Kimsenin bilmediği bir yer kimsenin seni tanımadığı yer bu şehir garip ama içindeki tek bir insanı mükemmel.
"Dediğimi unutma Jong-Seong,Jake'ten başka kimse ile konuşmayacaksın anlaştık." Asi bir şekilde çantamı alıp kapıyı kapatmıştım. Herkesin gözünde 'büyülü' Amerika maceramız babamın mükemmeliyetçiliği yüzünden acı bir kayıp ve öfke nöbetleri geçiren bir ben olarak iz kalmıştı.
Okulun kapısına girdiğimde bana baş sallayan güvenliğe eğilerek cevap vermiş müdürün odasını aramaya başlamıştım. Burası Amerika'ya kıyasla daha sakindi en azından hergün zorbalığa maruz kalmayacak abimin ölümünü yüzüme vuran olmayacaktı.
Müdürün odasını bulduğumda kapıyı tıklatarak içeriye girdim müdür sanki beni bekliyormuşcasına hemen önünü ilikleyip oturmamı rica etmişti. Bende olsam bende bu kadar paralı kapıyı boş bırakmazdım.
"Okulumuz değerli bir ailenin küçük oğlunu burda bulundurmaktan ayrıca gurur duyuyor Bay Park." Müdürün boş geveze konuşmalarını dinlemeye çalışıyordum ama odaklanamıyordum o kadar yalakalık yapıyordu ki sadece burdan çıkmak istiyordum.
Müdürle kendi çapımda konuştuktan sonra hızlıca odasından çıktım. Sağa sola bakındığımda her yerde çeşitli spor yapan öğrenciler vardı. En kısa zamanda yüzme havuzunu bulup benimde kendi kendime keyif almam gerekiyordu ama ilk olarak Jake'i bulmam gerekiyordu.
Teker teker öğrencileri geçmeye çalıştığımda bir kalabalık ile gelen çocuk gözüme çarpmıştı. Yüzüne çok yakışan gamzeleri etrafa yaydığı aura hayran kalınasıydı. O,tanrının özenerek yarattığı insanlardan biriydi.
Çocuğa baktığım sırada kolumdan biri tutmuş kendine çevirmişti. Ona baktığımda Jake olduğunu görünce şaşırmış,sadece sarılma ile karşılık vermiştim.
"Kardeşim özlettin kendini kaç saattir kök saldım şu ağaç gibi bende,e tabi naz yapacaksın bende olsam bende yapardım." Jake'in ağzını sinirle kapatmıştım.
"Jake ilk olarak ben buraya naz yapmak için falan gelmedim ki sebebini sende çok iyi biliyorsun bu yüzden buraya geliş sebebimi abuk subuk şakaların ile süsleme." Jake ellerini teslim olmuşçasına kaldırınca elimdeki ağzını onun üstüne sürmüş,kollarımı bacak arama alarak etrafı izlemeye başlamıştım.
İnsan yüzerken birşey düşünmeye ihtiyaç duyar ki babam sürekli birşey düşünmemem için tembihlemiş olsada bunu bu huyumu asla bırakmamıştım. Sürekli birşeyler düşünürdüm. Eve gidince ne yiyeceğimi,yarın kavga edecekmiyim biriyle sürekli bunun gibi saçma şeyler düşünürdüm. Ama buraya geldiğimden beri o gamzeli çocuğu düşünmeden duramıyordum. Çocuğu Jake'e sorsam benimle dalga geçecek beni daha da sinirlendirecekti.
~~~
Etrafta lisede görüşürüz nidaları yükseliyordu benim ise tek düşüncem eve gitmekti. Müdürün son sınıfları topladığı bahçede öğrenciler müdürü dinlemek dışında herşey yapıyor olabilirdi. Başımı gökyüzüne çevirdiğimde üst kattaki öğrencilerin bizlere baktığını gördüm. Birden gözüm gamzeli çocuğa takılmıştı. Sanki o an beni uzun zamandır tanıyormuş gibi gözlerimin içine bakarak el salladığında,aylardır adını öğrenmek yerine karşılık olarak el sallamak yerine utanarak ordan kaçtım.
Belki de aylar sonra isteğime şans eseri ulaşmıştım. 'Yang Jungwon' evet evet adı 'Yang Jungwon' arabaya bindiğimden beri kendi kendime bunu söyleyip duruyordum o kadar çok söylemiştim ki şöför bana birşey olduğunu düşünmeye başlamıştı.
Yaz tatili boyunca bu adı düşünüp durdum arada tek kalınca kendi kendime söyleyip duruyordum. O yaz Jake'in çağırdığı yerlere o kadar gitmek istemiştim ki fakat dikdatör babam yüzünden evden burnumu çıkaramıyordum. Babam yüzünden kaç gece öfke nöbetleri geçirdiğimi bilmiyordum önüme ne gelirse parçalamaktan odamda düzgün birşey kalmamıştı ki kalan tek şeye bile zarar veremiyordum ne durumda olursam olayım -Aile resmi- beni iyi yapan tek şey oydu çünkü.
~~~
Lisenin ikinci yılıydı Jungwon dönem başı geldiği okula dönem sonu gelmemeye başlamıştı. Her sabah onu gördüğümde maratona koşan kalbim artık sadece Jake'i gördüğünde ordan kaçmak için adrenalin olarak atıyordu.
Üçüncü yılımda babamın güvenini artık tam anlamıyla sağlamıştım. Artık okula isteiğim gibi gidip gelebilecektim. Bu yüzden hergün Jungwon'un bindiği otobüs ile okula gidiyordum,dönüşüm ise yürüyerek oluyordu kafa dağıtmak için. İlk iki hafta gelmiş olsada Jungwon bir süre sonra ara vermişti gelmemeye. Jake,Jungwon ile tanışıyor olduğundan bazen ağzından kaçırıyordu bildiklerini. Yaz tatilinin başında ölen babasının üzüntüsü vücudunda hala derin izler taşıyormuş. Bunu söylemişti sadece Jake,o bunlardan bahsettiği an o kadar gitmek istedim ki yanına, o kadar sarılmak istedim ki ona herşey geçecek diyerek sarılıp saçlarına minik buseler kondurmak. Ama o daha beni tanımıyordu bile.
Birgün yine bindiğim otobüste arka taraflarda uzakları dalmış düşünen çocukla uzun süredir atmayan kalbim canlanmıştı yeniden,onu görünce tekrar nefes almaya başlamıştım sanki onu ürkütmeden sanki yer bulamıyormuşta ilk gördüğüm boş yere sevinçle oturan insan imajı vermek için uğraşmıştım bir süre ama Jungwon o kadar dalgındı ki beni sonradan fark etmişti işte bizim tanışma hikayemiz böyle başlamıştı.
~~~
O kadar şey atlatmıştık ki Jungwon'la kendime Dohyon öldüğünde söz vermiştim canını yakanların canını yak diye. Yaktım mı diye sorarsanız misli misli yaktım. Hatta katil bile çıkabilirdim ama hepsine değdi. Sonunda en yakın arkadaşının onun en çok canını yakan kişi olduğunu öğrendiğimde yaşadığım öfkeyi tarif edemem. Jungwon'un geçen her sürede acısına acı eklenirken,Sunoo'nun bunu zevkle yapması en çok can yakıyordu zaten.
O kadar can yandı,onlarca kan döküldü belki de onlarca ruh şuan rahat uyuyamıyor ama tanrı tek bir kişiyi yeniden doğuşuna izin vermişti. Sunoo
Jungwon,bana hastası Sunoo'dan bahsettiği zaman baştan mı tepkisini vermiştim. Ama cidden baştanmıydı. Eğer Jungwon'a yeniden en büyük ve en güzelinden aşık olacaksam buna kefildim. Ama onun acıları tekrar çekmesine kefil değildim.
Herkes onun canını yaktı ben bile. Babamın binlerce kez tehtidi sonucu durmamış herşeyi itiraf etmiştim Jungwon'a en sonunda da babam bizi rahat bırakmıştı. Belki de bizi engellemeye çalışanlar zamanı gelince tanrı tarafından cezalandırıyorlardı.
Size anlattığım hikayemin daha uzun olmasını beklerdiniz. Ama zaten Jungwon çoğundan bahsetmiş eğer beni günlüğü doldur diye zorlamasa bu anıları tekrar hatırlama gibi bir niyetim yoktu. O niye hatırlamak için niye bu kadar meraklı bilmiyorum. Muhtemelen Jungwon bu satırları okur bende ona bunu söyleyeyim bende senin satırlarını okudum hayatım.
Son mu? Hayır asla son sadece bu hayatı haketmeyenler için yazılır. Biz bu hayatı misli misli hakettik,en çokta Jungwon haketti. Dünya bu sefer tersine dönmüştü,iyiler hakeder kötüler yanar.
•□•
Sürpriz,Jay özel bölüm yazma perilerim geldi sizi fazla boğmadım kısa kestim belirli yerlerden bahsettim umarım beğenirsiniz sizleri seviyorum keyifle okumalar❤