Kahvaltı salonu her zaman ki karmaşasıyla, gençlerin bağırtısı eşliğinde, sıradan bir perşembe sabahına tanıklık ediyordu. Herkes için sıradan değildi belki de. Genç aşıklar hâlâ salona gelmemişlerdi. Koridorun iki ayrı tarafından aynı anda göründüler. İkisi de kendinden emin bir şekilde gözlerini birbirlerinin gözlerine kenetlemişti. Bu bakışma salonun kapısına gelene kadar sürdü. Aynı anda içeriye girdiler. Farklı yönlere döndüler ve yerlerine geçtiler. İkiside özellikle birbirlerini görebilecekleri bir yere oturmuşlardı. Kahvaltı bu bakışmalarla devam etti. Fark edenler olmuştu aslında ama her zaman ki gibi nefretle baktığını düşünüp üzerinde durmamışlardı. Ders saatine yaklaşık 20 dakika kala sarışın gencin önünde sadece onun görebileceği bir kağıt belirdi. Kağıtta tam olarak şunlar yazıyordu;
5 dakika sonra gölün orda ol. Konuşacaklarımız var.
H.J.G.Sarışın oğlan ise sadece notta ki J. harfine takılmıştı. Onun adı Hermione değil miydi? İki adı mı vardı? Peki ikinci adı neydi? J ile başlayan kız ismi mi olurdu? Onun hakkında öğreneceği çok şey vardı. Saate baktığında 3 dakikası kaldığını gördü ve ayaklandı.
"Hey Draco nereye?"
"Hiç bir yere Blaise. Sen sınıfa geç ben gelirim."
Blaise Hermione'nin de kapıya yönelmiş olduğunu gördü. Anlaşılan konuşacaklardı. Bu Blaise'i mutlu etti çünkü arkadaşının mutluluğu kendi mutluluğuydu.
~
Göle önce Hermione geldi. Draco'yu karşıdan gördüğünde çalılıkların arkasına geçti. Draco yanına gelir gelmez yüzünde tokadın patlaması bir oldu ve Hermione öfkeyle bağırdı.
- Bu beni kendinden uzaklaştırmaya çalıştığın içindi!
Bir tokat daha attı. Draco şaşırsa da tepki vermedi.
- Bu o Pansy denen sürtüğün yanından bir dakika ayrılmadığın içindi!
Tekrar bir tokat geliyordu ki Draco bileğini tuttu, yavaşça kendine doğru çekti. Eli hâlâ bileğini tutarken diğer elini de beline yerleştirdi. Aralarında santimler kalana kadar yaklaştı. Destek almak istercesine alnını Hermione'nin alnına dayadı. Bir süre de öyle kaldılar. Daha sonra Hermione'e ölüm gibi gelen bir yavaşlıkta dudaklarına eğildi. Bir kelebek öpücük kondurdu ince dudaklara daha sonra hafifçe kulağına eğildi ve birkaç sözcük fısıldadı. O an ikiside zaman ve mekân algısını yitirmiş, zemin ayaklarının altından kaymış, bilinçlerini kaybetmişlerdi. Duyulan son sözcükler ise;
- Bu da ne olursa olsun beni bırakmadığın içindi.
Oldu.
~SON~Hikayenin devamını getiremeyeceğim. Zaten bölümler uzun aralıklarla geliyordu ve bende burada kesme kararı aldım. Çok içime sinmese de daha fazla uzatmak istemedim açıkçası. Ama yeni bir hikayeye başlamayı düşünüyorum. Dramione ve snamione olabilir. (Linçlemeyin ben snamione okumayı seviyorum.) İstediğiniz shipler varsa panoya yazabilirsiniz. Buraya kadar hep yanımda olan kemalimyapmiz 'e çok teşekkür ederim. Bu son ona da sürpriz olacak. Ve arada özel bölümler gelebilir. Kendinize iyi bakın♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret~Dramione
FanfictionHerkes kahvaltı için salonda toplanmıştır. Her şey olması gerektiği gibidir. Hayır. Bir çift göz hariç. O gözler bakmaması gereken birine bakıyordur. Ama bilindiği üzere nefretle. Saniyelik bir bakışla gözler birbirine değer fakat hemen ayrılır. Her...