasının ne olacağını. Kurduğum gelecek hayallerimde hiçbir zaman ölen veya yanımdan ayrılan arkadaşım olmazdı,sadece ben değil herkesin gelecek hayali böyledir. Arkadaş ortamımı büyütmek veya herkesi tanıyan bir karakter olmak isterdim herkesin gözünde. Benim kaderim buydu hayatımın belirli noktalarında sevdiklerimin adı silinecekti bu dünyadan. Belki de alışmalıydım bu duruma.
Gözümden firar etmeye başlamıştı göz yaşları,kendimi suçluyordum, eğer ben partide Dohyon'u gözümün önünden ayırmasaydım böyle olmazdı belki de.
O sıra da dışarıdan bir gürültü koptu, yattığım yerden sıçramıştım. Koltukta telefonu ile uğraşan Jay Hyung da yerinden sıçramıştı. İkimizde vakit kaybetmeden aşağıya indik. Çoğu kişi ifadesi alındıktan sonra evlerine dağılmıştı evde kalanlar ya ifadeleri alınmayanlardı ya da olayların sonrasını merak edenlerdi. Ses dışarıdan geliyordu çığırarak ağlıyordu bir kadın muhtemelen Dohyon'un annesiydi veya başka biri. Hemen bahçeye çıkmak için koştuğumda Jay Hyung kolumdan tutmuştu, ne oldu dercesine baktım ona ama sonra birden bırakmıştı ellerini, pantolonunun cebine koymuş kafası ile git işareti yapmıştı. Neden böyle ani hareketleri vardı bilmiyorum.
Bahçeye çıktığım sırada bahçede oturan Jake ve Sunghoon Hyung aniden ayaklandı ama sonra korkulacak bişey olmadığını anlamış olmalılar ki geri oturdular. Yeniden gidiyordum oraya korkunç bişeydi aklım hala alamıyordu. Olay yerine gittiğimde Dohyon'un üstü örtülmüştü,sol tarafıma kafamı çevirdiğimde ağlayanın Dohyon'un annesi olduğunu anladım yanında babası ve abisi vardı.