21. BÖLÜM: "SORU"

192 316 75
                                    

21 Ağustos 2021

Return 2, Max Richter

Meeting Again, Max Richter

Oy ve yorumlarınız lütfen eksik etmeyin. Ayrıca bu bölümden itibaren uzun soluklu ve bol sayfalı kısımlara geçeceğiz söylediğim yerden itibaren ara vererek okursanız daha verimli olabilir. Keyifli okumalar. 💃

 💃

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🎲

Oğuzhan Özgür HANCIOĞLU, Ağzından

Bir insanın kim olduğunu nasıl anlardınız? Size olan tavırlarından mı yoksa size verdiği cevaplardan mı?

Bana kalırsa hiç biri.

"İnsan kapalı bir kutu gibidir." demişti Barbaros. Ona hayatım boyunca ilk defa bir konuda katılmadım. Çünkü insanın kapalı bir kutu olacağını hiçbir zaman düşünmedim. Barbaros'un yıllar öncesinde söylediği bir sözün bizi nereye getireceğini de düşünmemiştim. Haklı çıkmıştı ama öldükten sonra.

Gözlerimi saplandığım boşluktan kurtarıp önümdeki defteri kapattım ve arkama yaslandım. Hiç kimseyi yeterince tanımıyorduk ve bu hayatımızın sonuna kadar gidecekti. 'Sahi bir insanı o zaman nasıl tanımalıyız?' diye sordum kendi kendime. Sonra gözlerimi kapattım ve o karanlıkta gezinmeye başladım.

Karanlığın en derinliklerine indiğimde orada bir kız tanıdım. Gözlerinin mavisi, karanlıkta bile belirgindi. Ürpererek gözlerimi açtığımda sağ avucumun altında hissettiğim defteri sıktım. Bakışlarımın koyulaştığını hissettiğimde onları defterin üzerinde sabitledim. Defterin hemen ucundaki açık deftere baktığımda nefesimi tuttum.

Geçmişin en büyük kanlı sırrı, avcumun altındaki deri kapaklı defterde saklıydı. Gözlerimi kırpıştırdığımda bir saniyeliğine karanlıktaki kızı yine gördüm. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi sıkıca kapattım. Biraz önce bana bakan kız şimdi yoktu. Arkamdan gelen kapı sesiyle gözlerimi araladığımda hızla ayağa kalkıp arkama baktım. Hiç kimse yoktu ama birinin beni izlediğinin farkına varmıştım.

Kaşlarımı çatarak hızla masanın üzerindeki açık defteri alıp masaya ait olan çekmeceye yerleştirdim. Diğer defteri ise ceketimin içine koyarak güvenceye aldım. Hızla odadan çıkıp aşağıya indiğimde kahvaltı masasındaki babama gülümsedim. Gözlerini kırpıştırdığında hızla yerime oturdum ve kahvaltımı yapmaya başladım.

Merdivenden gelen ayak sesleriyle kafamı kaldırıp gelen kişiye baktığımda Alpay'ın olduğunu fark ettim. O an sanki zihnimde bir şimşek çakmıştı. Damarlarımdaki kan akışı hızlanmış ve ısınmıştı.

"Bir sorun mu var Özgür, sabah sabah niye bana öyle bakıyorsun?"

Şu an karşımda bir aynanın olmasını istedim. Ben Alpay'a nasıl bakıyordum? Bunu hiçbir zaman öğrenemeyecektim ama hep o kini ve nefreti hissedecektim. Bana bulaştırdığı bu duygunun içinde boğulmayı bıraktığımda ise aynadaki hüsranımla karşılaşacaktım.

ANDROMEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin