Çocuk olmak bu kadar kolay mıydı? Herşeyi en masum haliyle tartıp,yaşayıp,öğrenmek. Ama çocuklar hemen büyümek isterler genelde. İnsanlar büyük insan gibi olmak istedikleri için böyle düşünüyor. Ama çocuklar ise büyüdüklerinde herşeyi bilecekleri için hemen büyümek istiyorlar.
4 Yıl Sonra
Yılın son günleriydi. Noel'e sayılı günler kalmıştı. Evlerde Noel ve yeni yıl telaşı hakimdi. Ama benim telaşım noel gülü bulma telaşıydı en azından bugün için şarttı. Gün içinde gireceğim son çiçekçiye gitmiştim sanırım. Soğuğun yorgunluğu hakimdi bedenime,belki yılların acısı da hakimdi.
"İyi günler acaba elinizde noel gülü var mı?" Olmasını ümit ediyordum yani olmalıydı. Girdiğim son çiçekçi burayı tarif etmiş ve burada mutlaka olacağını söylemişti bana.
O sıra da içeriden orta yaşlı bir kadın çıkıp gözlük altından bana bakmış ve gülümsemişti.
"Ah,genç adam elimdeki son noel güllerini az önceki gence sattım eğer yetişebilirsen şanslısın sola doğru hareket etmişti yanılmıyorsam." Çiçekçinin dediklerini onaylayıp koşar adım çıktım çiçekçiden. Bugün bu gülleri bulmalıydım. O noel güllerini severdi. En çok o yakışırdı ona. Ve tanrının hediyesi olmalıydı bugün için bana o güller.
Caddede elinde gül olan insan arıyordum. En sonunda gözüme konumlanan bir genci görünce ona doğru koştum omzuna dokunduğum an durmuş ve bana doğru dönmüştü.
İkimizde birbirimizin suratına şok içinde bakıyor,olayın ciddiyetini kavramaya çalışıyorduk. O ciddiyet ve şaşkınlık karışımı bana bakarken,ben nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum.
"Jake,söyleseydin beraber giderdik mezarlığa. Habersiz iş yapmayı cidden çok seviyorsun. Uzun zamandır gidemiyordum zaten,çok hainsin." Jake bana gülerek bakarken ben ona yalancı bir kızgınlık ile bakıyordum.
"Napayım noeli seven biri değilsin bu uzun süre zarfında gelmediğin gibi bugün de geleceğini düşünmemiştim. Hem sen beni nasıl buldun?"
"Şuradaki çiçekçiye gittim. Noel gülü almak için,biliyorsun noel gülünü severdi. Ama çiçekçi kadın az önce noel güllerini genç bir adamın aldığını söyleyince o 'Genç Adamı' bulmam gerektiği için koştum. Ve o senmişsin."
Şuan ikimizinde yüzündeki ciddiyetlik gitmiş. Muzip bir ifade yerleşmişti.
"Merak etme. Fazladan almıştım zaten ikisi içinde." Birbirimize buğulu gözler ile bakmış. Elimi Jake'in omzuna atmamla yolumuza devam etmiştik.
~~~
Dualarımızı ettikten sonra çiçeklerimizi ordaki görevlinin talimatı üzerine mezarların üstüne koymuştuk. İkisi içinde.
'Kim Sunoo' ve 'Nam Dohyon' iki isim,iki büyük serüven ve iki hazin son. Zihnimde 4 yıl öncesi belirdi Dohyon'un ölümü ve Sunoo'nun bize yaşattıklarından sonra intiharı. Herşey bu kadar kolaymıydı gerçekten.
O an Sunoo'nun kulağıma söylediği son sözü aklıma geldi. 'Her elveda illa sesli söylenmez Jungwon,bu da sana elvedamız.' Bu sözleri zaman geçtikçe anlamıştım. Sunoo bana orda Dohyon'un elvedasını da iletmişti. Sunoo iyi biriydi,fakat kendini içim içim yiyip bitiren hırsı ve kini bitirmişti onu.
Sunoo ve Dohyon noel güllerini çok severdi. İkisi için en güzel ortak yön buydu,Dohyon öyle derdi. İkisinin de diğer çiçek polenlerine alerjisi vardı. İkisi birbirine çok benzerdi ama biri arkadaşça diğeri yoğun duygular ile severdi birbirini.